top of page
1/698

Bir Kadın Sevdirir Tüm Kadınları

Güncelleme tarihi: 21 Ağu

VARGİT ÇİÇEKLERİ
VARGİT ÇİÇEKLERİ



YUSUF ERBAY

*

VARGİT ÇİÇEKLERİ

*

Çok uzaklarda, çok yükseklerde, ormanların bittiği yerde, derelerin başladığı yerde, Karlı boğazın üstünde, dumanın gün boyu inip kalktığı düzlükte, Bahçesinde çiçeklerin dans ettiği taştan ve çamdan yapılmış küçük yayla evinde, Yaz başı göçlerle çıktığı, yaz sonu göçlerle terk ettiği yaylasında, kutsal bir kadın beklerdi torunlarını...


Kendi için üzülmez kutsal kadınlar, başkalarına sundukları hayat, akıp gider ellerinden.

Konaklarda başlayıp yoksullukta süren hayatın getirdiği bütün yükleri olgunlukla kabullenmişti. Razı olmuşluğun bütün sükûneti mavi gözlerinde gezinirdi. Dili yettiğince söz etmez, eli yettiğince iyilik ederdi. Sadece torunlarının değil, yedi yaylanın nenesiydi.

İlk defa bu kadar geç zamana kalmışlardı. Göç vakti ilk defa bu kadar gecikmişti. Akşam olmak üzereydi.


Kim engelleyebilir akşamın olmasını?


Bahçe çayırları içindeki binbir çiçeği yıkayıp geçen çise saçlarına bembeyaz inmişti. Bahçe duvarlarını atlayarak eve doğru yönelmişti. Akşamları eve dönmek gibisi var mıydı?


“Duman dağların gülüdür” diye bağıran yaylanın delisinin yanından geçti. Elinde bir ipin ucuna bağladığı, hartamadan yapılmış fırfırağını çeviren yaylanın delisi sesini alçalttı:


-Şehirden gelen çocuk, dumanda mı kayboldun? Dumanda kaybolmak gibisi var mıdır? Dört yöne koştursan, yönünü bulamazsın. Dört yöne koştursan, hepsi hayallerine çıkar.


“Sen beni görüyorsun ya, ben seni gördüm ya, nasıl kaybolmuş olabilirim?” dedi, şehirden gelen çocuk.

ree

Yaylanın delisi güldü:

"-Ben zaten kayıbım, sen beni buldun, şimdi sen de kayıpsın."

"-Hiç böyle düşünmemiştim, " dedi çocuk.

“Benim olduğum yerdesin madem, şimdi sende kayıpsın, şimdi sen de kayıpsın,” diye tekrarladı yaylanın delisi. Elindeki fırfırağı çevirmeye devam etti.

“Duman dağların gülüdür, duman dağların gülüdür”.

Rüzgarı kesen ince bir sesle dönen fırfırak delinin başındaki dumanı dağıtıyordu.

"-Kaybolmak bu mudur?," dedi çocuk.

"-Kaybolmak gibisi var mıdır?," dedi deli. "İnsanlar senden kurtulur, sen onlardan kurtulursun."


Çok uğraştım kaybolmak için. Günlerce sabah erkenden uyanıp dumanı bekledim. Günlerce dumanın vadideki rüzgara sarılıp dans etmesini izledim. Bir türlü benim beklediğim tepeye ulaşamadı. Hepsi güçsüz rüzgarların eteğinden tutmuştu. Dağılıp gittiler. Sonunda benim dumanım geldi. Beklediğim dumanım, içinde kaybolacağım dumanım. Fırfırağımı özgürce çevireceğim dumanım.

“Kaybolmanın en güzel yanı fırfırağı özgürce çevirebilmektir. İşte fırfırağım, işte dumanım. Kaybolmak kolay mı zannediyorsun?”, diye ekledi.

"-Duman kalktığında kaybolman bitmeyecek mi?," diye sordu çocuk.

"-Duman kalkana kadar kayıbım nasıl olsa. Duman gibisi var mıdır?," diye cevapladı yaylanın delisi ve ekledi:

"-Duman kalktığında beni bulurlar. Fırfırağımı kırarlar. Ben yenisini yapıp, yeni bir dumanın gelmesini beklerim. Yeni dumanları beklemek gibisi var mıdır?"


