Goge Bakalim-Hypatia
top of page

Göğe Bakalım-Hypatia

Güncelleme tarihi: 25 Eki 2023


Bundan yaklaşık 1600 yıl önce Mısır’ın İskenderiye kentinde korkunç bir cinayet işlenir; ‘iffetsiz’ ve ‘günahkâr’ olmakla suçlanan bir kadın toplumun gözleri önünde ‘öfkeli’ bir güruh tarafından linç edilir. Taşa tutulan, parçalara ayrılıp yakılan kadın, matematikçi, gökbilimci, filozof Hypatia’dır.

Büyük İskender’in M.Ö. 332 yılında kurduğu İskenderiye, yüzyıllarca barış içinde yaşar. M.Ö. 30’larda Roma’nın hâkimiyetine geçen kentteki barış ortamı M.S. 300’lerde biter. Limanları, bilginleri, kültür merkezi, dev kütüphanesi ve üniversitesiyle İskenderiye, o dönem ticaretin ve aydınlanmanın merkezidir. Başında ünlü matematikçi Theon’un bulunduğu okulda kızı Hypatia da matematik, felsefe ve astronomi dersleri veriir, Platon, Aristo ve Oklid’in fikirlerini tartışmaya açtığı bu dersler dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerle dolup taşar…

Kentin dokusu Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinin ardından hızla değişir. İktidara egemen olan Hıristiyanlar, Pagan ve Yahudiler başta olmak üzere farklı inançlara sahip kim varsa hepsini hedef alır. Kentte ardı ardına cinayetler işlenirken Hypatia çalışmalarını aralıksız sürdürür. Her gün bir çember çizerek; dünyanın, güneşin, gezegenlerin hareketlerini yeniden hesap eder, öğrencilerine “Bizi birleştiren şeyler ayıranlardan daha fazla; tüm insanlar eşittir, kardeştir…” tavsiyesinde bulunur. *** İskenderiye Üniversitesi’ni inançsızlığın merkezi olarak gören Hıristiyanlar, Serapis tapınağı, müze ve dev kütüphanenin yok edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Kitapların parçalandığı, heykellerin yıkıldığı, insanların öldürüldüğü kanlı saldırıda yüzyılların bilimsel birikimi de yok edildi. En sevdiğini; babasını da kaybeden Hypatia, artık yapayalnızdı… Ancak babasına söz verdiği gibi gerçeği aramaktan asla vazgeçmedi. Hypatia “Dünya hareket ederken daire mi çiziyor, elips mi, yoksa güneş dönüyor dünya yerinde mi duruyor” diye düşünürken kötülük yerinde durmuyor, örgütleniyordu… ***

Hypatia bilimsel çalışmalarını sürdürürken İskenderiye Patrikhanesinin, ona duyduğu kin her geçen gün artar. Eski öğrencisi olan kent valisinin onun tesirinde olduğunu ve bu sayede farklı inançların korunduğunu düşünürler. Hypatia’nın öldürülmesi için tezgâh kurulur. Başpiskopas Kril’in talimatıyla papaz pazar ayininde bir konuşma yapar; kadının toplumda olması gerektiği yeri tanımlar önce, asla bir erkekle eşit olamayacağını, erkeğe akıl veremeyeceğini, kıyafetlerinden hareketlerine kadar dikkat etmesi gerektiğini anlatır uzun uzun. Ardından Hypatia’yı hedef göstererek İskederiye’de haddini aşmış bir kadının yaşadığını, büyücü, günahkâr bir şeytan olduğunu söyler.

Kalabalık soluğu Hypatia’nın kapısında alır. Önce saçından sürüklerler. Haypatia’yı çırılçıplak soyup en acı şekilde nasıl ölebileceğini tartışırlar; biri “Taşlayalım”, diğeri “Derisini yüzelim” der, öteki ateşe vermekten bahseder. Karar veremezler, sırayla hepsini yaparlar… *** Tarihte bilinen ilk kadın matematikçi olan Hypatia’nın yazdığı kitaplar kütüphane saldırısında yok edilir. Feminist sanata da konu olan Hypatia hakkında çok sayıda roman, oyun ve şiir yazılır… Hypatia’yı “Bağnazlığın masum bir kurbanı” diye tarif eden Voltaire, öldürülmesini ise ‘sorgulama özgürlüğünün yok ediliş simgesi’ olarak niteler. *** Derler ki Hypatia’nın katli sadece bir bilim insanın ölümü değil daha fazlasıdır; aydınlıkla karanlığın savaşında bir dönemeç kabul edilir. Hypatia’nın; insanlığa büyük bir dersi daha vardır; tüm karanlığa inat ‘Göğe bakalım…’


Derleyen: Nurten Bengi AKSOY

37 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

MESUT KARA

1/3
bottom of page