İYİ KİM
- Zeliha AYDOĞMUŞ
- 12 Şub 2022
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 May 2022

Belkide seni en çok bu yüzden seviyorum...
Kendimi bildiğimden beri durum bu; haksızlıklara, hele de güçsüzlere ve çocuklara yapılıyorsa, ooo aman Tanrım! Sanki kör bir bıçakla yüreğimi doğruyorlar liğme liğme, her yer ama her yer kan içinde...boğuluyorum, anlatamıyorum. Öyle bir hale geldim ki adaletsizliğe, basitliğe, insan kimliğine yakışmayan tüm eylemlere artık dayanamıyorum. Birde, hatta en başta o var tabii; yalana ve iftira atanlara duyduğum tiksintiyi anlatacak söz yok...belkide en çok bu yüzden her şeyden, yaşamdan soğuyor, dahası herkesten uzaklaşıyorum.
Dünyalarına kurdukları, kendilerini, insan onurunu içine atıp yaktıkları cehennemi; gerçekten, yarattıkları domino etkisine sahip yıkımların tek kelimesini bile anlamıyorum.
Gördüğüm onca tablodan sonra oldu sanırım, birileri yalan söyledikçe herkes gibi benim güvensizliğim artıyor... Hem kendime hem başkalarına, dibe vuruyorum. Sanki bunca aldatmacada, kişilik yırtılması ve arsızlık patlamasında en ufak bir payım varmış gibi insanlarıma kendimi, samimiyetimi, yalansızlığımı ve çıkarsızlığımı daha çok ispata girişiyorum. Sanırım bana duyulan güvensizlik, bu dünyada beni en çok yaralayan şey olarak kalacak hep, bu kadar çabalamam da bu yüzden, bu yüzden bu denli yorgunum. Artık susmak, kendimi anlatmaktan mezun olmak...sanırım tükendim ben, ben uzun uzun dinlenmek istiyorum.
İnsan ne kadar yorgun olsa, bir damlacık olsun varsa, anahtar deliğinden bile sızsa bir ışığa tutunmak istiyor ve her zamanki gibi o anlarda keşkeler yetişiyor açmazlarına... Keşke diye başlıyor, diyor ki keşke insanlar kavrayabilse yalansızlığın, asaletin özünde kolay edinilebilen bir şey olduğunu, ne sarayla ne saltanatla, ne şahla ne şahpaz olmakla ilgisinin olmadığını... Samimiyetin, temiz duygu, düşünce ve eylemlerle kaplı bir yaşam felsefesinin zayıflık değil, Tanrı katına varıncaya, ne kadar yaratılmış varsa hepsinin yanında yenilmez bir güç ve geçer akçe sayıldığını. Hatta ve hatta yaşam yolundaki dikenleri budayıp, gelinciklerle, papatyalarla donattığını ve donatacağını...keşke diyor insan, keşke, bu keşke geçmişe değil geleceğe.
Ama biliyorum sen böyle biri hiç olmadın ve olmayacaksın.
İyi'kim!
Neyse kısa bir mektup olsun bu, çünkü ben bunları yazarken bile kahroluyorum. Olsun ama, ne kadar kahrolsam da bu mektupların en güzel yanlarından biri ruhumda uzayan geceme, yıldız yıldız saçtığım sen oluyorsun, anahtar deliğinden ışık ışığa içeri aldığım da...böyle zamanlarda daha çok korkuyor, yüreğine daha çok sokuluyorum.
Böylece fırtına kopsa, gökyüzü kara bulutların ebedi yurdu olsa...yetmez mi! Tamam, yer yerinden oynasın birde, ne gam! Sen var oldukça, iğnenin deliğine girse her sabah güneşi bulup ona sımsıkı sarılır, ruhumdaki zehri akıtırım; gün öğleye devrildikçe çiçek çiçek, dal dal terlemeye durur...ve ben seninle, ve ben sana hep, daha akşamı vurmadan zaman ilkbahar, sevbahar olurum.
Bil:
Seni, yalansızlığını ve o asil ruhunu çok seviyorum.
Kendimle, kendim gibi, en çok sevgili...sen kal.
Kriz üstüne kriz
Bir nefeslik olsun
Penceremi ormana açıyor
Sana öyle bir zamandan susuyorum
'Suyun şarkısı var mıdır ki?'
Diyen bir çocuk saklanıyor içime
'Susmasın!'
Diyen bir çocuk
Elleri mürekkep lekesi
Onun kaleminden bu mektup
Şafak atımına muratla
Sana yazıyorum
Kelebekler uykuda
Çiçekleri kokusuyla
Kurutmadan zarfa koydum
Ucunu yakmadan hemen önce oluyor
Her köşesine sesi kısılmış hayalleri tutturuyorum
Sapa yol
Zaman yorgun
Miadı dolmayan bir hüznü
İnsanımı söyleyecekler sana
Yoğun kar yağışını
Çıkmaz sokaklar
Küfürbaz duvar yazılarını
Anlayacaksın biliyorum
Comentarios