“Uçacak kanatlarım varken ayağa ihtiyacım yok”
Onu uçuracağını düşündüğü kanatları resimdi.
Ölümcül bir kaza geçirmiş, onlarca ameliyat olmuş, ölüm tehlikesi altında yatıyordu. Başladığı tıp fakültesini bitirme olanağı kalmadığı gibi doktorlar, yaşamasının bir mucize olacağını söylüyordu. Gerçekten de öyle oldu, bir mucize gibi yaşadı.
Acı, korkunç bir çaresizlik, büyük bir mücadele azmi ve çok zayıf bir umuda tutunmanın acıklı öyküsüdür Frida Kahlo'nun öyküsü... İnsanlık Frida Kahlo’nun yaşama mücadelesinden, resimle hayata tutunmasından ve ömrünce yaşadığı onca acıya, ağrıya, ameliyata karşın başardığı sanatçılığından olanaksızı istemeyi ve kendini yeniden yaratmayı öğrendi.
FRIDA KAHLO veya MAGDALENA CARMEN FRIDA KAHLO CALDERÓN, 6 Temmuz 1907'de, Coyoacán, Meksika'da bugün müze olarak kullanılan "Mavi Ev" olarak bilinen, ailesinin sahibi olduğu evinde doğdu. Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ve Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales'in dört kızından üçüncüsü olarak dünyaya gelmişti. Kahlo, sonradan doğumgününü 6 Temmuz 1907 değil de Meksika Devrimi'nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 günü olarak ilan edecekti. Ömrünce bir sosyalist olan Kohla, 1910'da başlayan ve 1920'ye kadar devam eden Meksika Devrimi ile arasında bir bağ kurmak istemişti.
Frida Kahlo 6 yaşında çocuk felci geçirdi ve bir bacağı daha ince kaldı. Bu yüzden uzun etekler giyen Kahlo’ya, "Tahta Bacak Frida" adını taktılar.
Başarılı bir öğrenci olan Kahlo geçirdiği hastalığı yüzünden tıp eğitimi almaya karar verdi. Tarihinde hiç kız öğrenci almayan Mexico City'de Ulusal Hazırlık okulunun Tıp Eğitimi bölümüne ilk kabul edilen kız öğrenci oldu.
Kahlo'nun 17 Eylül 1925 te bindiği otobüs bir tramvayla çarpıştı. Çok kişinin öldüğü kazada Frida'nın sağ bacağı on bir yerden kırılmış, ezilmiş, sol omzu çıkmış, leğen kemiği de üç yerden kırılmıştı. Çelik bir çubuk karnının sol tarafından girip cinsel organından çıkmıştı ve durumu ölümcüldü. 32 kez ameliyat edildi, aylarca yatakta kaldı. Resme bu dönemde başladı.
Komada geçirdiği birkaç haftadan sonra uyandığında, resim yapmak için babasından ekipman satın almasını istedi. Babası, Frida'nın yatarak çizebileceği özel bir düzen kurdu, yatağının üstüne de büyük bir ayna yerleştirdi.
Frida'nın kazadan sonra çizdiği ilk resim, 'Otobüs' adlı tablo oldu. Sonraları kendisine yaşama gücü verip iyileşmesini sağlayan şeyin resim yapmak olduğunu söyleyecekti. Oyalanmak için başladığı bu resim ilgisi, umarsız genç kızdan dünya çapında bir dev yaratacaktı.
Meksikalı ressam Frida Kahlo'nun eserlerini, özgünlüğüyle tanımak kolay. Çünkü yaptığı tablolar çoğunlukla otoportreydi. Bunun nedenini ise : “Kendime çok fazla zaman harcıyorum ve her şeyden daha iyi bildiğim bir konuyum," diye açıklıyordu.
Frida kazadan birkaç yıl sonra dönemin ünlü ressamı Diego Rivera ile tanıştı. Resim yapmaya yeni başlamıştı ve çalışmalarını deneyimli bir sanatçıya göstermek istiyordu. Diego, resimleri beğendi. Böylelikle aralarında romantik bir çekim de oluştu. Çift 1929'da evlendi. Bu sırada Frida 22, Diego ise 43 yaşındaydı.
“Hayatımda iki kaza oldu: Biri otobüs tramvayla çarpıştığında, ikincisi ise Diego ile tanıştığımda,” diyecekti Frida Kahlo evliliği için.
Evlilikleri çalkantılıydı. Diego'nun önceki evlilikleri sadakatsizliği sonucunda bitmişti. Alışkanlıkları sürüyordu. Frida Kohla da birçok kişiyle ilişki kurdu. İlişki kurduklarının arasında evlerinde misafir kalan, Bolşevik siyasetçi, devrimci ve Marksist teorisyen Lev Troçki, şair Vladimir Mayakovsky ve Meksikalı şarkıcı Chavela Vargas da vardı.
