top of page

IŞIGIN İZİNDE

Güncelleme tarihi: 11 Oca 2022

YUSUF AKSOY

*

ŞİİR

Klaros Yayınları,

100 Sayfa

2021 Ekim

Bir dergi ne ister?


İyi okur, çok abone, iyi yazar, maddi kaygılarını aşmak, düşüncelerini rahatça açıklayabileceği düşün sanat ortamı... mı?

Bunlar aklı olan bir derginin beklentileri olabilir?


Aklı olan, yani beyni olan...


Beynimi gördüğünü ümit ettiğim Uludağ Üniversitesi Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dili Başkanı Prof. Dr. Ahmet BEKAR'a hevesle sormuştum.

"Gördünüz mü?"

İroniyi seven doktor:

"Yoktu ki...


Farkettim ki benim beynim başka türlü çalışıyor.


maviADA'nın 20 yıl önce kuruluş bildirgesinde vardı. " Kimse bizdik.." "Biz birbirimize okul olacağız." "Burada yazanlar her biri kitaplı yazar oluncaya değin..."


Beklentim oydu.


Yusuf AKSOY'un kitabı elime geçtiğinde hislendim, Sevindim, hem de nasıl? 10 yıldır yeni bir kitap yapmayan ben, Nobel'e aday olacak derecede iyi bir kitabı çıkmış gibi sevindim.


Yusuf AKSOY, eski bir maviADAlı. 2010'lu yıllarda basılı dergimizle, kültür sanat dünyasında yıldızımızın parladığı devirde İzmir temsilcimiz olarak dergiye yararı dokunmuştu. O zamanlar, hayatın bir ideolojiyle ya da bir partiyle açıklanamayan yanları olabileceği düşüncesine asla ödün vermeyen katı bir doktriner dile sahipti .

Hangi birimiz değildik ki?

Kaygım vardı, bu dil, evrensel sanatın kabul gören sihrine zor bürünürdü.. Bunu kendisine de söyledim, sanıyorum...


O zamandı, "sanata tükürülmeyen", köprüden önceki son kavşakmış...


Neyse ahali halinden memnunsa bizim için sorun yok.


Gelelim biz kitaba:

Estetik, güzel bir dizgi ve tasarıma sahip bir şiir kitabı "Işığın İzinde". Klaros yayınlarını kutlamak gerek. Ama bir kitap salt dizgi ve tasarım olsa...


Açık söylemek gerekirse kapağı açarken görücü usulüyle evlendirilen gelinin yüzünü ilk kez görecek damat gibiydim. Şimdi "sol yumruklar havaya..." diye bir slogan bekliyordum. İçimden "Haydı AKSOY, öyle bir şey söyle ki, bana uymasa bile saygıyla önünde eğileyim," diyordum.


"Ölüm ve zulüm yurtsuz olsun diye

geceyi yırtarak geldi apak kanatlılar

...

Binlerce yıldır gülen zeytin ağacının

kanayan zeytinleri gibi saçıldılar yere

...

Karanlığa inat mavinin en koyuluğunda

yüz üç kızıl Simürg oldu ahir zaman kahramanları

...

Şaşırtıcı. Bu dil destansı...

maviADA'da yayınlanan son şiirlerinde bu gelişmeyi görmüştüm ama bir kitap formatında olabileceğini düşünmedim demek ki.


" hüzünse hep güleç

başköşe misafiri

ama yürek bırakmaz elini,

yapışmıştır yakasına bir kez

us uslanamaz

gönül yorulmaz aşktan"


Öğretmen olan Aksoy'un anlatan bir şiir dili var. Konularını daha çok toplumsal olaylardan seçen şair, konusunun tuzağına düşmeden, dili kurutmayacak dende, ama konfeti yağmuru da olmadan, dozu ayarlı imgesel, herkesin anlayacağı şiirler üretmiş.


Ne var ki, çok gitmez anlatmadan hissettirecek, temasal şiirler de yazacağına dair imler de var...

" günlerimiz yazda testi suyu

kışta şarap tadındaydı

hep öyle kal emi"


İlk kitap hem çok kolay, hem de en zorudur...

Hem acemilikleriniz hoş görülür, kusurlara bakılmaz, hem de didik didik edilip bir şey aranır. Nedir o derseniz; umut... Sizde en güzelini yapabilecek bir potansiyelin olup olmadığıdır, aranan.

Yoksa siz dünyanın en güzel kelamını bu kitapta etmiş olabilir misiniz diye bakmazlar.

Öyle ya güneşin altında söylenmedik söz mü var?


Eğer öyle olsaydı bundan sonraki ömrünüzde yapacak ne kalırdı?


Aksoy'da gür bir sesin imleri, akarını arayan bir kaynak var.

...ve sağlam bir şiir temeli...


Yine de kitap boyu o hınzır kızın dizeleri aklımdan çıkmıyor; F. Ferruhzad ne diyordu:

"Kuş ölür / Sen uçuşu hatırla"


Gerisi gelecektir.



71 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments