ULUSLARARASI DAYANIŞMA ve KÜBA
top of page

ULUSLARARASI DAYANIŞMA ve KÜBA

Güncelleme tarihi: 5 Ara 2020

21 Yüzyılın ilk çeyreğinde arka arkaya yaşadığımız salgınlar, nasıl bir toplumsal düzende yaşadığımızı, yaşantılarımızı da doğrudan dâhil ederek bizi analiz etmeye ve sorgulamaya itiyor.

Salgından dolayı gezegenimizin her bölgesinde insanlık adeta şok halinde, korku duvarlarıyla kuşatılmış durumda. Bu korku duvarını ve kuşatmayı aşabilecek miyiz? Evetse, nasıl? Ne zaman? Sorularının yanıtını hep beraber merak ediyoruz. Sürece dâhil olan ‘merak etme’ edimi zihnimizi açıyor. Zihnimiz açıldıkça da yaşanılanların neden-sonuçları bizi içine çekiyor. Ve şu soru ister istemez birçoğumuzun aklından geçiyor: Bu zamanda dünyanın hangi ülkesinde en güvende olabilirim? Yanıtlar bizi Karayipler’in cıvıl cıvıl insanları ve renkli sokakları ile göze çarpan ülkesine götürüyor. Bu gurur verici ülkenin adı Küba. Yanıt niçin Küba? Bu yazının konusu da bunu açığa çıkarmaya hizmet etmek olacaktır.

Güvende Olmak

Güvende olma, insanı mutlu eden olguların başında gelir şüphesiz ki. Peki, mutluluk nedir? Soruya çok farklı perspektiflerden yanıtlar verilebilir. Antik Çağ’da mutluluk (Eudomania) konusu üzerinde en çok duran filozof Aristoteles olmuştur. O, mutluluğu “erdemli olmak” ekseninde açıklamıştır. Erdemli olmayı da akıl ve mantık yolundan giderek, yapıp-edilenlerde “ölçülü olmak” şeklinde açıklamıştır. “Bu öğretisi de bilinen “Altın Orta” öğretisidir.” Altın Orta, davranışlarımızın objektif olarak ‘iyi’ diye kabul edilen pratiğidir. İyi, insanın her koşulda vicdan, adalet ve onura bağlı yapıp ettikleridir. Bu sıralar ‘İyi’yi toplumlaştırmamızın elzem olduğu bir dönemi yaşamaktayız. Kaygı ve korkulardan arınmak zorundayız. Bunu başarabilme iradesini ise çoğulcu bir dayanışma ile gösterebiliriz. Bu yola da bilim, emek ve demokrasi etrafında kenetlenerek erişebileceğizdir.

Bugün, Covid19 virüsünün sebep olduğu pandemiden dolayı insanlık olarak olağandışı bir ortamda yaşıyoruz. Her yaş grubundan insanlar salgın tehdidi altında. Çalışma zorunluluğu içinde olmayan herkes ev ve benzeri mekânlarda yaklaşık iki aydır izole olmuş şekilde yaşıyoruz. Bu izole yaşama zorunluluğunun da ne kadar süreceği henüz kestirilemiyor. Salgının seyri ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı açıklamalarla yerel açıklamalar birbirini tam tutmasa da ciddi bir insan kaybının olduğu konusunda görüş birliğine varılıyor. Bu kayıpların yoğunluğunun ve azlığının ilgili ülkelerin sağlık sistemleriyle doğrudan ilgili olduğu gerçeği de gizlenemez biçimde ortada durmaktadır. Sağlığa ayrılan bütçelerin normal koşullarda bile ihtiyacı karşılayamadığı, sağlık hizmetlerinin özelleştirildiği, ayrımcı sağlık hizmetleri ve sağlık hizmetine erişimde eşitliğin olmadığı gibi sağlık hakkı sorunuyla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Kapitalist imparatorluğun merkezi Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere tüm kapitalist ülkelerde başta sağlık güvencesi olmak üzere tüm hak alanlarında yoksunluk diz boyudur. Sağlığı ücretsiz sunulan bir temel hak olmaktan çıkarıp, metalaştıran kapitalist sistemde belli azınlık dışında tam güvende olma yok düzeyindedir. Küba’da ise milli gelirden eğitim ve sağlığa ayrılan pay en yüksek paydır. Sağlık hizmetleri, ayrımsız ve eşit biçimde her yurttaşın erişimine açıktır.


Küba’da Sağlık Hizmetleri

Küba’da Amerika yanlısı Batista diktatörlüğünün 1 Ocak 1959 yılında yıkılmasının ardından en öncelikli konuların başında sağlık sistemini kamusal bir anlayışla yeniden yapılandırma olmuştur. Küba’da sağlık sisteminin inşasını, devrimin önderlerinden Ernesto Che Guevara şu sözünün gereğinde yapılandırılmıştır: ”Sıradan bir insanın hayatı dünyanın en zengin adamının bütün mülkiyetinden milyon kez daha değerlidir”.

Yeni Küba, yeni bir toplumsal düzeni kurmak için devrimini yapmıştı. Yeni toplumsal düzende toplumun mutluluğu, güvenliği ve sosyal güvencesinin en iyi yerde olması ana hedefti. Bu hedefe ulaşmak için başta eğitim, sağlık olmak üzere koşullar elverdiğince barınma, çevre ve alt yapı sorunlarının çözümü için ciddi çalışmalar yapıldı. Bu alanlarda çok da yol kat edildi. Tüm bunlar kamusal üretime dayalı bir ekonomik modelle gerçekleştirildi. Sağlık sistemi, koruyucu sağlık hizmetleri esas alınarak oluşturuldu. Bugün Küba’da eğitimden sonra halk bütçesinden en büyük pay sağlık yatırımlarına ayrılmaktadır. Eğitime genel halk bütçesinden %18, sağlığa da %10 pay ayrılmaktadır. Sağlık hizmetleri tüm yurttaşlar için erişimi çok kolay, nitelikli ve parasızdır. Küba’da halk sağlığındaki başarılara şöyle bir göz attığımızda sağlık yatırım ve hizmetlerinin en yüksek gelirli ülkeler seviyesinde olduğunu görmekteyiz. Sağlık sisteminin niteliği ve başarısı koruyucu tıp uygulamalarında ve çocuk ölümleri hızının belirlenmesinde daha çok kendini gösterir. Sağlık hizmetinin kamusal bir sorumlulukla en üst seviyede veriliyor olması bakımından, bu anlamda dünyanın en iyisi olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Aşağıdaki tablo bu durumu özet olarak tanımlamaktadır:

“Aşılama ve çevre sağlığı hizmetlerinin başarılarına bağlı olarak Küba’da; çocuk felci (1963’ten beri), sıtma (1967’den beri), difteri (1971’den beri), kızamık (1993’ten beri), verem sonrası gelişen menenjit ve yeni doğan tetanozu (1970’lerin başından beri), kızamıkçık (2005’ten beri), boğmaca (1995’ten beri), kabakulak (2010’dan beri) hastalıkları artık görülmemektedir. Aynı durum iki önemli komplikasyon, kabakulak menenjiti ve konjenital kızamıkçık sendromu, için de geçerlidir (PAHO, 2001; Küba Sağlık Bakanlığı, 2016, ss. 95-96). Küba, çocuk felci (1962) ve kızamık (1996) hastalıklarını ortadan kaldıran ilk ülkedir. Amerika kıtasında en düşük AIDS hızı ve en etkili Dang humması kontrol programı Küba’dadır. Dünyada hipertansiyon tedavi ve kontrolünün en yüksek olduğu ülkedir. İlk insan polisakkarid aşısı da Küba’da üretilmiştir (Cooper ve ark.,2006). Küba anneden bebeğine HIV ve Sifilis geçişini önleyen ilk ülkedir. Bu bakımdan Dünya Sağlık Örgütü’nden 30 Ocak 2015 tarihinde sertifika almıştır.

Küba’nın bu konudaki başarısı da kendi geliştirmiş bulunduğu tarama testleriyle bütün gebeleri taramadan geçirmesiyle ilişkilidir. Tarama sonucunda virüs taşıdığı saptanan gebeler parasız antiviral tedaviye alınmakta ve doğumu da sezaryenle gerçekleştirilmektedir. Kullanılan ilaçlar da yine Küba tarafından üretilmektedir. (WHO, 2016). Bunların dışında Küba’nın halk sağlığındaki başarılı durumunu göstermek bakımından pek çok başka veri de kullanılabilir. Ancak bu konuda esas gösterge bebek ölüm hızıdır (BÖH). Zira BÖH bir ülkenin halk sağlığı düzeyini değerlendirmek bakımından en uygun ve en çok kullanılan göstergedir. Küba’nın 2017 yılı sonu BÖH binde 4 düzeyindedir ve Küba’nın BÖH kendisinden 10 kat daha yüksek kişi başı ulusal gelire sahip merkez kapitalist ülkelerin BÖH kadardır. Ülkelerin sağlıktaki başarısını değerlendirmek için BÖH’ün kullanıldığı başka bir kriter vardır: BÖH performansı (Belek, 2017). BÖH performansı ülkenin sağlıktaki performansı olarak bilinir. Performans ülkenin, BÖH bakımından dünya ülkeleri arasındaki sıralama yeriyle, kişi başı ulusal gelir bakımından sıralama yeri arasındaki farka göre hesaplanır. Ülkenin gelirdeki sırasının BÖH’deki sırasının altında olması performansının pozitif olduğunu gösterir. Pozitif performans ülkenin gelirinin düşük olmasına rağmen, sağlıkta daha başarılı bir sırada yer aldığını kanıtlar. Küba BÖH açısından 2016 yılı için dünya ülkeleri arasında 29. sırada iken, gelirde 52. sıradadır. Aradaki 23 puanlık fark Küba’nın sağlıktaki pozitif performans puanıdır. Küba bu bakımdan sağlıkta en başarılı ülkedir. Buna karşılık örneğin Türkiye’nin BÖH performans puanı –(eksi)19 ve ABD’ninki de -(eksi)34’tür (UNICEF, 2017, ss. 100-102’deki verilerden hesaplandı”(2019, Küba Sağlıkta Neden Ve Nasıl Başarılı Oldu?)

