top of page

Küresel Uygarlığımız ve Biz



HASAN GÜLERYÜZ

*

Uygarlık, sömürüye, yağmaya, zorla ele geçirmeye dayalı sınıflı toplumların oluşmasıyla biçimlenen kapsamlı, mülkiyet temelli ve bu yapıyı çalıştıracak çoklu zekanın kullanıldığı bir yapıdır. “Küresel uygarlık” olarak tanımlanan düzen insanlığın şu anda “kapitalist düzenin” ulaştığı sınır tanımaz, işgalci, operatör bir zirvedir. Sanayi, teknoloji, ulusal ve uluslararası hukuk, belli ellerde toplanan parasal güç, devletler içinde oluşan, yeni “Özerk Şirket Devletleri”, silah, ilaç, tohum, teknoloji, bilim tekeli ile bağlantılı paranın siyasal egemenliği ve savaşı sürüyor.


Kapitalizmin silahlı gücü olan Nato, silah sanayinin üretimi, üretilen silahların, ilaçların dünya pazarlarına açılması, satılan silahların kullanılarak, yerine daha üst özellikli olanların üretilerek, öncekileri etkisiz hale getirmesi, Dünya bankası, İmf, borsalar gibi para tekelleriyle zirve yapmaktadır. Küresel sermaye, sömürdüğü, kendine bağlamak istediği ülkelerde kendine karşı olanlara karşı olan orta çağ ideolojilerini “eğit-donat-kullan” yöntemiyle kendine bağlı “yeni bir köle” yapılarını işgalci güç olarak ele geçirmek istediği ülke içine sürmektedir. İşçiler, memurlar, köylüler, işsizler, çalışanlar, çağdışı kalmışlar bu çağın yeni tanrıları karşısında çaresizdir.

 

Küresel uygarlığın bileşenleri arasında küresel yapıya karşı düşünceleri, direnci olan siyasal örgütleri, akademisyenler, işçi sendikaları, işçi partileri ve diğer entelektüel grupları potansiyel bir gelecek gücü ve uygarlığın örtük ve sessiz seçeneği olarak görünüyor. Kısıtlı da olsa entelektüel alanda insanların düşünme, düşüncelerini, kitapla, seminerlerle, sinema, resim, şiir, tiyatro, müzikle ifade etme, yayma hakkının kullanımı, insan, çocuk ve hayvan haklarının gelişmesi, ekolojik yapının korunması, tüm canlılar aleyhine insan nüfusunu kontrol edilmesinin gerekliliğini savunuyorlar.

 

Neolitik çağ sonrası, yerleşik yaşama geçerek başlayan mülkiyet temelli uygarlığımız, yazı, matematik, teoloji, hukuk yapısıyla farklı coğrafyalarda, farklı halkların farklı uygulamaları görünse de tek uygarlıktır. Evimizde kullandığımız, elektrik, doğal gazın dünyanın bir ucundan başka bir yere taşınması, kullanılan, bilgisayar, akıllı telefon, ilaç, silah sanayi, sanayi ürünü araç gereçler, genetik çalışmalar bu on bin yıllık çalışmanın sonucunda oluştu.



 

Elbette insanlığın bu çılgın yürüyüşünü durdurmak, var olan uygarlığımızı aşan, ondan daha etkili bir olgoritmik yapının kurulmasına bağlıdır. Kapitalist sistem içinden doğan Sosyalizm, Marksizm ve uygulama denemesi olan anti mülkiyetçi komünizm ağır bir başarısızlıkla sonuçlandı. Yeni bir uygarlık seçeneğinin henüz yaratılamaması, “dünyayı cehenneme” çeviren uygulamalarıyla “Homosapiens uygarlığı” sona doğru çığlık atarak koşmaktadır...

 

*


*Kentlerin Ve Uygarlıkların Kuruluş Sürecinde Trabzon" çalışmasından bir bölüm...

Yorumlar


1/386
1/5
bottom of page