FANATiK TOPLUMDA DEMOKRAT OLMAK
top of page

FANATiK TOPLUMDA DEMOKRAT OLMAK

Güncelleme tarihi: 16 Tem 2023



Yurttaşlarımızın hemen hemen her konuda fanatizme kolayca kayabilmesi, böyle bir toplumda "demokrat" olabilmeyi, büyük bir sabır ve kültür isi olarak değerlendirmem sonucunu doğurmuştur.

"Fanatizm" bir sosyal davranış bicimi. Sözlükler ' tutkulu yandaşlık ' diye açıklıyor. Örneğin, bir düşünceye, inanca, sisteme, örgüte, takıma, kişiye, vs. tutkuyla yandaş olmak.

Bu yandaşlık hızla ' tek yanlılık ' biçimine giriyor. Fanatik olarak bağlanılan düşüncenin, inancın, sistemin, örgütün, takımın, kişinin, dışındaki farklı olanı ve ona bağlı kişileri değersiz görüyor, dışlıyor ve aşağılıyor. Fanatizm derece derece ilerleyerek "kendininkinden farklı olanı " değersiz bulmaktan "yok etmeye " kadar varabiliyor.

Fanatizmin önemli bir özelliği de " şiddet kullanma " eğilimi olarak ortaya çıkıyor. Buradaki şiddet sözlü olduğunda, tek yanlı, hoşgörüsüz, sözcüklerle açıklanıyor. Sözlü şiddetten fiziksel şiddete kadar uzanan çizgide, her turlu şiddet davranışı hâkli ve doğru bulunuyor. Bunun son aşamasında ' işkence ve öldürme ' oluyor.

Bu söylediklerimin örneklerini hepimiz yaşamımızın türlü evrelerinde gerek sivil örgütlerde gerekse resmi kurumlarda görmüş, duymuş veya okumuşuzdur.

Bizim için "fanatizm" incelenmesi gereken, acaba toplum yapımızda, toplumsal işlevlerimizde insanları fanatizme yönelten bir şey mi var diye üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir konu. Konuya böyle bakınca, yetişmemizin her evresine bakmamız, gelişmemizin her dönemini incelememiz gerekiyor. Çünkü gerçekleri ancak böyle bulabileceğimize inanıyorum.

İnsanlardaki saldırgan eğilimler pek çok araştırmanın konusu olmuştur. Saldırganlığın psikolojik, sosyolojik, ekonomik nedenleri araştırılmış ve insanlardaki saldırganlığın büyük ölçüde " öğrenilmiş tepkiler "olarak çocukluk yaşlarda ortaya çıktığı, açıklanmıştır.

Toplumsal yapımızın ' otokratik ' dokusunun fanatizme yatkın olduğunu, fanatizme yatkın insanlar yetiştirebildiğini görmemiz gerekiyor. Otokratik insan ilişkileri altında ezilmis kişilikler, kendilerine özgüven sağlamak istedikleri zaman, toplumsal değer sağlamak istedikleri zaman, ancak otoritenin bir parçası olurlarsa bunu sağladıklarını görmektedirler. Bu, kimi zaman toplumsal otoritenin bir parçası olarak gerçekleşirken, kimi zaman da otorite karşıtı bir davranış benimsenmekle, bu yolla özgüven, toplumsal değer, toplumsal destek sağlanmaya çalışılmaktadır. Fanatik davranışların toplumda egemen düzene karşıt alanlarda aranması, kural dışılıkta aranması, egemen otoriteyle uzlaşmazlığın bir sonucudur.

Onun için de otokratik toplumsal yapıların insanları fanatizme yönelten yanını bilmemiz gerekiyor. Spor karşılaşmalarını savaşla özdeş kılan, siyasi parti yandaşlığını futbol kulübü tutmayla karıştıran, her alanda yarışmayı olum - kalım savaşı sayan duygusal şiddet, şiddetin yol açtığı saldırganlık, bütün insan ilişkilerini etkileyen ' fanatik davranış kalıbı ' bireysel planda güven ve değer gereksinmesine, toplumsal planda otokratik yapı tarafından ezilmeye eklemleniyor. Bu nedenle de fanatik yetiştiren bir toplum muyuz sorusunu kendimize sormamız gerekiyor. Bu konuda araştırmalar yapılması zorunlu gözüküyor. Çünkü sadece sonuçlarla uğraşmakla bir şeyi çözümleyemediğimiz artık ortada. Nedenlerin üzerine açık yüreklilikle, cesaretle, tabuları da yıkmayı göze alarak gidebilmeliyiz. Unutmamalıyız ki, bir toplumun yapısı "otokratik" ise o toplumda "demokrasiyi" kurmak ve yasatmak sanıldığı kadar kolay gözükmüyor.

