top of page
1/409

Sizi Neden Seviyorum Efendim?

  1. Yüzyıl Amerika'sında Bir Devrimci Kadın Şair

    *

ree


Emily Dickinson

*


"Sizi neden seviyorum efendim?

Çünkü...

Rüzgâr, Çimen'in

yanıt vermesine ihtiyaç duymaz -

bu yüzden O geçtiğinde, kadın yerini koruyamaz.



Çünkü O bilir - ve

Siz -

Ve biz bilmiyoruz -

Bize

Yeter Bilgelik öyle olsun ...


Şimşek -- hiç sormadı Ne

zaman kapandı -- O yanından geçtiğinde --

Çünkü onun konuşamayacağını biliyor -- Ve içerilmeyen nedenler --


-- Konuşma --

Var -

- Daintier Folk tarafından tercih edilen --


Güneşin doğuşu -- efendim -- beni zorluyor --

Çünkü O gün doğumu -- ve görüyorum --

bu yüzden -- Sonra --

Seni seviyorum --

ree

19. YÜZYIL AMERİKAN ŞİİRİNDE DEVRİMCİ BİR KADIN ŞAİR:


Emily Dickinson on dokuzuncu yüzyıl Amerikan edebiyatının en ünlü şairlerinden biridir. Dickinson Amerikan ve dünya edebiyatında başka şairlere esin kaynağı olmuştur. Ayrıca on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan feminist kadın hareketine de verdiği destek şiirlerinde fark edilir. Şiirlerinin genelinde kimlik, kendini ifade etme, toplumsal beklentiler gibi temalar ön plana çıkar. Dickinson şiirlerinde on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan feminist harekete referansla, kullandığı dil ile toplumsal cinsiyet rollerini yıkmaya çalışır. Geleneksel evlilik kurumunu sert bir şekilde eleştirir .


Dickinson’ın şiirlerinde erkek söylem tarafından önemsiz ya da hor görülen dikiş-nakış gibi işler, kadının yaratıcı ve yoktan var etme gücünü gösteren en önemli örneklerden biri olarak karşımıza çıkar.



Emily Elizabeth Dickinson (10 Aralık 1830 - 15 Mayıs 1886),


Massachusetts eyaletindeki Amherst kentinde doğdu. Babası kentin önde gelen avukatlarından ve politikacılarındandı. Dedesi de orada birkaç okul kurmuş biriydi. Kendisi de, kız kardeşi de evlenmediler ve aileleriyle birlikte yaşadılar. Emily, yaşamı boyunca pek seyrek olarak Amherst'ten çıkmıştır. Yakınlardaki bir okula devam etmiş, bir kez Washington'a ve iki-üç kez de Boston'a gitmiştir. 1862'de tümüyle eve kapanmış, en yakın arkadaşlarıyla bile ölünceye değin bir daha hiç görüşmemiştir. Kapandığı odasında kendisini yazmaya vermiştir. İlk mektupları ve kendisiyle ilgili betimlemeleri, canlı bir ruha sahip çekici bir kızı yansıtmaktadır. Daha sonra dünyadan elini eteğini çekmesinin nedeninin umutsuz bir aşk deneyimine dayanıyor olabileceği eleştirmenlerce düşünülmektedir. Dış dünyayla olan ilişkisi ve deneyimleri sınırlı olsa da, yazılarında yaratıcı ve imge gücü yüksek bir edebiyatçıdır.


Emily Dickinson ilk şiirlerini yazmaya başladığında, neredeyse hiçbir eğitim almamıştı. Henüz Shakespeare'i ve klasik mitolojiyi bilmiyordu. İlk başlarda daha çok Elizabeth Browning ve Bronte Kız Kardeşler gibi kadın yazarlarla ilgileniyordu. Bu arada, Ralph Waldo Emerson'ı, Thoreau'yu ve Hawthorne'u da tanıyordu. Geleneksel anlamda dinle bağlantılı birisi olmasa da, İncil'i inceledi ve pek çok şiirinde dinsel formlar kullandı.

Yaşamının değişik dönemlerinde ona esin kaynağı olan ya da öğretmenlik yapan insanlar, özellikle erkekler olmuştur. İlki babasının avukatlık bürosunda çalışan genç bir avukat olan Benjamin Newton'dır. Kendisi Emily Dickinson'ın yazınsal duyarlığının ve kültürünün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Dickinson, onunla ilgili olarak daha sonraları, "Bana ölümsüzlüğü öğreten bir dost" diye yazacaktır.


Emily Dickinson'ın sonraki öğretmeni, evli bir din adamı olan Charles Wadsworth'tür.[2] Dickinson'ın entelektüelliğine katkısı olmuş ve dış dünyayla ilişkisinin artmasını sağlamıştır. Yazdıklarından, ona yönelik karşılık göremediği bazı duygular beslediği anlaşılmaktadır. 1862'de evine geri dönmüş ve Wadsworth'ü tanımadan önceki haline göre daha içine kapalı bir kişiliğe bürünmüştür. Wadsworth'ün, şiirlerinde geçen sevgili olduğuna ilişkin yazın çevrelerinde güçlü bir görüş birliği vardır.


Evine kapandığı için, o sıralarda ABD'de sürmekte olan iç savaş onu pek etkilememiştir. İnzivadayken yazdığı şiirlerin bir bölümünü dönemin önde gelen eleştirmenlerinden ve yazarlarından olan Thomas Higginson'a göndermiştir. Higginson, şiirlerini okuyarak, beğendiğini, ama serbest bir biçem kullanmak yerine daha geleneksel şiir anlayışına yönelmesi gerektiğini belirten bir yanıt yazmış ve şiirlerini bu öneri doğrultusunda düzeltmesini önermiştir. Dickinson, bu önerileri dikkate almayarak, daha da içine kapanmıştır.


Yaşarken yalnızca yedi şiiri basılmıştır.


Yaşamının son yıllarında artık eve pek ziyaretçi de kabul etmemiş, ancak arkadaşlarıyla olan ilişkilerini onlara mektuplar ve küçük hediyeler gönderme yoluyla sürdürmüştür.


1886'daki ölümünden sonra odasına giren kız kardeşi, odasında ondan kalan 1.800 kadar şiir bulmuştur. Ölümünden sonraki dört yılda, yani 1890'a değin, şiirlerinin neredeyse tamamı yayımlanmıştır.


1920'lerde ise, ABD'deki en çok sevilen şairlerden biri olmuş ve ünü bugüne değin sürmüştür.


Şiir Anlayışı


Şiirlerinde patlamalar halinde duygu akımı görülür. Çoğu tek bir imgeye ya da simgeye dayalı olan kısa şiirler yazmıştır. Ancak kısa şiirlerinde, yaşamındaki en önemli şeyleri en etkili biçimde yansıtmaktadır.

Şiirlerinde asla yaşayamadığı aşkı ve kavuşamadığı sevgiliyi anlatır. Doğa hakkında şiirleri olduğu gibi, ulaşamadığı başarıdan ve hep arkadaşı olarak gördüğü başarısızlıktan söz ettiği şiirleri de vardır.

Bu tür öğeleri şiirlerinde o denli etkileyici bir dille yansıtır ki, o nedenle ABD'de tüm zamanların en iyi şairlerinden sayılmaktadır.

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page