top of page

Ara


Bekle Bizi İstanbul'a 2025'ten Nazire
MEHMET ŞAMİLOF * Ne mavi patiska gördük bu devirde, ne salkım salkım tan yelleri… Uzak sanırdık seni bir vakitler İstanbul, meğer cebimizdeki borç kadar yakınmışsın... Bin bir direkli Haliç masaldı eskiden; şimdi yüz bin camlı plaza mavrası, asansörlerinde yalnızlık taşırız, Süleymaniye’de gölge bizimle gezer. Hey sen! Kavgamızın terli şehri! Tünellerinde insan kaynar, köprülerinde ömür sıkışır; sen de yoruldun, biz de. Kavganın rengi kırmızıydı bir zamanlar, şimdi griye ç
MEHMET ŞAMİLOF
1 Ara2 dakikada okunur


Hayret Bey Ankara Akşamında
Suat TAŞER * Güzelim mart ayı kediler oğlan kızın penceresinde ıslık iki iki daha dört destur hemşehri - bu yol nere gider Yazıyooor aşk uğruna cinayet bir kilo ıspanak tazesinden ne demiş ne demiş vay sen ha doğuda açlık ismi lazım değil alçağın biri bilirim bir tatlı huzur almaya geldik çüş şehrin manzarası arzı hürmet ederim beyefendi yoo ben eşek değilim canım kardeşim memleket of kadına bak bizim moruk tutturmuş mambo İtalyano hey mambo önüne bak ulan iktisadi konuları b
SUAT TAŞER
30 Kas1 dakikada okunur


Kaplan! Kaplan!
William Blake * Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında Işıl ışıl yanan parlak yalaza, Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, Kurabildi o korkunç simetrini? Hangi uzak derinlerde, göklerde Yandı senin ateşin gözlerinde? O hangi kanatla yükselebilir? Hangi el ateşi kavrayabilir? Ve hangi omuz ve hangi beceri Kalbinin kaslarını bükebildi? Ve kalbin çarpmaya başladığında, Hangi dehşetli el? ayaklar ya da Neydi çekiç? ya zincir neydi? Beynin nasıl bir fırın içindeydi? Neydi örs? ve hang
William Blake
29 Kas1 dakikada okunur


Eski
YUSUF ERBAY * eski evlere yeni çatılar çatardım / şiirlerimde eski kuşlara yeni kanatlar takardım. -eski saatlerde yeni vakitlere bakardım… şimdi fazladan bir gökyüzü var / elimde ziyadesiyle dağlarım tepelerim var vadileri dolduran coşkun ırmaklarım kıyısından taşan denizlerim var fazladan bir mehtabım var / üstelik ışığında dans edeceğimiz… *FOTOĞRAF: Yusuf ERBAY
Yusuf Erbay
29 Kas1 dakikada okunur


Kolları Bağlı Odysseus
Melih Cevdet Anday * Şairin kendine özgü felsefik şiiri başlattığı, bu yönlü ait olduğu GARİP şiirinden ayrıldığı, en etkileyici şiirleri arasında yer alan Kolları Bağlı Odysseus isimli şiirin tam metnidir. Birinci Bölüm 1. Ağır bir zamandı sürekli ve anısız Gözden önceki göz içinde yalnız Somut hayvanlar yürürdü hayvanlarla Ağaçtan önceki ağaçlar büyürdü Açardı hasatsız gökyüzünü Ustan önceki sabah kanlarla Bulut tapınağında bir yıldız 2. Evreni tostoparlak uyur böcek Düşünd
Melih Cevdet ANDAY
29 Kas8 dakikada okunur


HER ZAMAN ŞAFAKTA
SELVA CASAL * Şiddeti özlüyorum Elin Gecenin Keskin Aksanı Beni defalarca öldürdün Her zaman şafak vakti Kanların içinde yürüyordun Farkında olmadan seviyordum Senin vuruşun Bu zor zamanlar Şimdi çıplaktan sonra Dünya Ev bizi atıyor Transhumant kalbi keşfedin bizi yaşadan Başka bir cennete gideceğiz Gerçek Çığlığı kurtarmak için Bacaklarımı al Gözlerimi denize çevirdim Kendimden hiçbir şey kalmasını istemiyorum. bilinmediği Rüzgar beni yutsun Sisin içinde güneşle Beni sakla K
SELVA CASAL
28 Kas1 dakikada okunur


