top of page

Kara Şapkalı Haydut

ree

-Tiyatro, sinema,TV oyuncusu Yılmaz GRUDA'nın aynı zamanda çevirmen, oyun yazarı ve Atilla İLHAN'la "mavi" akımının kurucularından olacak kadar iyi bir şair olduğunu biliyor muydunuz?-




YILMAZ GRUDA

*

"türkü'

Benim hiçbir zaman şapkam olmadı

ne beyaz ne kara

sevmediğimden deyip geçiyorum.

Geçsem iyi-kara şapkalar çalıyorum düşlerimde

Kaç çocuksu yakalıyorum kara şapkalar altında beni

Sonra nasıl yoruluyorum,anlatamam

Sevmediğimden deyip uyanıyorum

Bakıyorum benim saçlarım hiçbir zaman olmamış

ne beyaz, ne kara

sevmediğimden deyip ıslık çalıyorum.


Sen hep orada acı ışıkta dursan,kendiliğinden güzeldi

Birden kim dedi yüreğime yürü

Birden niçin benim hiçbir zaman şapkam olmadı

Ya beyaz, ya kara.


sen hep bir denize karşı oturuyordun

Sen yine aynı denize karşı mı oturuyorsun

Bben sustuğuma karşı oturuyorum

Seni bana bağırıp,benim diyorum

Benim hiçbir zaman şapkam olmadı

Ne beyaz, ne kara.


'ağıt'

Hep bir yerlere gidecekmiş gibi yaşadı:

Düzendışı,okunaksız,tedirgin.

Bir gün baktı ki bu dünya göze-göz dişe diş;

Bir gün baktı ki bu dünya yaşanmayacak kadar güzel.

Silip ak kagıtlara yazılmış sabahlarını, akşamlarını,

Bir büyük deniz düşünerek sustu.

Artık sana şiir yok.Artık hiç kimselere yok.

Şimdi bir nehirde gidiyor kara şapkası


-dönüş'

Deniz bağırıyorum bir nehir odasında

ve ben neden buradayım

Sular,sebepler dokuyorum:büyüsem büyüsem insanı

Sonunda şapkasızlığım oluyor hepsi

Şapkasızlığım oluyor sebeplerden hiçbiri

Sadece ben üşüyorum herkesleri

Herkesler bir üşüse bilirmisin n'olucak kendini

Sebeplerin hiçbiri


Büyük harflerle yazılmış bir avuntu şimdiler

Varmakla olmanın arası küt ve güneşleniyor

Bir eski bahar donanıyorlar gelmedikleri teoreme


Donanıp gecenin sonuna kadar soluyorlar

-menekşelerini suya koymamışım onlarda soluyor-

Ama niye eski donanıp bahar soluyorlar bilsenize

Ben biliyorum da ne,olmakla varanın arası

Ben gittim de daha mı iyi,hanisiniz

Sen nasılsın göremiyorum,bir türlü sen değildin o

Önümde yosunlar ve yosunlar


Eğer hala varsan eğer haydutsam sana kara şapkalı

No'lur emanetçiden kitaplarımı al

Git suya koy menekşeleri

Ocakta gaz olacak çayı hazırla

Kara esvabımı sandıktan çıkar şapkasız da giyerim

Saçlarını omuzlarına bırak: öyle daha

Kapıyı açtın mı bir denizle ordayım

Bir denizle: ne beyaz ne kara


'öykü'

Döndüm

insanı yağmurda unutmuşlar çürüyor

bir nedeni olacaksa ben bulamadım.

Emanetçiyi de bulamadım ykılıp gitmiş

olanların en güzel olanı bu

kitaplarım hiç olmayacak artık.

Odamı güneş kuşanıp,taramış rüzgar

duvardaki resmin

ve ne kadar mümkünse o kadar solmuş menekşelerin

kara esvabımı toz bürümüş:

sana bir şeyler olmuş anlıyorum

değil mi ki benim hiçbir zaman şapkam olmadı demişim

hiç solmayacak menekşeler düşündüm sana.


Tuhaf gelir mi bilmem

penceremde nar çicekleri

bakıyorum her sabah.

Nedense ne zaman bakıyor olsam:hep sabah

Sanki ben hiç gitmedim,sen hiç gitmedin sanki


-gitmedin mi,bu kıyamet neden-


çok çektin biliyorum bağışla

Ben bir türlü buradan olamadım.

ne var ki kendim için kovalamıyorum kendimi


Nereye gidersen git,ama nasılsan öyle kal

insana saygını yitirme olur mu

dünya yaşanacak kadar güzel

daha güzel olacak inanaıyorum

kolay bitmiyor insan.


Bbir taş gücüyleyim nerdeysen

sensizliğe yıkımlara umuda.

Nasılsan-

olur mu

Ben bir türlü buradan olamadım

bir deniz atıyla gidiyorum kitapsız şapkasız

gidiyorum gidiyorum her sabah.


sabah mı


'ağrı'

Bir durma hiçlik götürüyorum,çizdiğim mutluluğa,

çarşılardan

(bir afrika,bir gökovaları gibi yalnız)

Her adım,bir insan daha deliirip yaşanandan

Nar çiçekleriyle giden bir nehir yanarak

Ne suya baksam,bir deniz görüyorum,elişi kağıttan

(en eski kalyonları ve denizatlarıyla)

Sonra yalın bir çığlığı suratıma kapatıp,çocuklardan

Uzun uzun gitmekleri,bir bir boğarak içimde

Sabahları mrdiven saçlı,bir uzak kızın,yağmur elli

resmine doğru

Büyük ve kalın seslerimle türküleyip bir mısraı

Şapkam sensin diyorum,beni haydut,

Beni bu taş beyinli kentlerde isa kızdıran-


Biliyorum, meryem'i yutturmak, öldükte, anam adı

öyküsü

Oysa babam,ağır ve nasırlı elleriyle bir feodal

Direndikçe kentsoylu çizgilere karanlığında

Benim ötemdeki bir ben karalandım


Şimdi o atlı karınca,feneralaylı kalabalıklaımı verip

Nar bahçelerine giden bir nehre bakarak

Biraz daha ölmek alıyorum bize bıraktıklarından

Biraz daha çarmıh-kanımla büyütmeye

Kimbilir belki bir şey var,bize demeye yetmedikleri

Kimbilir belki de gitmek sadece

Bir var ki kan tutması gibi bir sıkıntı

Ve hala gidiyorum,bir pencereden bir pencereye


Aam en iyisi sen gel bütün kapıları kapattım

Pencereleri de kapatırım,atlaslrı da

İnsan zaten kapanmış-

Menekşeler aldım,gözleritoprak bir çocuktan

Oturur onlara bakarız,ihtiyar ellerimizi bir yana koyup

Oysa ne güzeldiler doğduklarında,umduklarından

Ve ağır,nasırlı elleriyle,bir feodal beyi babam-


'manzume'

Kapıları kapatıp gül-gülistandır yaşanan dedim

fesleğenler dedim,kuşkonmazlar dedim,pencereme,

olmadı

bir ille siyah,ben hariç,ibrahimlerin unuttuğu

altıyüz rakamlı bir şarkı,senin anlayacağın

dedeefendili,hafızpostlu,udibilmemkimli

bir deaksimlerde meydanlarda semai dönüyorlar

horoz oğlu horoz kurdukları hizalandıkları saat

hacıyağı yıkanıp lökleşiyorlar modern koltuklara

büyük harflere ar cızıktırıyorlar günlükleri-


Aslında canım sıkılmıyor,ne etseler

ne kadar ibrahimseler o kadardırlar

böyle başa,böyle yediverengülü

dünyayı bir öküz öyküsüyle karıştırıyorlar da

ondan oturup gazozlar içiyorum üstüste

ferahlamıyorum ama zurnada peşrevim artık.


