top of page

CORONALI GÜNLER

Güncelleme tarihi: 27 Nis 2021

İnsan beyni çok garip; ya da benim beynim garip bir şekilde çalışıyor. Bu da nerden çıktı demeyin. Evimizde hepimiz tecritteyiz. Hatta tüm dünya tecritte. Hal böyle iken benim aklım taa eskilere, çocukluğuma takıldı. Nasıl takılmasın, temiz havalı az insanlı küçük mahalleli yaşamımızı özler oldum son yıllarda.


Telefonsuz, televizyonsuz, markasız , alışveriş merkezleri olmayan, doyasıya oyun oynayabildiğimiz sevgi dolu sağlıklı sıcacık günlerimizi yıllarımızı özler oldum. Büyürken gördüğümüz tek savaş Kıbrıs barış harekatıydı. İlk ambargoyu da o yıllarda tanımıştık. Benzin yağ kuyrukları vs. Dünyamız küçüktü ama biz yaşayanlar küçük dünyamızda huzurluyduk mutluyduk, hem de çok. Kapılarımızı kilitleme gereği bile duymazdık. Son derece güvendiğimiz ve sevdiğimiz bekçi amcamızın düdük sesini duymak sonsuz huzur verirdi. Dayanışma vardı mahallelerde, aç insan hiç olmazdı. Komşu komşuyla ekmeğini yemeğini, çayını çorbasını paylaşırdı. Sonra biz büyüdük. Büyürken yavaş yavaş zorluklar da bizimle beraber büyümeye, o tertemiz dünyamız hızla kirlenmeye başladık.


Neler görmedik ki bu yaşımıza kadar. Sol sağ çatışması gördük, darbeler gördük 12 Eylülü ve sonrasını yaşadık. Çok kötü günlerdi o günler. Kötüydü ama sırada daha da kötü günlere evrileceğimizi kestiremiyorduk. Hani derler ya beterin beteri var diye. Doğruymuş bunu da yaşayarak öğrendik. Ülkeler kalabalıklaşmaya, bazı büyük devletlerden küçük devletler oluşmaya, Dünya küreselleşmeye başlayınca küresel dertler yaşamaya başladık. Sonra küresel hastalıklar sardı yaşlı dünyamızı. Kuş gribi yaşadık dünyaca. Sars virüsünü, ebola virüsünü, kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığını gördük. Bunlar bize o kadar yabancıydı ki. Çoğumuzun bir yanı köye dayanır. Kene ile iç içe yaşayan, evleri ahırın üstünde olan o kadar insan yaşardı ama kırım Kongo nedir bilmezdi. Her gelen bir öncekinden daha beterdi küresel salgınların.


Şimdi de küresel güçlerin kucağımıza verdikleri nur topu gibi bir Korona virüsümüz oldu. Diğerlerinden daha korkulası ölümcül olduğu söylenen bir virüs. Grip olmadığı söyleniyor. Korona ile ilgili komplo teorileri geliştiriliyor sürekli. Sosyal medyada doğru yanlış bir yığın şey görüyor korkumuzu büyütüyoruz. Kimi çok hafife alıyor kimi cehennemi yaşıyoruz diyor. Kendimi bir kör dövüşü içinde hissediyorum. Ellerinizi sürekli yıkayın dedikleri için yine ellerimi yıkamaya gidiyorum. Nefes yoluyla bulaşan ama maskenin de işe yaramadığını söyleyen yetkililer 65 yaş üstü kişilere maske ve kolonya dağıtılacağını da söylüyorlar. Ve biz insancıklar ne olduğunu bilmediğimiz, nasıl savaşacağımızı bilmediğimiz bir kaosun içinde yaşamak değil de debelenmeye başladık Ve bu virüsün hedef kitlesi ben gibi altmış yaş ve üzeri imiş. Sürekli elimde çamaşır sulu bezlerle evin orasını burasını siliyor, belki onlarca kez ellerimi yıkıyorum. Evden çıkma diyorlar, ama ev dediğin bir kara delik, sürekli bir şeylere ihtiyaç oluyor ve mecburen dışarı çıkıyorum. Çünkü yalnızım. Benim durumumda olan o kadar çok insan var ki. Korona virüsü nasıl çıktı kim çıkardı, ilacı bile olmayan bir virüsle nasıl başa çıkacağımızı bilmemenin stresini yaşıyorum, bu gerginliği yaşayanın sadece ben olmadığımı da biliyorum. Bu yazım içinde bulunduğum ruh halimi yansıtıyor. İtiraf etmek gerekirse korkuyorum ama panik halinde değilim. Son derece de metanetliyim. Daha sonra korona ile yaşadıklarımı ve çevremde gördüklerimi kaleme almaya çalışacağım.


Eğer bu salgında ölmez sağ kalırsak uzun yıllar görüşmek dileği ile dostlar. Umudumuzu cebimizde taşıyıp enseyi karatmayacağız tabi ki. Sağlıklı güzel günler diliyorum.

9 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör