A. KADİR
top of page

A. KADİR

Nurten B. AKSOY

*


SABAH TÜRKÜSÜ

Bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı Bir rüzgâr önündeyim, gel keyfim gel… Bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı Bir sevda içindeyim, başım dumanlı… Ağzımda bal gibi tatlı bir türkü Bir iner bir çıkarım bu yokuşu Ağzımda bal gibi tatlı bir türkü Kazanırım çocuklarıma ekmek parası. Ben deniz üstünde, rüzgâr önünde Ben sevda içinde, tatlı türküde İnişte, yokuşta, ekmek parasında İki oğlum var, Mehmet’le Ali Gönlümde bir dünya, pamuk gibi…




Nazım Hikmet’in “A. Kadir’i pek severim, yüreğimin başında oturan insanlardan biridir. Onun yüreği halis bir şair yüreğidir.” diye bahsettiği mapushane arkadaşı; 1940 sonrası şiirimizin toplumcu-gerçekçi ama kavgacı olmayan nahif şairi…

Aynı zamanda Farsçadan Yunancaya pek çok dilde yaptığı çevirileriyle Dünya edebiyatının bizde tanınmasını sağlayan Abdülkadir Meriçboyu ya da herkesçe bilinen adıyla A. Kadir

*


Kadir ya da tam adıyla İbrahim Abdülkadir Meriçboyu, 1940 kuşağının toplumcu-gerçekçi ve çileli şairlerinden biridir. Şiirlerinin yanı sıra yaptığı çeviri çalışmalarıyla Dünya edebiyatının, edebiyatımızda tanınmasına büyük katkıda bulunmuştur.

1917 yılında İstanbul’da dünyaya gelen A. Kadir orta öğrenimini Eyüp Ortaokulu’nda tamamladıktan sonra asker olmak istediği için Kuleli Askeri Lisesine gitmeye başlar. Faruk Nafiz ve Necip Fazıl’ın etkisinde kalarak yazdığı İlk şiirlerini 1930’lu yıllarda Ali Karasu imzasıyla yayımlar.



BEN SENSİZ BURALARDA

Yaslanıp omuzuna gecenin sabahı karşılar gibi, ama dünyaya günaydın diyemeden. Yatar gibi çimenler üstünde, ama çimenlerin kokusunu alamadan. Koşar gibi denize doğru, ama denizde kulaç atamadan. Uzanır gibi bir çocuğun başına, ama çocuğun başını okşayamadan. Tırmanır gibi gürbüz bir ağaca, ama ağaçtan bir meyve koparamadan. Kavuşur gibi eski bir dosta, ama eski dostla kucaklaşamadan. İş başında türkü söyler gibi, ama sesimi ben bile duyamadan.

* Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun olduktan sonra Kara Harp Okuluna devam etmeye başlar. Burada okurken Nazım’a hayranlığıyla dikkatleri çeken A. Kadir son sınıfta “zararlı kitaplar okuduğu ve aykırı düşüncelere sahip olduğu” gerekçesiyle okuldan atılarak tutuklanır. On ay hapse mahkum olan A. Kadir, Nazım Hikmet’le aynı cezaevinde kalır. Burada kaldığı sürede zaten hayranı olduğu Nazım’ı ve fikirlerini yakından tanıma fırsatı bulur. *

YOL

Tekmil haklar alınır. Tekmil hürriyetler kısılır. Tekmil köşe başları, tekmil kapılar tutulur. Gökyüzü tıkılır dört duvar içine. Bütün bunlara karşı, Dümdüz, apaydınlık kalır Seni bana getiren yol.



Hapisten çıktıktan sonra askerliğini er olarak tamamlayan şairimiz İstanbul Hukuk Fakültesinde okumaya başlar.

2. Dünya Savaşının sürdüğü 1943 yılında “Tebliğ” adlı ilk şiir kitabını yayınlar. Buradaki şiirlerinde savaşın halkların çıkarına olmadığını haykırır. Savaşın acı yönlerini ve anlamsızlığını anlatır. Ancak, “Savaş karşıtı” şiirlerini içeren “Tebliğ” kitabı yasaklanarak sıkıyönetimce toplatılır. A. Kadir de İstanbul’da bulunması sakıncalı görülen kişilerle birlikte sürgüne gönderilir. Sürgünlük yıllarını Muğla, Balıkesir, Konya, Kırşehir ve Adana’da öğretmenlik yaparak geçirir.

