60'ların Ana Babalarına Ağıt
top of page

60'ların Ana Babalarına Ağıt

Güncelleme tarihi: 18 Haz 2023


Selma ERDAL

*


Ve “unumu eledim, eleğimi astım” diyerek köşesine çekilen günümüzün ana-babalarına; “İş düştü başa… Haydi, çıkın sokaklara… Aldırmazsanız bugün yaşananlara; biliniz ki yarın çocuklarınız tarafından yargılanma sırası gelecektir sizlere de” göndermeli bir yazı…


Doğdukları evler gaz lambalı; sokağın ışığında ders çalışmışlar… Yamalı çoraplarla ısınmış ayakları; tarhana çorbasıyla beslenmeye alışmışlar… Altmıştaki Devrim’in ardından; ufaktan, ufaktan şahlanmış atlara binip yoksulluktan, yolsuzluğa bulaşmışlar…


Yemedik yedirdik, giymedik giydirdik söylenceleri… Deniz kıyısında çadırlı yaz dinlenceleri. Müzeyyen’den, Hamiyet’ten şarkılar; Yeşilçam ürünü boyalı masallar… Hafta sonları ızgara köfteli, buzlu rakılar; tadını bildikleri eğlenceleri… Dizlerinde uyuturken çocuklarına anlattıkları; Nasrettin Hoca, Keloğlan gülmeceleri… Uzun kış gecelerinin oyunları; tombalayla, fincan altında yüzük bulmacaları… Dostluğa kapı, kapı komşuluklarla ulaşmışlar…


İyi kocanın karısı, kurna başında belli… Düğünlerde çengiler oynar; parmakları zilli… Kızlar gelin olur; saçları telli… Tombul bileklere altın bilezikler içi bedestenlerde kuyumcuları dolaşmışlar… Hey gidinin altmışlı yılları hey ! Ramazanlarda radyoda çalardı ney… Seçimden, seçime halktan istenirdi” rey”… Düşünmeyi çok okumuşlara bırakmışlar…


Bu ana-babaların çocuklarından ilki; devrimlerin öncüsü altmış sekiz kuşağı… Say ki halkın sırtında çelikten kaşağı… Onların umutlarıysa iki odalı evle, domatesli bulgura tokluk kaşığı, yanında da buz gibi ayran yakışığı… Bundandır ki; Özgürlük Türküleri söyleyenlerle dalaşmışlar… Böylesi günlerde atıldı kurşunlar, çekildi yağlı ipler genç bedenlere… Yazıklar olsun dense de bu işi edenlere; yine de yıllarca yasını gizlice tuttular…


Hey gidinin altmışlı yılları hey !... Çalınmaz oldu Ramazanlarda ney… Uğruna dökülen bunca kana dayanamayan Olimpos’un Demokrasi Güzeli sonunda dedi ki; Vay !... Apar, topar çıktı yola… Gülümser gibi oldu hem sağa, hem sola… Verse de sık, sık mola… Bazen kör-topal, bazen sağır-dilsiz; sürüye, sürüye eteklerini konuk oldu ülkeme… Gün geldi ters düştü bağımsızlık ilkeme… Bilgeler dese de yarar sağladı halkıma… Kuşkusuz en çok uzaklaşan onlar oldu Cumhuriyet’e can veren Ata’ma…


Büyüdüğümüzde anladık onların yanılgılarını… Yendiklerini sanırken, nasıl da yenildiklerini… Altüst ettikten sonra kurulu düzeni, yaramaz çocuklar gibi boyunlarını büküp, bağışlatmak için yaptıkları oyunları “Bizler okumadık sizler gibi, bilemedik” dediklerinde; öfkemizi bastırdık, taşlarda bilemedik…


Ağıttır bu sözlerim, ana-babalarımıza ağıt; bir parça da bizim kuşağa öğüt… Sen de kalırsan ülkene, ulusuna kaygısız… Ata’ma, İlkeleri’ne, Devrimleri’ne ilgisiz… Çocukların da seni yargılayacaktır; belki de hiç bağışlamayacaktır…


Neler olduysa geçmişte; bizim anamız, babamız onlar… Dara düştüğümüzde sıkıntımızı anlar… Kimisi Devrim için evlilik yüzüklerini bağışladığını söyler, kimisi de “Ah Menderes !...” diye inler… Bugün bile usanmadan Müzeyyen’i, Hamiyet’i dinler…


Nedense özgürlüklere, hoşgörülere uzaktır benlikleri… Enflâsyonun elinde oyuncak olmuş para; sıfırlar gelmiş, gitmiş bolca; onlar yalnızca bilirler binlikleri… Artsa da, eksilse de üzerinde sıfırlar; onlar öğrenmekte kısırlar… Belleyemezler milyon, milyar demesini; neyse ki şimdilerde rahatlar, ellerine geçirdiler bir kez daha binlikleri… Onlar için tek değişmeyen; “beş kuruşa, beş düğmük” içerikli yaşam ilkeleri… Benim kuşağımı dünyaya armağan eden; ederken de önyargılarıyla darmadağın eden şu altmışlı yılların ana-babaları; yine de yürekler dolusu sevgiler, saygılar sizlere… Bu da yeter; can verdiniz ya bizlere

Etiketler:

16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

MESUT KARA

1/3
bottom of page