'saga'

Ansızın bütün limanlarda birden görünecek

Bir beyaz kalyonla

Uzak değil diyecek,uzak değil

Bir insan yüreği kulaçta.


Ansızın bütün limanlarda birden görünecek

Bir beyaz kalyonla

Hadi bırakın diyecek,bırakın bunca yaşanmayanı

Hadi hep beraber insana.


Ansızın bütün limanlar birden yitecek

Bir beyaz kalyonla

Kurtulduk diyeceğiz,kurtulduk

bütün...

ve ansızın...


'harlem noktürn'

-a-

Sevmek bir yerlerdeki sabah galiba

Beni bir türlü oraya götürmediler


İşte herşey açık seçik

Bu sensin

-ama bir nereye kadar sensin,bilmiyorum-

Sen deyince,bir yerlerden kar yağıyor gibi

Zanzibar'a bir bilet çalınmış diyorlar

Bir yitik çocukarıyorlar limanda -

Sen mi söyledin ben mi çiziyorum:

Bir gün insana bayramlarla çıkmışsın evden

-akşamları yine geliyormuşsun

yine üşüyormuşsun güneş düşünüp-

Ama dönmemişsi hala,

Dışarda ne oldu söylesene

Niye böyle gitmek olmuşsun

Ben anlamadım ki seni anlıyorum

Gözlerindeki bu siyah ondan


Bunlar onların hesapları: hiç bitmiyor

Aynı elleri,aynı kalemlerle: beyaza sığınmışlar

aynı kalemlerle eşit yazdıkları

Güçleri asfalt ormanlarda yalnızlığıma var

Güçleri,açlığımdan insan


Bunlar da benim ellerim

Bir uazun kartacadan beri üşüyorlar

Kısık bir siyahı utanıyor suratım,

bir nerde beyaz

Bir orda suç ve halem hıçkırıyorum

Acı bir deniz birikiyoorum: jazz

Bir bir birikiyorum bu adamları

-b-

Sevmek bir yerlerde ki sevmek galiba

Bu karanlığımı oraya götürmüyorlar


N'olur öyle uzak bakma

Sen al götür beni Bu suratımı sakla

Bana yeniden anlat insanı

Bu değil de yanılıyoruz de

Bitecek bu hesaplar

-c-

Haydi eve gidelim

Haydi insana

Bayramlara.


Yılmaz Gruda


  • ree

    Yılmaz Gruda

    *

  • (14 Mart 1930, İstanbul - 25 Temmuz 2023, İstanbul)


    Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, şair, oyun yazarı, çevirmen.


    Ankara Ticaret Lisesi'ndeki eğitim sürecini yarıda bırakarak devlet memuru olan Gruda'nın yazdığı şiirler, 1950'li yıllarda, çeşitli dergilerde yayımlanmaya başladı. 1956 yılında girdiği Cep Tiyatrosu'nda başlayan oyunculuk yaşamı, Ankara Devlet Tiyatrosuna ait Küçük Tiyatro'da devam etti. Ankara Meydan Sahnesi ve Nisa Serezli topluluklarında da görev yaptı. Bir süre yeniden memurluk hayatına dönüp, muhasebecilik yaptı. Muammer Karaca tiyatrosunu yönetti.


  • Ayşen Gruda'nın eski eşi olan sanatçı, aynı zamanda Attilâ İlhan ile beraber "MAVİ" hareketini yaratan şairlerdendir. Seyirlik tiyatro oyunları da yazıp, çeviriler yapan Gruda'nın eserlerinde geleneksel Türk tiyatrosu ve Çehov etkisi açıkça görülür. Sanatçının yayımlanmış eserleri bulunmaktadır. Kamera önünde de yer alan Yılmaz Gruda, sinema ve dizi filmlerde rol aldı.

Yorumlar


bottom of page