İZMİR KİTAP FUARI
top of page

İZMİR KİTAP FUARI



Yusuf AKSOY

*

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde İZFAŞ ve SNS Fuarcılık iş birliği ile düzenlenen İZKİTAP (İzmir Kitap Fuarı), 19-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Kültürpark’ta okuyucuyla buluşuyor. Girişin ücretsiz oladuğu İzkitapfest, saat 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ziyaret ediliyor. 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurumun katılacağı İzkitapfest; Lozan’dan 26 Ağustos’a, Kaskatlı Havuz’dan Basmane’ye ve Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’na kadar Kültürpark’ın tüm alanlarına yayılarak doğayla iç içe bir edebiyat buluşmasına ev sahipliği yapıyor. İzkitapfest, sadece kitap alışverişi için değil, aynı zamanda söyleşiler, dinletiler, yarışmalar, konserler ve imza günlerinin de yapıldığı etkinlikler bütünü olarak devam ediyor. Yazar, şair, çizer, gazeteci, edebiyat dünyasının birbirinden önemli 800’den fazla ismi, düzenlenecek binin üzerinde imza etkinliği ve söyleşi ile deneyimlerini paylaşacak. Sivil toplum kuruluşları ve bu kuruluşlar bünyesinde yer alan yazarlar da özel olarak düzenlenen alanda okuyucuları ve İzmirli kitapseverlerle buluşacak. Sahaf sokağı ile Türkiye’nin en geniş sahaf katılımına da ev sahipliği yapacak fuarda, özel kitap müzayedesi de gerçekleşecek. İzkitapfest’te 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel etkinlikler de gerçekleştirilecek

 

Kitap Fuarı organizasyonu yapanların fuar haftasıyla ilgili meteoroloji ile çok ilgilenmedikleri açık alanda yapılan fuarın birinci ve ikinci gününün yağmurlu ve rüzgârlı olması ve keyifleri kaçırmasından belli oldu. Bununla beraber fuarın üçüncü günü şehir içinde yapılan geniş çaplı Maraton koşusu nedeniyle şehir içinde yol güzergâh değişiklikleri de ulaşımda kitapseverlerin sorun yaşamasına sebep olmuştur. Ekonomik durumu iyi olan yayınevleri stantları ile kültür, sanat örgütlerine ait ücretsiz stantların birbirinden ayrı alanlarda kurulması da dikkat çekiciydi. Ne derece bilinçli yapıldığından emin olamadığımız bu düzenleme bir anlamda okuyucu kitleyi özel yayınevleri stantlarına yönlendiriyor görünümündedir..

 

Kitap Fuarına başta İzmir olmak üzere yakın ilerden de ilgi ve katılımın çok olması dikkat çekiciydi. Çevremizin binlerce kitap ile kuşatıldığı, insanların cep telefonlarına ve tabletlerine değil, kitaplara bakarken, onları incelerken birbirine çarpıştığı bir ortam içimizi ısıttı yeniden. Özellikle hafta içi çalışma mesaisinde olan anne babaların hafta sonları okul çağına yeni başlamış çocuklarıyla birlikte kitap fuarındaki görünürlükleri çok önemliydi. Gönül ister ki, metropol kentlerimizde yılda iki defa, diğer tüm illerimizde de yılda en az bir defa bu tür fuarlar açılsın.

Kitap Fuarı gibi etkinliklerin yediden yetmişe herkese hitap edebilecek programlar ile donatılması aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir hizmet ihtiyacını karşılama anlayışının da göstergesidir. Bu tür etkinlikler adım adım kuşatılan laik yaşamı ve kültürünü de savunmayı motive edecek ve güçlendirecektir.

Kitap Fuarının ikinci ve üçüncü günü birlikte olduğum Edebiyatçılar Standında Murat Çoküreten, Musa Dinç, Şerif Pınar ile kazanımlar dolu saatler çok değerliydi. Ayrıca maviADA Dergisinde birlikte yazdığımız çok değerli öğretmen ve bilge yazar Zeki Sarıhan, Gökkuşağı Dergisi sahibi Burhan Gümüş, Yazarlar Sendikası İzmir temsilci Özer Akdemir ile beraber yazar arkadaşlarım Zübeyde Seven Turan, Bülent Güldal ve diğer onlarca yazın emekçisi ile aynı heyecanla aynı havayı solumak çok değerliydi.


Kültür, sanat ve bilim daha özgür ve mutlu toplumların inşa edilmesinin çok önemeli araçlarından olduğu tartışma götürmez bir gerçekliktir. Kitap fuarlarını, kendince yazıp karalayan bir kitapsever olarak daha çok meta bağımlı ilişkilerden bağımsız bir kültür-sanat etkinliği olarak görmek istiyorum. Ancak mevcut kapitalist koşullarda bunun mümkün olmayacağını da biliyorum. Kültür-sanat üretimini kamusal bir faydaya düştürebilmemiz için toplumsal yapının da dönüşmesi gerekmektedir. Gerek bireysel gerekse kolektif üretim, insanın ve dolayısı ile toplumun kendine yakışır onurlu bir yaşam hedefine ulaşmasının uğraşısıdır son çözümlemede. Yazanın kendini okurda bulması anlamlılığı bir şekilde ortak üretim ve tüketim sürecini ortaya koyar. Bu anlamda mevcut ‘kötü’yü değiştirip dönüştürmede yazar ve okurun farklı oranlarda rolü olmalıdır, diye düşünüyorum. Yazın üretiminin tarihsel değere bürünebilmesi ise mevcut kültürel hegemonyaya neşter atabilmekle mümkün olabilecektir. Kitaplarla özgürce buluşabileceğimiz nice etkinliklere …

 

51 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page