10 yıl süren evlilikten sonra, kocasının Frida'nın kız kardeşi Christina ile de kendisini aldattığını öğrenince
boşanmaya karar verdi. Bu olayı yansıtan 'A Few Small Nips' adlı meşhur tablosunda kendisini ve kocasını çizdi.
Aynı günlerde uzun saçlarını kesip pantolon giymeye başlayarak, kadınsı tarzını değiştirdi.
1940 yılında, ciddi sağlık sorunları yaşamaya başlayınca hastaneye yattı. Diego onu ziyarete geldiğinde yeniden evlenme teklif etti. Frida Kahlo, kabul etti.
Frida’nın durumu gittikçe kötüleşti. Birkaç ciddi ameliyat geçirse de büsbütün düzelmedi. 1953 yılında kangren olan bacağı kesildi. Aynı yıl, Meksika'da yatağında katıldığı kişisel bir sergi açtı.
Frida Kahlo'nun ölmeden önce 'Viva La Vida' "yaşasın hayat" adlı tablosunu yaptı.
Yakında öleceğini hisseden Frida Kahlo, günlüğüne şöyle yazmıştı: “Umarım gidiş, neşelidir. Ve asla geri dönmemeyi umuyorum.”
13 Temmuz 1954 yılında 47 yaşında öldü. Cenazesi yakıldı, külleri müzeye dönen "Mavi Ev"de saklanmaktadır.
Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için bütün gücüyle resim yapmış; yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa’da sergiler açmıştır. 1938’de New York’ta açtığı sergi ona büyük ün getirdi, 1939’daki Paris sergisi ile övgüler topladı.
1943’de La Esmeralda adlı yeni bir sanat okulunda öğretim üyeliğine başlayan Frida, sağlık durumu kötüleşmesine rağmen ders vermeyi on yıl boyunca sürdürdü. Sağlık koşulları nedeniyle Mexico City'e gidemediğinden, derslerini evinde veriyordu. Öğrencilerine "Los Fridos" (Frida öğrencileri) denildi.
Frida Kahlo’nun 143 resmi vardır; 55 tanesi otoportredir. Yaşamının büyük bir bölümünü yatakta başının üstünde duran, “gündüzlerinin ve gecelerinin celladı” olarak tanımladığı bir aynaya bakarak geçirdiği için sürekli oto-portre çizmiştir. Resimlerindeki ustalık, Pablo Picasso’ya bile "Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz" dedirtmiştir.
Sürekli evcil hayvan besleyen Frida’nın beslediği hayvanlarla ilgili iki portresi vardır: 1941'de yaptığı "Ben ve Papağanlarım" ile 1943'te yaptığı "Maymunlarla Otoportre".
Frida’nın resimleri "sürrealist" olarak değerlendirilse de o surrealizmi reddetti. Resimleri aslında acı ve kesin gerçekliği yansıtıyordu. Frida’nın resimlerinde Meksika kültürü ve devrimci ulusal kimlik tuvale aktarılmıştı.
Kahlo, 1938’de New York’ta sürrealist resmin öncü isimlerinden dostu Andre Breton’un da desteğiyle bir sergi açtı ve bu sergi ona uluslararası ün getirdi. 4 tablosunu ünlü aktör Edward G. Robinson’a satarak ilk büyük satışını gerçekleştirdi, resimlerinin yarısı satıldı.
Bu başarı üstüne 1939’da Paris’te bir sergi açtı. Paris sergisinde fazla resmi satılmasa da eserleri büyük ilgi topladı; Picasso ve Kandinsky gibi sanatçıların övgüsünü kazandı; Louvre Müzesi, sanatçının Çerçeve' adlı tablosunu satın aldı.
Sanatçı, ülkesindeki ilk kişisel sergisini 1953’te Meksika’daki galerisinde açtı. Doktoru, yatağından çıkmasını yasakladığı için serginin açılışına karyolasında taşınarak götürülmüştü
Frida Kahlo, dış yüzeyi canlı bir mavi renge boyanmış ‘’La Casa Azul’’ isimli bu evde dünyaya geldi. Annesi Matilde onu bu evde büyüttü. Babası Guillermo ise bir fotoğraf sanatçısıydı. Kızını resim sanatına yönelmesi konusunda destekledi. Yıllar sonra Diego Rivera ile evlenen Frida Kahlo, eşiyle birlikte bu evde yaşadı. 13 Temmuz 1954 tarihinde aynı evde yaşamını yitirdi. Ev müze haline geldi.
Comments