YILDIZ
Melih Cevdet Anday * Evren esrisin diye gövdende Tuttum elinle bir dünya dokudum Savatlı ayı taktım bileğine Bak yaz kıyısından limon çiçeği Yüklü kızarık gece yükseliyor Köpeklerin uyuduğu bahçemize Minderlerimizi ansı, nerdeyse Doğar o anasonlu yıldız Kırılmış dağın balkonundan. Uzanalım, kavağın ve beynimin Kum saatlarını duyuyor musun Tenle karışıyor, sürgünlerinle. Kaktüs bana bir ağıt söyle. * Melih Cevdet Anday * (13 Mart 1915, Çanakkale - 28 Kasım 2002, İstanbul), Tü
Melih Cevdet ANDAY
28 Kas1 dakikada okunur


Denizle Başbaşa
Endre Ady * Otel odası, deniz kıyısı, gün batmakta Gitti: ve göremeyeceğim onu bir daha Gitti: ve göremeyeceğim onu bir daha. Bakıp bakıp divanda bıraktığı çiçeğe Sarılıyorum divanın yıpranmış örtüsüne Sarılıyorum divanın yıpranmış örtüsüne. Havada, bir öpücüğü andıran o kokusu Ve altta, kabaran deniz, sevinçli ve mutlu Ve altta, kabaran deniz, sevinçli ve mutlu. Parlıyor ışıl ışıl bir fener ötelerde Gel sevgilim, bak, deniz türküler söylemekte Gel sevgilim, bak, deniz türkül
Endre Ady
26 Kas1 dakikada okunur


Şehrin Camları
Yusuf ERBAY * bu ayaküstü tanışmalar öldürecek beni iç geçirmeler / burukluk ve nâdir bakışlar… bu hatırlamalar dalgın yürüyüşler akşamüstleri öldürecek bu yangın şehrin camları… “görüşürüz” / fakat ne zaman bu ayrılışlar öldürecek beni alışılmış / umursamaz selamlar… bu hayat bazen her şeyim benim dışımdaki her şey bazen öldürecek beni bu tanıdıklar…
Yusuf Erbay
22 Kas1 dakikada okunur


DOST
Enver Gökçe * Ben berceste mısraı buldum Hey ömrümce söylerim Gözden, gezden, arpacıktan olsun Hey ömrümce söylerim! Bizsiz Ilgaz'ın çam ormanları güzel değildir. Hayda günlerim hayda! Sırtını düşmana verdikçe Murat dağları güzel değildir, Dost dost ille kavga! Biz olmasak gökyüzü, biz olmasak üzüm, Biz olmasak üzüm göz, kömür göz, ela göz; Biz olmasak göz ile kaş, öpücük, nar içi dudak; Biz olmasak ray, dönen tekerlek, yıkanan buğday, Ayın onbeşi; Biz olmasak Taşova'nın tütü
ENVER GÖKÇE
18 Kas5 dakikada okunur


Yalnız Adam
Suat TAŞER * Gece Camlarda damlalar Bir kadın Solgun bir çiçek Yalnızlıklar içinde Kapısı kapalı perdesi inik Ayak sesleri gelir geçer Rüzgâr sırılsıklam Son kadehini içer Basık tavanlı bir meyhanede Yalnız adam Sırtında gelinlik elbisesi Yirmi yaşında bahar Menekşeler hercai Işıklar bir söner bir yanar Havada buram buram leylâk kokusu Avuçları ateş içinde Her adımda çamur Bu karanlık bu yalnızlık bu yağmur Hele bu kadın Her adımda çamur Bu karanlık bu yalnızlık bu yağmur Gec
Suat TAŞER
17 Kas1 dakikada okunur


SANIRIM
Doğan SOYDAN * Bazen bir sessizlik çöker dört duvar arasına Zifiri karanlıktayım sanırım Unuturum nerede olduğumu Sesin gelir kulağıma birden Dinlerim dinlerim yoksun. Bazen bir kapı açılır sanki odalardan biri Gölgeni arar gözlerim senden önce Duymak isterim ayak sesini Çıkıp geleceksin sanırım hemen Bakarım bakarım yoksun. Bir ağrı düşer yüreğime bazen Uzanırım ilaç kutusuna can havli Bilirim bencileyin acı çektiğini böyle zamanlar Mutfağa koştuğunu sanırım bir bardak su iç
Doğan SOYDAN
15 Kas1 dakikada okunur


