GEORGE ORWELL
top of page
  • maviADA

George Orwell

Güncelleme tarihi: 26 Oca 2021



20. Yüzyıl İngiliz Edebiyatının önde gelen yazarlarından George Orwell, 25 Haziran 1903’te Biha’da dünyaya gelir. Asıl adı Eric Arthur Blair olan yazar “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adlı romanı ve bu romanda yarattığı Big Brother (Büyük Birader) kavramı ile tanınır. Eserlerinde yer alan netlik, zeka, sosyal adaletsizliğe ve totalitarizme karşı duruşu ve farkındalığı onun imzası niteliğindedir.


Orwell'in hayatı, sonradan yazılarını etkileyecek olan deneyimlerle doludur. Burslu okuduğu Eton Koleji'nden mezun olduktan sonra, o yıllarda bir İngiliz sömürgesi olan Burma'da bulunur ve kısa süreliğine buranın polis teşkilatında görev yapar. Bu görevi sırasında şahit olduğu acımasız uygulamalar, emperyalizme karşı içinde derin bir öfkenin doğmasına neden olur

Fransa’da bulunduğu gençlik döneminde türlü mesleklerde çalışır; para sıkıntısı gerek yazarlığa başlamadan önce, gerekse ilk yapıtlarını kaleme aldığı yıllarda bir türlü yakasını bırakmaz.


Orwell'in ilk romanı, otobiyografik olup olmadığı halen tartışma konusu olan “Paris ve Londra'da Beş Parasız” adlı kitabıdır. 1933 yılında yayınlanmış olan bu eserde olaylar, ismi asla zikredilmeyen bir karakterin ağzından aktarılmaktadır. Eserin kahramanı, Paris'te İngilizce kursu vermek üzere bulunan, öğrencilerinin dersleri türlü bahanelerle bırakmasından sonra işsiz ve meteliksiz kalan genç bir adamdır. Günler boyunca açlık çeken, sokakta sabahlayan, sonunda önce otel mutfağında, ardından da bir restoranın bulaşıkhanesinde iş bulan baş karakter, sonunda zihinsel engelli bir çocuğun eğitmenliğini üstlenerek Londra'ya gider.


Ne var ki talihsizlik ve yokluk, burada da peşini bırakmaz. İşvereni olan ailenin tatile çıktığını öğrenir, onların dönüşünü yersiz yurtsuz bir serseri olarak, yollarda aç ve susuz taban teperek, güçsüzlere ayrılmış yatakhanelerde sabahlayarak geçirir. Avrupa'nın iki büyük başkentini toplumun en alt basamağındaki bir kişinin gözünden betimleyen Orwell’in bu eserini “Burma Günleri” (1934) ve pek fazla beğenilmeyen “Papazın Kızı” (1935) adlı kitapları izler.


Orwell'in edebi hayatındaki ikinci kilometre taşı, daha sonra kaleme alacağı “Daralma” ile pek çok ortak noktası bulunan “Zambak Solmasın” adlı romanıdır. Orwell, bu eserinde kendisinin de bir parçası olduğu, dar gelirli insanların yaşantısına ayna tutar; bu sınıfa mensup olanların hayatını adım adım kurutup anlamsızlaştıran, umutlarını ve hayallerini teker teker öldüren geçim derdine ve tekdüzeliğe isyan eder.


1937 yılında Orwell maden işçilerinin hayatına dair bir araştırma olan Wigan Pier Yolu'nu kaleme alır. Ne var ki yazıları, bu tarihten sonra bir süreliğine kesintiye uğrayacaktır; çünkü güneyde, İspanya'da savaş davulları çalınmaya başlanmıştır.


İspanya İç Savaşı ve Orwell


Orwell, Hitler ile Mussolini'nin de desteğini alarak İspanya'da darbe girişiminde bulunan Franco'ya karşı çarpışacak gönüllülere katılarak İspanya'ya gider. Savaşa dair anılarını daha sonra “Katalonya'ya Selam” adlı eserinde aktaracaktır. Orwell’in ölümünün ardından evrakı arasında bulunan notlarda yazar, İspanya’ya ilk gidişini şu şekilde anlatır:


“POUM (Marxist İşçi Birlik Partisi) milisine 1936 yılı sonunda katıldım. Bir başkasına değil de bu milise katılmamın başlıca nedenleri şunlardı: İspanya’ya gitmeye gazete makalelerim için malzeme toplayabilmek amacıyla niyetlenmiştim. Bunun yanı sıra, eğer çarpışmaya değer gibi görünürse, belki de savaşırım diye muğlâk bir düşünce de vardı kafamda. Ne var ki hastalıklı bünyem ve nispeten az sayılabilecek askeri tecrübem hesaba katıldığında, savaşmak hususunda pek bir kuşkuluydum.”


