top of page

İyi ki Siyasetçi Değilim



ree


Niyazi UYAR

*


İnsan yaptığı işlerle bütünleşir gider. İşinin aynası onun cemali, giyimi kuşamıdır. Bir öğretmenin öğretmen gibi, bir çiftçinin çiftçi gibi, bir doktorun, bir doktor gibi giyinişi, davranışı mesela...


İnsan dünyaya bir kez gelir, öldükten sonra dirilmek subjektif bir bakış açısı olduğundan, ben yaşadıklarımı, gördüklerimi, tanık olduklarımı bilirim.

İnsan bir sefer gelir dünyaya gelir dedik ya, insan yaşayabildiği kadar dolu dolu yaşamaya çalışmalı.

Bu yaşamaktan kastım ne?

Bundan “nerde çalgı, orda kangı,” diye bir sonuç çıkarılmamalı. Bir başka söylemle bugün bulduğunu bugün ye iç, hiç değildir. Nedir peki?


1-İnsansan, insan olduğunun farkında olmalısın,

2-Hangi işi yaparsan yap en iyisini yapmaya çalışmalısın,

3-Bedenine, ruhuna saygı göstermelisin,

4-Çalışmayı bildiğin gibi gezip tozmayı da bilmelisin,

5- Sevmelisin… Sevmek sözcüğünün içini doldurmalısın…


Maddeleri alabildiğine çoğaltabiliriz.


İyi ki ben bu işi yapıyorum demelisin ve aşkla sarılmalısın, yaptığın işe. Bu insanın kendine olan saygısıdır...


Ben Niyazi Uyar olarak derim ki her zaman: Bir daha dünyaya gelirsem (bunu bilmiyorum kaç sefer yazdım) hiç tereddüt etmeden yine öğretmen olurum. İyi ki öğretmen olmuşum, siyasetçi değilim, siyasetle uğraşmıyorum, diyorum. Neden mi?


Televizyonların haber programlarını izleyemez oldum. Televizyonlarda, siyaset meydanlarında gördüğüm kavgalar, hakaretler, küfürler, yüksek perdeden konuşmalar, ruhumu acıtıyor.


İyi ki siyasetçi değilim, hakikaten iyi ki siyasetçi değilim. Çünkü yıllardan beri değişmeyen bir düşünce dünyam var. Dün ak dediklerime bugün de ak diyor, kara dediklerime yine kara diyorum. Hiçbir güç ak olan şeye kara de, diye baskı kuramaz, ona izin vermem, izin vermeyi bırakın kimse buna cesaret edemez. Ak olan şeye kara demek, nasıl bir şeydir, inanın, hangi sözcüğü yazacağım bilmiyorum. Biliyorum, bilmem mi, alasını bilirim, fakat yazı dili, kültür dili ona müsaade etmiyor…


Yalnız bu dediğimden şöyle bir sonuç çıkarılamaz ama! Ben kendimi, demir bir kafesin içine hapsetmiş, hiçbir değişime açık değilim. Öyle bir şeyin olması, benim gibi devrimci düşünceye sahip değişime, diyalektiğin değişim yasasına inanan birinin ruhuna aykırıdır. Dilerim ve çok arzu ederim, insan içinde yaşadığı toplumda neler oluyor, bunun farkında olmalıdır. Farkında olması onun yurttaşlık bilincine sahip olması demektir. Ve ortalama bir yurttaş, şu siyasetçilerin savrulmalarını görüyordur. O ne müthiş savrulmalar öyle… Bir bakıyorsun, en soldan, en sağa, fır diye dönüvermiş… Hayvanlar dünyasının omurgasızları bile böylelerinden daha omurgalıdır. Ben yastığa başımı koyunca huzur içinde uyurum, aynaya baktığımda kendimle gurur duyarım. Arkadaşlarımla, dünü bugünü yarını sorgulayıp kişiliğimizle davranışlarımızın uyum içinde olduğunu görüyoruz, peki fır döndüler?


Siyasal arenaya bakınca, boynuna kravat takmış, üstüne lacivert takımları çekmiş, çok ilginçliklere isabet edebilirsiniz. Ben hiçbir şey uğruna değerlerimi terk etmem. Siyasetçilerin zaman içinde birbirlerine söylediklerini insan kavgada söylemez, söylerse bir daha birbirlerinin yüzüne bakamaz. Maşallah siyasetçiler, tekmil kutsiyetlerini terk etmiş, can cana kuzu sarması olmuşlar… Yazıklar olsun…


Sözün özü, özetin özeti: İyi ki siyasetçi olmamış, öğretmen olmuşum; siyaset omurga moburga bırakmıyor insanda….

                                                      Kasım 2025 /Salihli

Yorumlar


bottom of page