Küba, ağır ABD ambargosuna rağmen günümüzde yüksek gelirli ülkelerle biyoteknoloji ve genetik alanında da yarışabilmektedir.

“Bugün Batı Havana Bilim Bölgesi olarak bilinen alanda gelişkin bir teknoloji kompleksi yaratılmıştır. Burada 50 kadar araştırma merkezinde 7000’i bilim insanı olmak üzere toplam 12 bin kişi çalışmaktadır. Biyoteknoloji sektöründe toplam 32 işletme, 78 üretim kurumu ve 22 bin çalışan vardır. Sektörün en önemli araştırma kurumu Biocubafarma şimdiye kadar 1099 ürün üretmiştir. Bunların %65’i ülkenin temel ilaç olarak kabul ettiği sınıftadır. 37 biyoteknoloji ürününü ihraç etmektedir. Merkez şimdiye kadar 12 aşı, 40’tan fazla biyofarmakolojik ürün ve 30’dan fazla hastalığın erken tanısında kullanılan tıbbi ürün üretmektedir (Saenz ve ark. 2011; Diaz, 2015). Bugün biyoteknoloji ürünleri Küba’nın en önemli ikinci ihracat kalemini oluşturmaktadır. Bunlar arasında kolesterol düşürücü bir ilaç olan policosanol, viral enfeksiyonların tedavisinde kullanılan interferon, meningokok B aşısı, AIDS tedavisinde kullanılan değişik jenerik ilaçlar, diyabetik ayak tedavisinde kullanılan Heberprot-B, akciğer kanseri tedavisinde kullanılan CIMAvax-EFG gibi ilaçlar en bilinenleridir (Diaz, 2015). (2019,Küba Sağlıkta Neden Ve Nasıl Başarılı Oldu?)


Küba, Asker Değil Doktor Gönderiyor


Diktatörlüğe ve emperyalizme karşı savaş vermiş ve muzaffer olmuş Küba her zaman mazlum halkların, mağdur insanlığın yanında olmayı vazgeçilmez devrimci bir ilke saymaktadır. Küba’nın diğer dünya halklarıyla dayanışması askeri değil insani dayanışma olmaktadır. Daha ziyade de Fidel Castro’nun dediği gibi: “Küba doktor gönderir!” On binlerce Kübalı doktor en uzak ve en elverişsiz yerlerde enternasyonalist hizmetler sağladı. Bir keresinde dünyanın karanlık köşelerinde ‘önleyici’ veya sürpriz saldırılar yapmadığımızı ve asla yapmayacağımızı söyledim; bunun yerine ülkemiz dünyanın en karanlık köşelerine ihtiyaç olan doktorları gönderebiliyor. Doktorlar, bombalar değil. Doktorlar, akıllı silahlar değil. ”(2020, Fidel’in Sözlerini Hatırlamak: Ülkemiz diğer insanlara bomba atmıyor, doktor gönderiyor.)



Aralık 2019 tarihinde ilk kez Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve dünya geneline yayılan Covid 19 salgınında Avrupa Birliği’nin orta yerinde, İtalya’da salgının etkisi çok ağır oldu. İtalya’nın kendi sağlık hizmetleri salgınla mücadelede yeterli olmadı. Tüm kapitalist ülkeler Çin’den sonra İtalya’da yaşanan trajediyi seyretmekle yetinirken Küba Cumhuriyeti Mart ve Nisan aylarında iki ayrı grup halinde çoğunluğu doktor olmak üzere 58 sağlık görevlisini İtalya’ya gönderdi. “68 yaşındaki yoğun bakım uzmanı Dr. Leonardo Fernandez, “Hepimiz korkuyoruz ama yapmamız gereken devrimci bir görev var” dedi.”

