Gürültülü Sessizlik
top of page

Gürültülü Sessizlik


Bir şeye daha az önem verdiğinizde onu daha iyi yaptığınızı fark etmeniz için oluruna bırakmayı denediniz mi?


Mutlu olmayı ve sevilmeyi umutsuzca arzuladıkça, çevrenizde kim olursa olsun kendinizi daha yalnız hissedersiniz. Oysa insan dediğin safralarından kurtuldukça özgürleşir, yalınlaştıkça, çıplaklaştıkça...


Bir şeyi başarmayı en az kafaya takan kişi genellikle onu başaran kişi olur. Yaşamda bir değeri olan her şey ona bağlı negatif deneyimin üstesinden gelmekle kazanılır.

İç sesinizle konuşmalarınız size ıstırap verdikçe yapacaklarınızdan alıkoyan bir güce karşı mücadele verirsiniz. Vicdanen çektiğiniz acı yaşamın dokusunda sökülmez bir iplik gibidir. Onu söküp atmaya çalışırken bağlı olduğu parçanın hepsini yırtarsınız. Bundan kaçmaya çalışmak ona daha çok önem vermek demektir.


Olgunluk yaşına gelince karşılaşılan olaylara şaşırmayarak, zamanla oluruna bırakıyoruz. Gençlik, en çok kendimizle kavga ettiğimiz, ruhumuzu sağır eden ama kimselerin duymadığı çığlıklarımızın yaşandığı dönemdir. Gönül kapısı aralanarak çıkmasına izin verilse iç huzura ulaşılacaktır. Dışarıya çıkmakta direndikçe hapis olduğu yeri kendisini yok edecek gücün farkına zamanında varmalıdır.


Kötülüğe karşı kültür ve sanat güçlü bir ilaçtır. Mutluyken varlığından haberdar olmadığınız hazinenin, felaketler başınıza geldiğinde etkisi ve değeri anlaşılır. Acının dayattığı sessizlik, kim olduğunuzu ne istediğinizi düşünmenizi sağlar.


Engellerin aşıldığı buluşma alanı ararken edebiyat hayat kurtarıcıdır. Yazmadan önce ruhuyla yüzleşen yazarın derdi büyüktür. Kendisi ve insanlık için dertlenir. Sıkıntısını sesli düşünür. Derdine farklı açıdan yaklaşarak yazdıklarının ona derman olacağına inanır. Ortak sorunlar olunca yazılan her şey okuyucuya hitap eder. Kalem yerine kalbiyle yazdıkça hem kendine hem de okuyucuya şifa olacak ilacı bulmuş olur.


Hayatımda çaresiz kaldığım her dönemde yazarak, ruhumdaki çığlıkları satırlara dökerek, rahatladığımı fark ettim. ‘’Her şey zamanını bekler; bunun için izin vermek gerekir'' sözünü ilke edinerek yola çıktım. Yazarak, sanatın her dalıyla uğraşarak, ruhun çığlıklarını kulağa hoş gelecek sese dönüştürmek keyifli bir yolculuğa yapmaktır. Yol arkadaşlarınızı iyi seçerseniz yolculuk keyifli olacaktır.


Çocuklukta yol kenarında akan suyun yolunu keser etrafını kumla çevirerek hapis yapardık. Mimarlık, mühendislik bilgisi olmadan el yordamı ile yaptığımız projenin başarısını kırmızı kurdele keser gibi açılışla kutlardık. Suyun barajdan kanallara ulaşırcasına açtığımız yolda ilerlemesini görmek tarifsiz sevinç yaşatırdı. Oyun olarak gördüğümüz iş için harcadığımız çaba ve geçen zaman, suyun diğer tarafına ilerlemesini izlemek içindi. Üzerinde çok düşünülen bir şey olmamakla birlikte sonuç güzeldi. Çocukluk ve gençlik geride kaldı. Olgunluk yaşımda yazılar yazarak içimde hapsettiğim üzüntü ve sorunların akıp gitmesini sağlıyorum. Bunu o yaşlarda suyun akışını izlerken öğrendiğimi şimdi anlıyorum.


Yetenek ve yaratıcılık hayal dünyanızın nasıl ve nelerle beslendiğine bağlıdır. Ayrıca yazmaya başlamadan önce okuduğunuz kitaplardan ruhunuzdaki odacıklara neyi yerleştirdiğinizle alakalıdır.


Ayçiçeklerinin güneşe dönüşü gibi edebiyatın aydınlattığı ışığa yönelmeli. Karanlıkta duyulan gürültülü sessizliğin sağır yapmasına izin vermemeli. Yönümüzü iyi olana çevirmek; kalbimize, ruhumuza her zaman iyi gelecektir.


130 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page