Orwell burada gördükleri karşısında çok etkilenir: Darbecilerle çatışan devrimci örgütler, özellikle de sosyalistler ve anarko-sosyalistler İspanya'da yepyeni bir düzen kurmuş gibidir. Fuhuş ortadan kaldırılmış, dilenciler sokaklardan çekilmiştir. Piyasadaki pek çok mal ihtiyaç sahiplerine parasız dağıtılmaktadır. Yeni sistem sosyal hayatın her detayını etkilemektedir: Artık hiç kimse “senyör” gibi, karşıdaki kişinin üstün olduğunu ima eden sözcükleri telaffuz etmemektedir ve bahşiş bırakmak yasaktır.


Orwell cepheye gider, keskin bir nişancının attığı mermiyle gırtlağından vurulur. Ölümden kıl payı kurtularak cephe gerisine gönderilir ve İspanya'ya ilk geldiğinde gördüğü düzenin tamamen ortadan kaldırılmış olduğuna tanık olur. Kanaatine göre bu durum sadece İspanyol burjuvazisinin değil, Avrupa'da zamansız bir sosyal devrim hareketinin başlamasını "faşizme karşı birleşik cephe" politikaları açısından sakıncalı bulan Stalin'in de eseridir. Kısa bir süre sonra Sovyetler Birliği ile yakın bağları bulunan İspanyol Komünist Partisi bir siyasi temizlik hareketine girişir, yasadışı ilan edilir, yabancı uyruklu birçok asker tutuklanır veya -Orwell gibi- ülkeyi terk etmek zorunda kalır.


Aspidistra


1930'lar İngiltere’sinde sınıf atlama özlemini bir kara mizah ile eleştirmektedir. Aspidistra; sınıf atlama özentisi içindeki dar gelirlilerin bir statü simgesi olarak gördükleri ve evlerinden eksik etmedikleri çiçeksiz bir zambak türüdür. Bir reklam ajansında metin yazarlığı yapan Gordon Comstock, kapitalizmin yutturmacası olarak gördüğü reklamcılıktan nefret eder, orta sınıfın boğucu yaşamından kaçarak şairliğe soyunur. Bu uğurda sevgilisinden ayrılmayı bile göze alır; ama romanın beklenmedik sonunu yine sevgilisi yaratır.

Hayvan Çiftliği

İspanya'daki "İhanete uğramış devrim" tablosu Orwell'i derinden sarsar. Ancak en meşhur yapıtları olan Hayvan Çiftliği'nin ve 1984'ün sırf Stalin'i yermek için kaleme alındığını iddia etmek mevzuyu haddinden fazla basitleştirmek olur. Orwell yazarlığa başladığı günlerdeki çizgisinden sapmış değildir: Nasıl ki ilk eserleri kendi tecrübelerinden izler taşıyor, ancak her toplumu ve çağı ilgilendiren meseleleri de bu eserlerde işliyorsa; savaş sonrası yapıtları da yalnızca Franco'nun, Hitler'in, Stalin'in dünyasını değil, bu DESPOT'ları yaratan hırsları ve budalalığı da taşlamaktadır.



Hayvan Çiftliği bir devrimin trajedisidir. Bu modern fabl; kesilmekten, kırkılmaktan, sağılmaktan, dövülmekten gına getirerek zalim sahiplerine karşı ayaklanan Manor Çiftliği hayvanlarının hikâyesidir. Karakterler son derece sade ve güçlüdür: Kinik eşek Benjamin, fedakâr at Boxer, akılsız kısrak Mollie, hatta serçeleri tüm hayvanların kardeş olduğunu söyleyerek pençeleri arasına çekmeyi deneyen kedi bile akıllarda kolayca yer edinen, çok canlı kişiliklerdir.


Hayvanlar, çiftliği geri almayı deneyen insanlara karşı yiğitçe çarpışır, gövdelerini mermilere siper eder; ev sahibi olmadıkları halde çiftliğin zor işlerinin üstesinden gelmeyi, hatta bir değirmen inşa etmeyi bile başarırlar. Ne yazık ki zaferleri, yöneticiliğe soyunup gitgide 'insanlaşan' domuzların hırsları ve entrikaları tarafından gölgelenmeye mahkûmdur. Romanın alt başlığı "BİR PERİ MASALI"dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir elbette; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.


Hayvan Çiftliği'nden sonra geniş çaplı bir üne kavuşsa ve maddi sıkıntıları sona erse de yoksulluk günlerinde tutulduğu tüberküloz (verem) hastalığı, hayatının son döneminin büyük bölümünü hastanelerde geçirmesine yol açar ve Orwell, henüz kırk altı yaşındayken 21 Ocak 1950 tarihinde ardında on adet kitap ve sayısız makale bırakarak Londra’da yaşama veda eder.




George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.


Kitapları


Paris ve Londra'da Beş Parasız (1933)

Burma Günleri (1934)

Papazın Kızı (1935)

Zambak Solmasın (1936)

Wigan İskelesi Yolu (1937)

Katalonya'ya Selam (1938)

Daralma (1939)

Hayvan Çiftliği (Bir peri masalı) (1945)

Neden Yazıyorum (1946)

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1949)

"Faşizm Kehanetleri"

Etiketler:

48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1984

1/3
bottom of page