Sözlerin Geçiciliği ÜzerineMichel de MONTAİGNE13 Tem 20211 dakikada okunurEski çağlarda bir konuşma sanatı uzmanı mesleğinin küçük şeyleri büyük göstermek olduğunu söylemiştir. Tıpkı küçük bir ayak için büyük ayakkabı yapan bir ayakkabıcı gibi. Bu Kişi Sparta'da olsaydı yanıltıcı ve yalancı bir sanatı övdüğü için kırbaç cezası alırdı. Arkidamus kavgada, Perikles'in mi yoksa kendinin mi daha güçlü olduğunu sorduğunda Thucydide'den aldığı cevaba şaşırmış olmalı:''Bunu söylemek çok zor çünkü kavga ederken onu yere devirdiğimde o bunu gören herkesi düşmediğine inandırıp kavgayı kazandı.''Aristotales konuşma sanatını ''halkı inandırma ilimi'' olarak tanımlamıştır. Sokrates ve Platon ise ''aldatma ve pohpohlama sanatı'' olduğunu söylerler.Müslümanlar konuşma sanatının yararsız olduğunu düşündükleri için çocuklarına öğretmiyorlar. Atinalılar ise yararlarına rağmen konuşma sanatının ne kadar tehlikeli olduğunu görünce tutkuları heyecanlandırmaya yarayan asıl bölümlerin yani girişinin ve sonunun kaldırılmasını emretmişlerdir.Konuşma sanatı bir kalabalığı, isyan halindeki bir halkı kışkırtmak ve kullanmak için uydurulmuş bir araçtır ve hasta devletler için kullanılır. Atina ve Roma gibi ülkelerde konuşmalar ayaktakımının ve cahillerin akınına uğrar. Bu ülkelerde konuşma sanatını kullanmadan güven kazanan çok az insan vardır.Etkili ve güzel söz söyleme sanatı Roma'da kamu işleri iç savaşların fırtınalarıyla sallanıp en kötü zamanını yaşarken çiçeklendi. Sürülmemiş, işlenmemiş bir toprakta yaban otlarının hızla büyümesi gibi. O halde monarşiyle yönetilen ülkelerin güzel söz söyleme sanatına en az ihtiyacı olan ülkeler olduğu düşünülebilir. Çünkü halk aptal ve vurdumduymazdır, kolayca kışkırtılıp yönlendirilebilirler. Akıp duran güzel sözler karşısında halk, aklını kullanıp gerçeği bulma zahmetine katlanmaz.
Comments