Atilla JOZSEF
- maviADA

- 2 dakika önce
- 3 dakikada okunur

Sevgilim Ne Zaman Sokaktan Geçse
Sevgilim ne zaman sokaktan geçse
serçeler barıştı güvercinlerle.
İncelikle basar basmaz kaldırıma
güzel ayak bileği ışıldadı usulca.
Efil efil titreşince omzu
baktırdı arkasından bir çocuğu.
Yürüdü salınarak - lâmbalar yanmaya
ve bakmaya başladılar hayranlıkla.
Ve güldü hepsi, umurlarında değildi
o benim doldurmuşsa yüreğimi.
Kollarımda salladığımı titizlikle
korktum elimden alacaklar diye!
Ama onların bu keyifli halleri
yok etti içimdeki kıskanç çiçeği.
Ve sevgilim yürümeyi neşeyle sürdürdü,
ardından incecik bir yel kıvrılıp büküldü!

Attila Jozsef
*
(11 Nisan 1905 - 3 Aralık 1937)
Macar, toplumcu gerçekçi şair.
"Atam Volga’dır, Anam Tuna
Tuna’nın kıyısında genç kızlar çamaşır yıkar
Tuna'nın çamurları
Türk Kokar, Roman Kokar, Tatar Kokar, Macar Kokar…”
Otuz iki yıllık kısa ömrüne karşılık, bütün Avrupa’nın en iyi şairlerden biri sayılan Macar şair Atilla József, 11 Nisan 1905’te Budapeşte’nin dış mahallelerinden birinde doğdu.
Üç yaşındayken, babası Aron’un ailesini ve ülkesini terk etmesinden sonra, iki ablası ve sağlığı bozuk olan annesi ile sefalete düşen József, yedi yaşına kadar Çocuk Esirgeme Derneği tarafından evlatlık verildiği Ocsöd köyünde çobanlık yaptı. 7 yaşında sağlığına kavuşan annesinin yanına döndü.
Çocukluğunu ve yaşadığı yoksulluğu şiirlerinde sıkça dile getiren şair, annesinin okuduğu kitaplardan, halkının çok sevdiği romancı Jokai’den ve tanıştığı Endre Ady’den etkilenerek on bir yaşında, ablasına seslendiği “İlk Şiir”i yazdı. Annesinin ölümüne kadar eve katkı sağlamak için türlü işlerde çalıştı.
14 Yaşında annesini kaybetti.
Yaşamın zorluklarını olduğu kadar annesini de şiirlerine sıkça konuk etmiştir.
"Annemdi, ufak tefek, öldü erkenden,
erken ölür çamaşırcı kadınlar çünkü,
titrer ayakları taşıdıkları yükten
ve ağrır ütü yapmaktan başları-".
1919’daki Komün hareketine ve ardından gelen Beyaz Terör (açlık) dönemine tanık olan Attila József, annesini de kaybedince bu kez akrabalarının yanına gönderilir. Tuna Nehri’ndeki gemilerde miçoluk yaparken, dışarıdan okul bitirme sınavlarına girerek eğitimine de devam etmeye çalışır.
"Ey, Avrupa, ne de çok sınırlar!
Ve her sınırda bir sürü katil",
"Bağıran ben değilim, yer gümbürdüyor" derken şiirlerinde devrimci olma yolunda ilerler. "Devir Gövdeyi, Ağlanıp Sızlanma" adlı kitabı ise, devrimi hazırlık gibidir. "Haydi şiir, al yerini sınıf mücadelesinde!" ozanın ve şiirin mücadeleden ayrı düşünülemeyeceğini hatırlatmak istercesine. József, devrimci düşüncelerini ifade etmek için şiirin bütün olanaklarını kullanır.
Attila József, bir şizofrendi ve ömrü boyunca pek çok kez ölmeyi denemişti. İlk intihar girişimini 9 yaşında yapmıştır.
Yazarlık dönemi
Bu dönemle birlikte kendini okumaya ve yazmaya veren Jozsef'in ilk şiirleri yerel gazetelerde görünmeye başladı. O dönem ülkenin en önemli edebiyat dergisi olan 'Nyugat' da şiirleri çıktı. 17 yaşında ilk şiir kitabı olan "Güzellik Dilencisi"ni yayımladi.
Bu kitapta yer alan 'Baş Kaldıran İsa' şiiri ile Tanrı'ya hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açıldı. Liseyi dışarıdan bitirerek, üniversitede edebiyat ve felsefe derslerine devam etmeye başladı. İkinci şiir kitabı "Haykıran Ben Değilim" 20 yaşında yayımlandı. Kitapta yer alan bir şiir yüzünden okuldan uzaklaştırıldı.
Okuldan uzaklaştırılmasının sebebi ise faşizmin revaçta olduğu ülkede bu kitap devrimci olarak değerlendirilmiş olmasıydı. Önce Viyana Üniversitesi'ne, daha sonra Paris'te Sorbonne'a devam etti. Her iki üniversiteyi de bitiremedi ve sonunda ülkesine döndü ve Budapeşte Üniversitesi'ne devam etti. Üniversitede Marto Vago adlı kadınla tanıştı ve ona aşık oldu. Çok zengin bir ailenin kızı olan bu kadınla, aralarında ki sınıfsal farklılığa rağmen aşk yaşadılar.
Ruhsal durumu pek iyi olmayan Jozsef bu aşkın sanrılarıyla mücadelede zorlandı ve sonunda uzun bir süre hastanede gözetim altına alındı.
Siyaset yılları
1930 yılında Macaristan Komünist Partisi'ne üye oldu. Ülkede faşizmin ağırlığını hissettirdiği dönemde parti çalışmalarında aktif olarak görev aldı. Kısa süre sonra partiyle fikir ayrılığına düştü ve sık görülen nöbetleri bahane gösterilerek partiden uzaklaştırıldı.
1931'de ruhsal sorunlar yaşarken yayımlanan "Yaz Geceleri" kitabı sakıncalı bulunarak hemen toplatıldı.
1932'de "Kenar Mahallede Gece", 1936'da "Çok Acıyor" adlı kitapları çıktı. 1935 yılında bir kez daha hastaneye kaldırıldı.
Ölümü
József, küçüklükten beri akıl hastalığı belirtileri göstermeye başladı. Sanatoryumda Şizofreni ve Nevrasteni tedavisi gördü. 3 Aralık 1937'de Balatonszárszó'da 32 yaşında bir tren çarpması sonucu öldü. O sırada kız kardeşi ve eniştesinin evinde kalıyordu. En yaygın kabul gören görüş, daha önce teşebbüs ettiği intiharlardan ötürü yaygın kanı intihar yönündedir, ancak bazı uzmanlar ölümünün kaza sonucu olduğunu söylüyor.
Doğumunun 100. yılı anısına, UNESCO tarafından "Attila József Yılı" ilan edilen 2005’te, pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de etkinlikler düzenlenmiştir.
Eserleri
Yalan Söylemez Çünkü Şairler
Temiz Yürekle























































Yorumlar