Bu enternasyonalist dayanışma başta İtalyan halkı olmak üzere dünyanın dört bir yanında takdirle karşılandı. ABD’nin 70 yıldır Küba’ya uyguladığı ekonomik ambargo ve baskılar Küba’nın gelişimini durduramadı. Küba, her alanda sadece kendisine yetecek bir ülke olmadı; aynı zamanda dünyanın en uzak köşesindeki insanların yaralarına merhem olma gücüne erişti. ‘Başka bir dünyanın mümkün’ olabileceğine olan inancını yeşertti.


Küba, farklı tarihlerde dünyanın farklı yerlerindeki afetlerde, salgınlarda insanların çığlığına hep ilk koşan ülke oldu. Küba’nın başka ülkelerdeki dikkat çeken bazı dayanışma eylemlerine göz atmakta fayda var:

“1960’da 5.000 kişinin ölümüne neden olan Şili depremine sağlık ekipleriyle, 1970’de 60.000 kişinin canını alan Peru depremine sağlık ekipleriyle, altı hastane ve 106.000 torba kanla,


1972’de 5.000 kişinin ölümüne yol açan Nikaragua depremine sağlık ekipleri, ilaç ve yiyecekle,

1998’deki Haiti kasırgasına sağlık ekipleriyle,

1999’da Venezuela’da 9.000 ölümüne neden olan sel ve toprak kaymasına sağlık ekipleriyle,


2000 yılında El Salvador’da 10.000 kişiyi etkileyen sarı humma salgınına sağlık ekipleri ve tıbbi cihazlarla yardıma koştu.


1999’da Çernobil felaketine maruz kalan 17.733 çocuğun tedavisini 2004’e kadar Küba’da gerçekleştirdi.

2005’de Sri Lanka’yı vuran tsunamide ve yine aynı yıl yaşanan Pakistan depreminde de Kübalı sağlıkçılar vardı.

2008’de 134 kişilik Kübalı bir sağlıkçı ekibi o zamana dek 600 kişinin hayatını almış olan kolera salgınıyla mücadele için Zimbabve’ye ulaştı.


Küba 2014 Ekim ayında 300 kişilik bir ekibi Gine’de başlayıp bütün Sahra Altı Afrika’ya yayılan Ebola salgınıyla mücadele için bölgeye gönderdi. Ekip orada Nisan 2015’e kadar görev yaptı”.(2020, Nerede bir afet varsa Kübalı sağlıkçılar orada)

Sonuç

Tüm kamusal faaliyetlerin insan, emek ve doğanın yarına örgütlü bir üretim yapması sadece bölgesel bir praksis ve bölgesel bir yarar olmuyor. Koşullar oluştuğunda gezegenimizin tüm coğrafyalarında umut olabiliyor. Rant, rekabet ve tüketim ekonomileri insanlığa onurlu bir yaşam adına esasta hiçbir şey vermiyor. Aksine aç gözlülüğü ile ekolojik sistemin tümden alt üst olmasına yönelik tehdit oluşturuyor: Biyoçeşitliliği yok ediyor; havayı, suyu, toprağı kirletiyor. İnsanı bırakın ötekine, kendine, emeğine yabancılaştırıp düşmanlaştırıyor.

İnsanlığı üretme anlamında tüm yapıp ettiklerine rağmen mutsuz eden, can çekişen düzenler vazgeçilmezimiz değildir. Başka bir toplumsal düzen ve yaşanacak bir dünyanın gerçekleşeceğinin izlerini “Doktor Che’nin yolundayız!” diyen üretken ve özgür gençliğin sesinde, insanlığın vicdan ve onurunda görmek mümkündür.

Kaynakça

1-Belek,İlker, 2019, “Küba Sağlıkta Neden Ve Nasıl Başarılı Oldu?”, bilimveaydinlanma.org/kubanin-saglikta-neden-ve-nasil-basarli-oldu/

2- Belek, İlker, 2020, “Nerede bir afet varsa Kübalı sağlıkçılar orada, haber.sol.org.tr/dunya/nerede-bir-afet-varsa-kubali-saglikcilar-orada-283426

3- Fidel’in Sözlerini Hatırlamak, 2020, “ Ülkemiz diğer insanlara bomba atmıyor, doktor gönderiyor.” , www.kubadostluk.org/fidelin-sozlerini-hatirlamak-ulkemiz-diger-insanlara-bomba-atmiyor-doktor-gonderiyor/

4-Salihoğlu, Efe,2018, “Eudaimonia: Aristoteles’e Göre Kişisel Mutluluk” , medium.com/t%C3%BCrkiye/eudaimonia-

*



DERLEME: Yusuf AKSOY

Etiketler:

9 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page