....

Varşova’da kaputun kaldı,

Dunkerk’te arka çantan.

Düştü bütün fotoğrafların Sivastopol’da.

Bir şafak vakti Paris’te bıraktın zavallı yüreğini,

Kurşuna dizilenler karşısında....

....

Kuleli Askeri Lisesindeyken sosyalist düşünceye doğru kayan fikirleri Nazım Hikmet’le tanıştıktan sonra daha bir pekişip güçlenen şair. “Tebliğ” adlı şiir kitabında bir yandan savaşa karşı çıkarken bir yandan da yoksul Türk insanının dertlerini anlatır.

* ÇİÇEKLERİ UMUDUMUZUN

Çok olun, çocuklar, çok olun, Yüzlerce olun, binlerce olun, on binlerce. Daha çok olun, daha çok olun, Yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun. Bu dünya ne tek tek yaşamakta, Bu dünya ne rakının, ne şarabın içinde, Bu dünya ne parada, ne pulda, Ne kalleşlikte ne zulümde. Bu dünya aşkın içinde, alın terinde. Çok olun, çocuklar, çok olun, Yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun, El ele verin, çocuklar, el ele, Bütün gündüzler sizin olsun, Yaşayın dünyayı doya doya. Çocuklar, çiçekleri umudumuzun.



Sürgünlüğü bitince 1947’de İstanbul’a döner ve bir bisküvi fabrikasında çalışmaya başlar. Buradan ayrılınca çeşitli yayınevlerinde düzeltmenlik, çevirmenlik gibi işler yapar. 1965’ten sonra kitaplarını kendisi yayımlayarak yazarlık yaşamını sürdürür.

1940 sonrası sosyalist gerçekçi edebiyatın kavgacı olmayan şairi A. Kadir’in şiirlerinde her şeye rağmen insan en öndedir. O bazı sosyalist gerçekçi arkadaşları gibi sanatsal kaygılar gütmeden, sadece kitleleri galeyana getirecek şiirler yazmak yerine insancıl, barışçıl şiirler yazar. Sürgünden dönüşünde şiirlerini zaman zaman dergilerde yayımlar. Abdülbaki Gölpınarlı ile Farsça aslından düzyazı olarak çevirdikleri Mevlâna’nın şiirlerini serbest nazma dökerek “Bugünün Diliyle Mevlâna” adıyla bir kitapta toplar.(1955). Çok beğenilen bu kitap üst üste birkaç kez basılır. 1958’de Azra Erhat ile birlikte yaptıkları İlyada çevirisi ise A. Kadir’in başarılı bir çevirmen olarak iyice tanınmasına neden olur.


Asım Bezirci’nin “Kadir’in adı, çilenin olduğu kadar direncin de adıdır, umudun ve çalışkanlığın da adıdır. Kısacası, örste dövüle dövüle çelikleşen namusun adıdır.” diye anlattığı şairimiz 1 Mart 1985 tarihinde İstanbul’da vefat eder.

İlhami Soysal ise “A. Kadir, dün de bugün de halkın ve insanların şairidir. Şiirlerinde alabildiğine bir insan sevgisi, alabildiğine bir sıcaklık ve candanlık vardır.” der.



İNSAN İnsan kuş kanadında gelen yazı. İnsan arı su, insan ak süt. İnsan yemyeşil uzanan bahçe. İnsan kum, insan çakıl taşı. İnsan yiğit, insan dost, insan sevdalı. İnsan kancık, insan ödlek, insan hergele. İnsan kocaman, dağ gibi. İnsan parmak kadar, küçücük. İnsan alın teri, insan lokma, insan kan. İnsan solucan, insan sülük. İnsan kuş kanadında gelen yazı. İnsan gül fidanında yanan gonca. İnsan umutların kapısı.

46 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page