İşte bu nedenle ben, fanatik toplumda demokrat olabilmek sözünü, Müslüman mahallesinde salyangoz satmak sözüyle özdeş görüyorum.

Nedenine gelince, öncelikle bazı terimlerden ne anladığımı belirteyim.

Demokrasi, sıradan ve kusurlu insanların rejimidir. Demokraside, yöneticiler yanlış yapabilir, bu yanlışlar kamu oyunda tartışılır, daha iyi ve geçerli olduğu düşünülen politikalar önerilir ve daha az kotu olduğu kabul edilen yeni politikalar uygulamaya konur.

Demokraside " mükemmel " lider yoktur. Her lider kusurludur ve eleştirilir.

Demokraside " yanlışsız " politikalar yoktur ve her politikanın aksayan bir yani vardır ve gösterilir.

Demokraside " nihai " kurtuluşlar ve kurtarıcılar yoktur. Her çözüm yeni bir sorun üretir. Sihirli formüller, mucizevi çözümler, cennet vaatleri görülmez.

Demokrasi, günümüzde azınlıkta olanların haklarına saygı gösterildiği ve onlara bir gün çoğunluğa dönüşebilme yollarının açık tutulduğu özgürlükçü, insana saygıya dayalı, farklılıkların birlikte yasadığı, denge ve uzlaşma rejimidir.

Demokratlıktan ne anladığıma gelince, üç kademede söylenebilir diye düşünüyorum.

Birimcisi en yüzeysel olarak bir öneridir. Yani özgürleşmeyi, katilimi, paylaşmayı arttıracak olan kararlar önerme, kararlar almadır.

İkinci kademe, bir yöntemdir. Yani bu kararları alırken katılımcı, şeffaf olabilmektir.

Üçüncü ise bir etik açıdan değerlendirilebilir. Çünkü bu alınan kararların mutlak doğrular olmayıp her an değişime açık olduğunun daha baştan kabulünü gerektirir.

( yukarıdaki demokrasi kavramına uygun olarak )

Dolayısıyla son cümle olarak bağlarsak su söylenebilir. Demokratlık, ilahi veya akli bir pozisyon değildir, siyasi olarak olsa olsa ahlaki bir pozisyondur.

Bu değerlendirmelerden sonra toplumumuzdaki " demokrat insan azınlığını " kanımca tarihselliğimizde aramamız gerektiği düşünüyorum. Çünkü, geçmişimiz araştırıldığında, "demokrat hareketler ve demokrat kişiler " diye bahsedeceğimiz bir verinin bulunmadığını, yani demokrat bir alışkanlığımızın bulunmadığını söylersek pek yanlış olmaz diyebilirim. Bu nedenle demokratlık kavramı bize henüz yeni bir terim sayılabileceği ve bu yolda geleceğimizin ise, gençliğin yetişme biçimiyle doğru orantıda olacağı söylenebilir.


Benim de çocukluk dönemlerimin ' öğrenilmiş değerlerinden' kalma fanatik sayılabilecek pek çok davranışlarım vardı. Bunlarla yıllarca suren uğraşlarımla pek çoğunu olağanüstü emek vererek ( hepsini olmasa da ) yok etmeye çalıştım. Çevremde şimdiye kadar tanıdığım, siyasi yelpazenin her iki ucunda bulunan dostlarımı oldu. Bunların pek çoğunun, fanatik sayılabilecek düşünceler içinde yer aldıklarını hep gözlemlemişimdir. Özellikle fanatik olmayan bir spor kulübü taraftarı dosta pek rastlamadım desem yalan olmaz. Saldırganlık ve şiddete dönüşmediği müddetçe ( bazı tartışmalar sözlü şiddetle sonuçlanır ) bu olguyu bir alışkanlık olarak algılıyoruz.


Çözüm belki, bilgi, sevgi ve hoşgörü üçgeninde gizli. Fikrimizi, kendimize emek vererek, okuyarak ve öğrenerek elde edebilirsek, bizim gibi olmayanı, bizim gibi düşünmeyeni de hoş görebilirsek, yani "adam " olabilirsek, kendimize, ailemize ve ulusumuza örnek olabiliriz.


Bir Yunus deyisiyle sözü bitirelim;

Sen sana ne sanırsan

Ayrığa da onu san

Dört kitabin manası

Budur eyer var ise.


R.Ugur OZISIK

28 Eylul 2022

Ayvalik

Etiketler:

51 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page