Nardugan Gecesi
- Yusuf ERBAY
- 22 Ara 2024
- 1 dakikada okunur
YUSUF ERBAY*

Kar tutmuş Akçamdan;
- gönlümün tam ortasındaki hayat ağacımdan-
kaldırımlara dökülen soğuk,
ince damarlarına süzülüp şehrin,
parlak camları buğuluyor.
Kılıcını çekmiş keskin karayel,
şaha kalkmış kısrağını sürüp geceye,
yalnız yolcuya meydan okuyor.
Bir açılıp bir kapanan dalgalar,
boğazda lacivert resimler çiziyor.
Mavi hanımelleri, beyaz zambaklar,
art arda yıkılıyor kıyı boyunca.
Kara karışıp eriyor dünyanın çilesi,
denize inip kalkıyor belirsiz kanatlar.
Kuytuya sığınmış martı şafak sayıyor.
-Üstünde çatısı olanlar umutlu yeni doğan günden / Nardugan’dan.
Gittikçe azalan iyiliğe sığınıp, kötülük menzilinden çıkıyorlar.
Hasta bakışlardan koruyup nazarını,
Tanrı’nın flütünü çalan müjdeci rüzgârın önüne düşüyor.
Herkesi ürperten bu ses, onun ruhunu sağaltıyor-

Nardugan sabahında yalnız yolcu,
Açların, düşkünlerin hacet kapısı
Ayaz Ata’ya sığınıp el açıyor.
‘Ey Soğukların Sultanı, Narkız’ın atası,
Kutsa, karanlığı yenen Beyaz Prensi.
Işığı davet et şölenimize’.
Güneşi geri veren Ülgen’e şükredip,
Zaferi kutlayacağız yarın,
Yeniden doğacak mavi yıldız,
Yeniden göverecek umutlarımız.












































Yorumlar