Şehir ve Gölgeler 2
FOTO: Yusuf ERBAY Yusuf ERBAY * Gölgeli kent / sarı yüzler İkindiyle akşam arası Yere düşüyor ekmek kavgası Kimse gülmüyor hesapsız Herkesin dilinde mahpus Kendi köyünün havası… Boğazda kar köpükleri İkindiyle akşam arası Dalgadan taşıyor bir taka Ardına sığmıyor martı sürüsü… -Dokunsan yıkılacak asma köprüler Üflesen sönecek fener lambası Bir bulut balıklara değiyor Siyah beyaz iki deniz arası…
Yusuf Erbay
15 Kas1 dakikada okunur


SİSTEN SONRA
SALAH BİRSEL * ne kadar uyudunuzsa karalardan uyanın aklarla evler sokaklar Mustafa Kemal'lerle kalkın bir çelenk örün başınıza mutluluklardan davranın avlularla ağaçlarla meydanlara davullar zurnalarla koşun çekin bayramlıklarınızı sıkıntılardan Türkiye geçmiş değil gelecektir ışıklarla sabahlarla dostluklarla koç yiğitler sıra sıra kılıçlardan çıkın dağlara bayraklarla ne kadar bunaldınızsa dumanlardan uyanın fırlayın sularla topraklarla kuşlarla günaydın hepinize Türk Ordu

Salâh BİRSEL
14 Kas1 dakikada okunur


BARIŞ
BARIŞ * Çocuğun gördüğü düştür barış. Ananın gördüğü düştür barış. Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış. Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet; ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi ter damlalarıyla alnında... barış budur işte. Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman, ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara, yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcukları
Yannis RİTSOS
12 Kas3 dakikada okunur


Yapamadığımız
- Rahşan'a- Bülent ECEVİT * Akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi Soyunmak vardı derdinden evrenin Bir entari serinliğini giyinmek Kendi derdini tespih gibi çekmek elinde Yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü Karşında polisiye roman okumak vardı Sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz Sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak Oturmağa konuklar gelmesi bazen Çevresinde bir masanın kaygısız Sıcacık konularda bir demli çay gibi Bilmedik komşularla konuşmak Dünyamızla uyuşmak v
BÜLENT ECEVİT
8 Kas1 dakikada okunur


Şehrin Gölgesi
Foto: Yusuf Erbay Şehir ve Gölgeler 1. bu şehir aslında yok çoktan silinmiş resim gördüğüm çizgiler gülün gölgesi… yaldızı dökülmüş fener şehrin boğuk sesini çekip damarlarına ışığı gizliyor… savrulan suyun nefesi tenime çarpıyor / üşüyorum… bu hayat aslında yok gördüğüm yalnızca gülün gölgesi…
Yusuf Erbay
8 Kas1 dakikada okunur


Galata Kulesi
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN * 6 Haziran 1973 Pırıl pırıl bir yaz günüydü Aydınlıktı, güzeldi dünya Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden Kendini bir anda bıraktı boşluğa Ömrünün baharında Bütün umutlarıyla birlikte Paramparça oldu Bir adam benim oğlumdu… Gencecikti Vedat Işıl ışıldı gözleri İçi bütün insanlar için sevgiyle doluydu Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa Kendini bir anda bıraktı boşluğa Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün Zaman durdu Bir adam düştü Galata Kul
Ümit Yaşar Oğuzcan
5 Kas1 dakikada okunur


Camların Gölgesinde
Foto: Yusuf Erbay camların gölgesinde bir kadın durdu / geceydi bakışları ömrünü salıp caddeye saçlarıyla savurdu gülüşü acı bir şeydi / gülüşü insanlara değil güneşeydi… yüreği gül yaprağı hüznü garipçe gurbetti sıradan ölümler yakışmaz ölümü kıyametti…
Yusuf Erbay
1 Kas1 dakikada okunur


Bir Mektup
EZRA POUND * Alnımın üzerinde saçım dümdüz kesilirdi daha; Oynardım sokak kapısının önünde, çiçek derlerdim. Bambu sırıklarına binmiş gelirdin, atlılar gibi, Dört dönerdim yörende, mürdüm erikleriyle oynardın. Chokan köyünde yaşayıp gidiyorduk işte: İki küçük çocuktuk, sevgiden gayrisini bilmeyen. Ondördümde vardım sana, efendim benim. Gülemezdim karşında, sıkılgandım çünkü. Başımı eğer, duvara çevirirdim yüzümü. Kırk kere de çağırsan, gözüm yerden kalkmazdı. Onbeşimde yüzümü
Ezra Pound
31 Eki1 dakikada okunur

Hayat ve Sanat
DERGİSİ
Emek veren herkesin ADAsı
bottom of page







