top of page
1/391

Ecevitlerin Bilinenleri ve Bilinmeyenleri

Güncelleme tarihi: 24 May






Hasan GÜLERYÜZ

*

Ecevitler, 'Türk siyasal tarihinde' elli yıla yakın varlığını sürdüren, toplum ortalamasının üzerinde takdir kazanmış örnek bir ailedir. Bu ailenin öne çıkanları Bülent ve Rahşan Ecevit olacaktır.

Ailenin diğer üyelerini o kadar iyi bilmiyoruz.

Çocuktum, Erzurum Yavuz Selimde okurken, Bülent Ecevit, İsmet İnönü’yü 5.5.1972’de kurultayda yenmiş ve CHP genel başkanı olmuştu. Basın radyolar bu haberle çalkalanıyordu.

Vay be! İnönü yenildi ha! O zaman İsmet İnönü benim gözümde bin yaşındaydı. Nuh nebiden kalma bir komutan!

Bir yandan da ülkede sıkıyönetim vardı. Üniversite öğrencilerinin idamı gündemdeydi. CHP idamları durduramadı. Ülkenin yirmi beş yaşlarındaki gençlerini TBMM oylarıyla asma kararı almıştı! Bunu çok  düşündürücü ve acıtıcı buluyorum.

Kendi çocuklarını asan bir Gazi Meclis.


O sıralar ikinci okulum olan Erzurum kitap sarayından bu gürültünün kitabı olan “Perdeyi Aralıyorum!” adlı küçük bir kitapçığı 2.5 liraya alıyorum. Çocukluk ya da gençlik merakı! Daha sonraları Ecevit’in Atatürk ve Devrimcilik, bir de Varlık’tan yayınlanan şiir kitabını alıyorum. Şiir kitabındaki “Pülümürlü Kadın” şiirini hala önemli buluyor ve beğeniyorum. Mitolojik ve sırlarla yüklü bir şiir. Bu sırlar yükü Ecevit’in kendisidir.


Sonra Rahşan Ecevit de “Pülümür’de Aşk" romanını yazıyor.



PÜLÜMÜRLÜ KADIN


Bülent Ecevit

Pülümür’ün bir dağ köyünde gördüm onu

yaşını sordum bir giz gibi güldü

kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz

yüzüne baktım bir giz gibi güldü


bir asa vardı elinde

bir solmuş krallığın kadifeden harmanisi üzerinde

bir Hititliydi o bir Selçukluydu

Bir Ermeniydi bir Kürttü bir Türk

yaşını sordum bir giz gibi güldü


koluma girdi bir soylu kadınca

tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini

beni tek gözlü sarayına götürdü

köy yapısı kulübesinin zamanı onda yitirdim ben

yitik zamanlara onda eriştim

en soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında

bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim...



Kimdi bu Bülent ve Rahşan Ecevitler?


1. Ecevit, Rockefeller Bursu ile Harvard Üniversitesi'nin Sosyal Psikoloji ve Ortadoğu Tarihi kurslarına devam etti.


2. Şeyh Sait'in torunu olan Abdülmelik Fırat (1934) bir TV konuşmasında, “Bülent Ecevit’in dedesinin Zonguldak’taki mezarının taşında “Kürt” Mustafa’nın oğlu diye yazar, der. Aslının Tuncelili olduğunu öğreniyorum. Sonra merak ya?! Can Dündar’ın Ecevit’in özel Dosyalarında “Ecevit’in Gizli Arşivi” kitabını karıştırıyorum! Suya tirit. Tunceli yok, saray bağlantısı yok vd. yok.

C. Dündar, derinliği olmayan; ama,  çok çalışkan, becerikli bir yazar! Ve kurnaz ve kaymak toplayıcı ve “Keskinli!”


3. Zekiye Rahşan Ecevit (evlilik öncesi soyadı: Aral) 1923 Bursa doğumlu, aile Selanik göçmeni ve açık olmamakla birlikte “maranostu!” yani 1492 İspanya kendi gelenlerinden. İkinci adının “Rahşan” olması kutsal gün “Roşana”ya izafeten verilir. Bu suç ve ayıp da değil, tarihsel bir gerçeğimiz. Biz Osmanlıyız, Osmanlı torunlarıyız ifadesi örtük olan bu kimliğin dışa vurumudur. Ulus devlete derin bir itirazdır.


4. Rahşan Ecevit, Robert Koleji mezunu, ressam, yazar ve siyasetçi bir kadındır. İlk defa kardeşimi TKİ’ne koymak için Köy Derneğinde onu ziyaret ediyor ve bir kart alıyoruz. TKİ’ne gidiyoruz ve işimiz olmuyor.


5. ATO’da kitap imzalarken izledim, fotoğrafını çektim. Kulakları duymuyordu. Kitabı imzalamak için bir kağıda adınızı soyadınızı yazıyor, ona veriyordunuz. O da kitaba yazıyor ve imzalıyordu.

Pülümür’de Aşk kitabını Doğan Kitapçılık yayınladı.


