top of page

Ara


Yaralı
YAŞAR MİRAÇ * Bir yaralı sevdalıyım Göğsümün gürgün pınarı Gonca güller karanfiller Moran gelincikler kanar Bir kırık badem dalıyım Yurdumun yorgun kuşları Ala şahinler turnalar Yuvaları dağıtılan Toy kanatları kırılan Emekcen gurbet kuşları Sürgün kuşlar bana koşar Bir çamlıbel maralıyım Ayçe sudan içmedeyken Gökten bala geçmedeyken Avcılar ağına düştüm Yarıldı göğsümün narı Yaralıyım yaralı Defne Dalım Sarın Beni Yaralıyım yaralıyım Güvercinim örtün beni Irmaklarım yunun be
Yaşar MİRAÇ
23 Eki1 dakikada okunur


İSLAMOĞLU ZEYBEĞİ
Niyazi UYAR* “Hanım hanım, hazır mı, geleyim mi?” diye seslendi ikinci katın balkonunda sağa sola, ara sıra da onlara bakan eşine. Apartmanın önünde komşusu Serpil Hanım’a rastlamış, ülke gündemine dair konuşup ederlerken, cam balkondan acaba ne konuşurlar, diye kulaklarını dört açmış çevreye göz gezdiren eşi, bir yandan da onları duymaya çalışır! “Hazır hazır, bekliyorum, hadi yemekler soğuyacak! Tam da isteğine uygun mükellef bir sofra. Hadi ama sofra beklemez, siz de buyur

Niyazi UYAR
23 Eki3 dakikada okunur


UYGARLIK PİRAMİDİ
Hasan GÜLERYÜZ * Uygarlık Piramidi, aşama aşama insanlığın bilişsel, eylemsel, duyuşsal yükselişini simgeler. Yükseliş, doğayı anlama, anlamlandırma, büyük öğretmen doğadan öğrenerek öğretmen olmayı anlatır. Uygarlık, insanlığın akış enerjisinin anlatımı, çoklu orkestra kurabilmedir. Çoklu orkestrada bir çok enstrüman, birden çok insan bir arada büyük biri müziği ya da iki ya da iç içe üç ezgiyi, anlam öbekleri olan sözü seslendirme, onu büyük ritimle birleştirmedir. Uygarlı
Hasan GÜLERYÜZ
22 Eki2 dakikada okunur


Burası Türkiye Sultanım
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN * Burası Türkiye Sultanım Rahat vermezler sevişenlere Burada kadınların koynuna Bıçak tehdidiyle girilir Burada Aşıklara kelepçe vurulur İnsanlarımız yoksun yaşarlar aşktan Ve şaşarlar sevişenlere Kadına değer verene erkek demezler Burada Sevenleri ve sevişenleri Sevmezler sultanım sevmezler Köylerde daha çok kadınlarımız çalışır bizim Sabah ezanıyla kalkarlar Doyururlar insanları ve hayvanları Sonra vururlar çocuklarını sırtlarına Tarlaya koşarlar yalın a
Ümit Yaşar OĞUZCAN
22 Eki2 dakikada okunur


Bir Ceylan Gibi Mahzun Bakışın
İVAN BUNİN * Senin bir ceylan gibi o mahzun bakışını Ve ne varsa, öylesine yürekten sevdiğim o bakışta Unutmadım, üst üste yığılan hüzünlü yıllarda Fakat görüntün, zihnimde gitgide dumanlandı Gün gelir, yürekte hüzün de söner artık Ne mutluluğun, ne acıların olduğu bir yerde Düşler de, anımsayışlar da silinir gitgide Kalır sadece, her şeyi bağışlatan bir uzaklık... Türkçesi: Ataol BEHRAMOĞLU İvan Bunin İvan Alekseyeviç Bunin (Rusça: Иван Алексеевич Бунин; d. 10 Ekim / 22 Ekim
İVAN BUNİN
22 Eki1 dakikada okunur


DAYANILMAZ
* Arif DAMAR Gözlerini ölüm bürüdü onların korkulu rüyalarda uyanıyorlar uykularından. Günden güne daha cana yakın günden güne daha yaşanacak hale gelsin diye her gün daha sağlam daha usta daha kahraman ellerle onarılan yeryüzü eskisinden dar geliyor onlara eskisinden düşman. Ne günün ilk ışığı ne balık sürülerinin ışıldaması suda ne güneşe uzanan dal ferahlık vermiyor içlerine. Çalınan insan emeği yaşatmaz oldu korkulu rüyalarla uyanarak uykularından korkunç kararlar verdile

maviADA
21 Eki3 dakikada okunur


Ahmet Taner Kışlalı
Hazırlayan ve Ekleyen * Ayşe ÇİRKOT * Ahmet Taner Kışlalı (10 Temmuz 1939, Tokat – 21 Ekim 1999, Ankara), Türk siyaset bilimci, siyasetçi, eski Kültür Bakanı, yazar ve öğretim üyesi. Hayatı Babası Ziraat Bankası veznedarı Hüseyin Hüsnü Bey, annesi Kilis Kemaliye İlkokulu öğretmeni Lütfiye Hanım'dır. Abisi Mehmet Ali Kışlalı, kuzenleri ise Hıncal Uluç ve Öcal Uluç'tur. 1951 yılında Kilis Kemaliye İlkokulu'nu bitirdikten sonra, Kilis Ortaokulu'nu ve 1957 yılında Kabataş Erkek L

Ayşe ÇİRKOT
21 Eki3 dakikada okunur


Eski Ev
* ESKİ EV İlk günden hatırlarım etrafını saçağın, Bir asma kuşatırdı körpe filizleriyle. Kokularla cezbedip küçük, çapkın kuşları, Buğulu taneleri uzardı pencereye. O baldan salkımları bize yaklaştırırdı Uzatarak annemiz bembeyaz ellerini, Biz ,onun çocukları geri verirdik tekrar Kuşlara üzümleri, emilmiş dallarını. Seneler aktı gitti, artık ne kuş, ne anne Biçare yaşlı asma sarardı ve çürüdü. Kapıyı, duvarları vahşi otlar bürüdü, Ve ben, ben ağlıyorum, o günlerin peşinde. AL
ALPHONSE De LAMARTINE
21 Eki1 dakikada okunur


Arif Damar
SAAT SEKİZİ GEÇ VURDU * Kime ne desem Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum Düşünmeden biliyordum deniz ılıdı Dökülen çelik katı Yürüyenler yan yana Yüzümü güneşte dinlendirsem Dağın dağ olduğunu bilsem ovanın ova ağacın ağaç Kurtulurdum Çok köprülü sular gibi git git bitmedi Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum Saat sekizi geç vurdu Giden gitmiş hüznü ayaklandırmak boşuna Düşünmeden biliyordum Arif Damar 23 Temmuz 1925-20 Ekim 2010 * Çanakk

maviADA
21 Eki2 dakikada okunur
bottom of page







