11.12.2016 I Çeşit çeşit kokuların olduğu bu ufacık dükkân büyük küçük rengârenk şişeyle doluydu. Bunlardan pek azı raflarda özenle...

. ..Terli ve yorgun iki çocuk… Aksaya seke gelip sığınıyor, usulca ilişiyor aralarına. —Dün saklambaç oynadığımız sokaklar değil miydi...

Ben Gönen’de doğdum. Yirmi yıldır görmediğim bu kasaba, düşümde artık bir serap gibiydi. Birçok yeri unutulan, eski, uzak bir rüya gibi...

On saat sonra uyanabildi. Sola devinip, başucundaki saate baktı. Esnedi, gerindi. Yorgunluğunun damlacıkları gözlerinin arkından...

Kış, Ada’nın her tarafında yerleşebilmek için rüzgârlarını poyraz, yıldız poyraz, maestro, dıramudana, gündoğusu, batı karayel, karayel...

“On altıncı yüzyılda doğardın,” diye sözünü kestim gülerek, “Drake olurdu, Hawkins ve Raleigh olurdu, geri kalan bütün deniz canavarları...

Davranışlarında ve yaklaşımında samimi olup olmadığından emin olamıyordu ama yine de; onunla her buluşmayı kabul ettiğinde gardırobundan...

“Atın eskimiş gözlüklerinizi atın! Size bambaşka, gıcır gıcır gözlükler getirdim.” Adamın biri, elinde bir megafonla kent meydanında...

İster ÖYKÜ olsun konu, ister SEVGİLİ... İster hediye almaya geleceği bekleyen tüccar ol, ister okumak için kırmızı karı bekleyen okur...ya

Lafı döndürüp dolaştırıp, oraya sürüyorum. Zeliş’in yüzüne utangaç bir kırmızılık oturup kalkıyor. Her sözümden bir anlam çıkarmaya...

Postacı, yorgun gölgesiyle geçiyor sokaktan. Senden beklediğim mektup çantasında yok. Ya postacı yalancı, ya postaneler hırsız (!)...

Birkaç gündür, kulağına fısıldayan ses; “Seni bekliyorum!” diyordu. Önce duymazlıktan geldi. Böyle sesler duymanın ne anlama geldiğini...

Akşam çok içen adamların, beyninde buğudur savaş... Aşk bir terlemedir geç gelen orgazmın ardından... Yaşamak için para lazımdır, ölmek...

Yedik, içtik, güldük, eğlendik, sinemaya gittik, duş aldık, kavga ettik, alışveriş yaptık yetmedi… Yetmeyince üstüne spor yaptık. O da...

​Yıkanmış toprağın yağmurdan sonraki baş döndüren kokusu esiyor içinde. ​ Islanan içim yıldızlı lacivert geceler açıyor. Durmadan, sonsuz...

Sanatçılar sınırlarda yaşayamaz, derler. Yaratıcılığın sınır tanımazlığı mı yoksa mekânın sınırsızlığı mıdır anlatılmak istenen bilinmez....

"Çehov bir sanatçı olarak, Rus yazarlarıyla, Turgenyev, Dostoyevski veya benimle, kıyasalanamaz. Çehov'un kendi biçimi var. / TOLSTOY

En gerçek yalanlarımı biriktirip renkli jelatin kağıtlarına saracağım. Handan Gökçek, Sır Dökümü Tüm canlılığını ana caddelerinde...

Ege, bir başka çalkalanıyordu o gün! İki saat süt liman çarşaf gibi ufuk çizgisine doğru uzayıp gidiyor; sonra birden Poseidon’un...

Hasan KIYAFET * Ay ışığında Koruköy seraları uzaylılar dünyası kadar suskun ve gizemliydi. Çevrede kesme gül, karanfil tomurcuklarının...