6. Bursa’da müfettiş olduğum yıllarda, bir toplantıdan sonra bir giyimi kuşamı yerinde, güzel Türkçesi olan bir İngilizce öğretmeni benimle özel görüşmek istemişti. Grup başkanı M. Özdemir’e kim olduğunu sordum, “Görüşebilirsin,” dedi. Eşi İngilizce dershane sahibiydi. YL tezimin abstrak (İngilizce özet) bölümünü o düzenlemişti. Beni beğenmişler bir dosya hazırlamamı istemişlerdi. Talim Terbiye Kurul üyeliği isteği vardı. Yayınlanmış kitaplarım vardı eğitimde program geliştirme uzmanıydım. Milli Eğitime bu alanda katkı verebilirdim. Dördüncü Sınıf Türkçe Programı da geliştirmiştim. Dosya, dolandı gitti ve Rahşan Ecevit’in masasına inmişti. Oradan bir daha çıkamadı. Sordum, sorguladım ve hatta DSP’nin Beşevler’deki genel merkezine gittim. Randevu alıp görüşemedim. Bilgi istedim: Yanıt, “Hasan Beyin o makam için referansları yetersiz!” denmişti. O zaman Bener Cordan müsteşardı. O da aynı dili kullanıyordu! Derinlikte birdiler!

Geç de olsa dipten akan suyu anlamıştım!


7. Bursa’da, ilçe ve il Milli Eğitim Müdürlüklerine her nedense Tunceliler atanıyordu. Bir gün dayanamadım. “Ne var şu Tuncelilerde arkadaş? Daha eli ayağı düzgün adamlar yok mu?” diye söylendim. Bu haber bir yerlere hemen uçmuş. Ve bana “Bu lafın hiç iyi karşılanmamış!” dendi. Bu atamanın arkasında “Pülümürlü Kadın” var dendi!


8. Bülent Ecevit, eğitimli ve görgülü biridir. Babası bir akademisyen, annesi ressamdır. Ana tarafında saraya mensuptur. Mekke’den kendine düşen mirası almamıştır. Doğan Avcıoğlu Devrim Demokrasi Üzerine adlı çalışmasında Bülent Ecevit için “Kayan bir yıldızdır!” ifadesini kullanmıştı. DSP Çankaya yönetiminde Samsun Eğitim Enstitüsü'nden Fiziki Coğrafya hocam Murteza Uzun'la bu konuyu konuşmuş ve hatta tartışmıştık. Hocam alınmıştı!


9. Sıfırdan DSP’yi kurmuş ve giderayak iktidara taşımıştı.

Tunceli benim için bir merak konusudur. Zamanım olmaz ki incelemeye ve çalışmaya. Vahap Öntaş arkadaşımdı. Hacı Bektaş doğumluydu ama, aslen Tunceliliydi. “Belgitay” adlı Romanı Dersim İsyanını anlatır. Önemli bir çalışmadır. Roman, “özetle TC'ye, Türk'e karşı değil, "özgürlükleri kaybolan feodallerin bir direnişidir," diyordu.


10. Üverçinka, Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi kitaplarının yazarı Cemal Süreyya da saklı bir Tuncelilidir. Ankara Çankaya Belediye Başkanlığında bir Tunceli ağırlığı hep vardır?


11. Kamer Genç başlı başına bir inceleme konusudur. 2015’lerde dinlediğim bir konuşmasını ilginç buldum. Biz “Zazaca, Kürtçe” değil, “Dersimce” konuşuruz ve biz Kafkas göçmeniyiz demişti. Kanımca Kemal Kılıçdaroğlu. biz Kureyşanlı ve Horasan kökenliyiz ve Osmanlı’dan onaylı beratımız var dese de bu sırlar içinde bir kimliktir. Benim düşüncelerim oluşturan bilgiler kanıtlanmaya ilişkin birer hipotezdir. Zenginleştirilmeye ihtiyacı vardır ve de  katkıya açıktır.


12. Rahşan Ecevit’in, Bülent Ecevit’in Naaşı’nın ardından 6 saat yürümesi beni çok etkilemişti. Ayrıca, Tekel işçilerinin direnişinde çadırlarda yatması, işçilerle ısınması, çay içmesini gözlemiştim. Yine o yaşlarda parti kurma enerjisinin olmasını Türk kadınlarına bir model olarak önemsiyorum. Yine Ato’daki kitap fuarlarına katılması ve mütevazi, kimliği dikkatimi çekmişti.

13. Bunu yazarken, ülkemizin pek de bilinmeyen önemli saklı kimlikleri olduğunu ve bunların kültürümüzde iyi kullanırsa ateşimize ateş, kötü kullanıldığında su olacağını biliyorum. Bir de ülke yönetimlerinin belirlenmesinde halk ve orta sınıf katmanınca bilinmediğine işaret ediyorum.


14. Elbette bilinen ve bilinmeyenleriyle Zekiye Rahşan Ecevit’e ışık diliyorum. Onlar bir ağacın dibine yaslanacak kadar, bir işçinin sofrasında zeytin yiyecek kadar bu ülkenin "asil" çocuklarıydı. Eğitimli ve görgülüydüler. Yatları, katları sarayları, uçakları olmadı. Bunu asaletlerine yakıştıramazlar ve uyku uyuyamazlardı. Ve bu nedenledir ki kamunun (halkın) malına el uzatmadılar.

 




Comments


1/5
bottom of page