"-Benim gitmem lâzım, dedi çocuk. Nenem merak etmiştir."

"-Sen git," dedi yaylanın delisi, "kaybolmaktan çık, senin kaybolmana üzülen olur."

Kendi bahçelerine doğru yöneldi çocuk. Son duvarı atladı. Sisler arasında görünen küçük yayla evlerinin kapısında, ince uzun bir hayal gibi duran nenesini fark etti. Başında kahverengi atkısı, belinde peştamalı, kapı eşiğinde dikilmiş dumana doğru bakıyordu.

Elini başına siperlik etmiş, sislerin içinden gelen karartının kim olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Birden duman yükseldi. Ani bir komut almış gibi göğe çekilen sisin ardından yayla akşam güneşiyle aydınlandı. Günlerdir kalkmayan dumanın ardından karşı tepede beliren manzara çocuğu hayretler içinde bıraktı.

Her gün tahtadan arabasıyla, çayırların üstünden defalarca çıkıp indiği tepe bembeyaz olmuştu. Bembeyaz çiçekler kar gibi yağmıştı tepeye.


Nenesi seslendi, “Neredesun uşağum?”

Çocuk hayretini gizlemeden sordu, “nene bunlar ne?”

“Bunlar vargit çiçekleridir uşağum. Dağlar yalnız kalmak istedikleri zaman vargitleri açarlar. Dağların dilidir vargitler” dedi nenesi ve derin bir iç geçirdi:

"-Gitme vakti uşağum, bir daha ya nasip, vargitleri görebilir miyiz, bilinmez."

Çocuk uzun süre bembeyaz tepeye baktı. Dağların dilini seyretti.

Ne güzel cümlelerdi vargitler. Ard arda, yan yana, iç içe binlerce cümle. Bir anda dökülmüştü dağların dilinden.

Bahçe duvarıyla kapı arasında ne kadar durduğunu unuttu. Uzakta okunan akşam ezanı eve giriş zamanını haber veriyordu.


Çöktü derin gölgesi karanlığın dağlara,

Bir sessizlik kapladı tüm yayla evlerini.

Toplandık çoluk çocuk, minicik odalara,

Nenem anlattı bize, o masal devlerini.



Yıllardır eskimeyen yün şilteye yatıldı,

Ruh denizinde gördük, uyku getiren salı,

Gaz lambamız kısıldı, pencere kapatıldı,

Uyuduk birer birer, dinlerken o masalı.


Sonraki yıl göç zamanına kalamadılar. Sonraki yıl yeniden vargitleri göremediler. Dağların konuştuğuna yeniden şahit olamadılar.

ree


Yazın ortasında bu dünyayı terk etti nenesi.


Evvel zaman, kalbur saman içinde, bir türkü sessizce ateşe düşer, bir kadın çocuğu terk edip gider.

Yıldızlar yakarken son meşaleyi, sürünün çanına takılır dallar. Pervazlar ürperir, çocuklar siner.

Neneler ölünce biter masallar.

Kurt çığlığı sarsar tahta evleri. Karanlığı böler puslu bir ocak. Perdeler telaşlı, camlar mahzundur. Rüyasında uçar çocuklar ancak.


Işığa aydınlık hükmeder yalnız. Güneşte boğulur isli lambalar. Kapının önünde ağlar genç bir kız. Bir kadın yeniden terk edip gider.


Cenazesini dumanlı bir akşamüstü yüklediler, yaylanın tek vasıtasına. Aşağı doğru yollanan arabanın yanından koşan yaylanın delisi, elindeki yeni fırfırağını çeviriyor ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu:

“Duman dağların gülüdür. Yedi yaylanın nenesi, vargitleri görmeden nere yolculuk?”

Araba bozuk yollarda sallanarak uzaklaştı. Yaylanın delisi giderek geride kaldı, dumanın içinde kayboldu.

Yalnızca sesi duyuluyordu. Cümleleri, kelimeleri birbirine karıştırıyordu artık;

“Dumanlarda kayboldum, dağlarımı kaybettim. Vargitleri görmeden nereye, yaylanın gülü?”.


Kim engelleyebilir, dumanların ardından yükselen bir delinin sesini?

Yorumlar


bottom of page