Şiir Neden Bu Kadar Ürkütücü
top of page

Şiir Neden Bu Kadar Ürkütücü



Terry Eagleton'ın the Times'ın Edebiyat Eki'nde 'How to Read a Poem?' ('Bir Şiir Nasıl Okunmalı?') başlıklı bir yazısı yayımlandı. Derginin 'sunuş' yazısında bildirildiğine göre, Eagleton'ın bu konudaki yazıları devam edecek.


Şiirden neden bu kadar korkulduğu ve neden bu kertede yanlış anlaşıldığına ilişkin yazısına Eagleton, 'şiir[in] bütün edebi sanatların en ürkütücüsü' olduğunu belirterek başlıyor ve edebiyat öğrencilerinin bile, şiirden çok romanı tercih ettiklerini öne sürüyor.


Bu neden böyle? Eagleton'ın deyişiyle, şiir neden 'edebiyat balosunun kötü perisi' oldu? Yine onun gibi söylersek, niçin 'öğrenciler arasında iyi şiir eleştirisi {...] ender rastlanır hale geldi'?


Eagleton'a göre, bunun nedeni, 'şiirin, insan dilinin bütün imkanlarını kullanıyor olması'dır ve bu, bizim gündelik hayatımızda sıklıkla yaptığımız bir şey değildir. Ama, dilin ritmine ilişkin imkanların gündelik hayatta işe yaradığı durumlar da var. Eagleton, 1950 yılında yapılan Amerikan başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti adayı general Eisenhower'in kampanyasının 'I Like Ike' sloganıyla yürütülmesinin, seçmenler üzerinde ne kertede olumlu bir etki yaptığının, XX.yüzyılın en büyük edebiyat eleştirmenlerinden Roman Jacobson tarafından analiz edilişine de dikkati çekiyor.


Gerçekten de öyle: Daha önce de Anthony Easthope'un 'Poetry as Discourse'undan yararlanarak, Jacobson'un bu analizinden söz etmiştim. Okurlarım, bu konuda daha ayrıntılı bir okuma yapmak isterlerse, 'Edebiyat ve Sanat Üzerine Yazılar' (Yapı Kredi Yayınları, 2005) adlı kitabımdaki 'Şiir Dili ve Reklam Dili' başlıklı yazımıza bakabilirler. Şu kadarını söyleyeyim: 'Ike' Eisenhower'in kısaltılmışıdır ve Eagleton'un sözünü ettiği 'olumlu etki', 'I L[ike] [Ike]'deki tekrarlamanın sağladığı ritim duygusuna ilişkindir.


Gündelik konuşma dili, elbette, Eagleton'ın da belirttiği gibi, dilin bütün imkanlarını kullanmaz. Ama şiir dilinin, sadece gündelik konuşma dilinin ya da 'standart dil'in imkanlarıyla yetinen ve ondan ötesine alışkın olmayanları ürkütmesi, anlaşılabilir bir şeydir. Standart dilin imkanlarını aşan kullanımlar, tedirgin edici, hatta ürkütücü olabilir çünkü...


Şiirin 'ürkütücü' olmasının nedenlerinden biri de, şiir dilinin kapalı bir dil olmasıdır... Eagleton, haklı olarak, gündelik konuşmada dilin saydamlığından söz ediyor ve, 'oysa', diyor, 'şiir dili donuk, mat bir dildir; dil aracılığı ile anlama bakmak yerine, kelimelerin kendilerinde bir değer olarak lezzetine bakar.' Eagleton'ın o bildiğimiz şatafatlı üslubuyla dilegetirmek istediği, şiir dilinde kelimelerin gündelik konuşma dilinde atıfta bulundukları objelere göndermede bulunmayabilecekleri;- hatta belki de mesela Mallarmé'ın şiirinde olduğu gibi, hiçbir şeye gönderme yapmadan, sadece kendi kendilerine atıfta bulunabilecekleridir. Teknik deyimle, bu, şiirdeki kelimelerin öz-göndergesel ('self-referential') olmaları anlamına gelir...


Şiir eleştirisi, dilin, gündelik konuşmada verili olmayan imkanlarını kullanan bir edebiyat türünün eleştirisi demektir. Eh, her babayiğidin bunun üstesinden gelmesini beklemek söz konusu olmadığı gibi, buna cesaret etmek de, Eagleton'ın söylediği gibi, 'ürkütücü' bir iştir...

*

ekleyen: Zeliha Aydoğmuş

41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page