top of page

Leyla Erbil

Güncelleme tarihi: 23 Nis


Semihat KARADAĞLI

*

şu da var

bütün acılara karşın

hayat

içimize bir nota bırakır ya

en bitik günümüzde

direnme notasını

bir zarfa mı koyar

bir deniz çırpıntısıyla mı

savurur

yüzümüze

neşe üşüşür hayatımıza

birden

güç aşılar

iyi güçtür

baş eğdirmeyen

umut

altın kafesinden

çıkıverir

dolaşır tepemizde

*

Birisine anlatmak da ucuzlatıyor ya işi, ne bekliyorsun karşındakinden, o acıyı gidermesini mi? En iyisi susmak.

*

''İnsan tek başına yaşamı karşılamak zorunda. Bense ille de bir sevgiliyle el ele verip değiştirecektim dünyayı, ne ham hayal, ne zırvalık.''

*

Hıh! Biz neden her kişiler denli olamadık? Bak insanlara, biraz daha ölme de bak şu insanlara; bıkmadan usanmadan, birbirlerine gidip geliyorlar, eski konuştuklarını yeniden konuşuyorlar, yeniden çaya şeker konup içilir, eller sıkılır, “allahaısmarladık, biz de bekleriz, güle güle," "Çocukların gözlerinden..."Ehh! Elinin körü ömür boyu, âmâ yaşamak budur işte, Türkân, "Her şey yaşanmalı," der, icicem iste!

Gecede, Leyla Erbil İş Bankasi Kultur Yayinlari)

/*/

Kimi vakit bambaşka biri oluyorum. Her an başka bir yaşam düşünüyorum. Bana en çok mutluluk vereni kabul etmemek aptallık olur tabii. İşte bunun hangisi olduğunu bilemiyorum. İşte gene romantikleştim!

*

Bir ülkede, devrim olmadan onun ahlakını bulmak gülünç bir savdır.

*

İnsan sevmelidir. Ama neyi sevmelidir? Kimi sevmelidir? Nasıl sevmelidir?

*

" Asıl sorun? Asıl sorun tek başına ayakta durabilmekte, yalnızlığı öğrenebilmekte mi? Asıl sorun sevgisiz yaşayabilmekte mi? Sevgisiz kalıp direnmeyi, sevgisiz kalıp gene de boyun eğmemeyi, dilenmemeyi öğrenmekte mi? "

*

Bilmem ki, belki de sadece mektuplarda kalmaya mahkum bir aşk vardır; mektup aşkları!

Mektup Aşkları, Leyla Erbil

/*/

uzakları özleyen bir martı gibi kaçtın

gönlümün sahilinden gözlerimin ufkundan...

*

insan kendi hayatını sorgulamadan yaşamayı sürdürürse insan sayılmaz

*

Ölmüş kuşakların geleneği, bütün şiddetiyle yaşayanların üzerine çöker…

*

ne anlatıyorsun,,, ne çıkaracaksın, bunlardan,,, şimdiye bak,,, unut geçmişi,,, dünyaya bak,,, dünya yanıyor,,,

*

Varoluşun anlamını yeniden kendimde kursam yavaş yavaş... Dünyada hiç kimsenin neden kendi olamadığı üzerine bir kitap yazsam... Bu ülkedeki vicdan yokluğunun nedenini anlatsam... Yanıma sadece şiir kitapları alsam, bütün dünyanın şiirlerini okumak ölene dek sürse...

Kalan, Leyla Erbil - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları


/*/

kumandayla,,, bir kanaldan ötekine,,, robokoplar, taşlar, çocuklar, çocuklar, çocuklar, sesleri yangınlar içinde,,, ekranın içine atlayıp kurtarmak isteğiyle yanıp tutuşuyorsun değil mi,,, seyirlik işkencesi yöntemine tabi tutuyorlar insanları,,,

*

gazete okumuyorum,,, TV'yi de kapatıyorum,,, Azrail Manastrı'na döndürdü medya bu memleketi yavrum benim,,, biz seyrettikçe canavarlaştırıyor kendini,,, biz-halk şiddete olan düşkünlüğümüzle yaratıyoruz ejderi,,,

Üç Başlı Ejderha, Leyla Erbil

/*/


fekat

hepimiz

umutsuzluktan mı

öfkeden mi

yoksulluktan mı

hiçbir vakit olmadığımız kadar

birbirimizi sever olmuştuk

Tuhaf Bir Erkek, Leyla Erbil

/*/

Yaralı doğar bütün insanlar;

Anlaşılmak, sevilmek, sevecenlik dilenir ömrünce…

/*/

Leyla Erbil

(D. 12 Ocak 1931, İstanbul - Ö. 19 Temmuz 2013, İstanbul)

12 Ocak 1931, İstanbul yılında İstanbul’da doğdu. Türk edebiyatının 1950 kuşağı yazarlarındandır.

İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Edebiyatı bölümünde eğitim gördü. Üniversitedeki ilk yılının ardından Aytek Şay’la kısa süren bir evlilik yaptı ve eğitimine ara verdi. Bir yıl sonra okula geri döndü. Öğrenimi sırasında edebiyata ilgisi arttı ve aynı üniversitede öğrenci olan ablasının (Mürvet Toksöz) katkısı ile edebiyat çevresi ile tanıştı.

Çeşitli işlerde çalıştı. İskandinav Havayolları’nda sekreter olarak çalıştığı sırada, öykülerine hayranlık duyduğu Sait Faik ile tanıştı; onun etkisiyle şiir yerine düzyazıya yönlendi.[5] Sait Faik’in 1954’teki ani ölümüne dek yakın arkadaş olarak kaldı.[1] Sait Faik'in ölümünden sonra onu teselli etmek için Ahmet Arif'in yazdığı mektup, şairin 1954-1957 arasında Erbil'e göndereceği, edebiyat tarihinde yer edinecek mektuplarının başlangıcı oldu

Eserlerinde orta sınıf ahlakını, bireyleşmeyi, bireyin iç dünyasındaki psikanalitik derinliği ve kadın-erkek ilişkilerini ele aldı; söz dizimi kurallarını değiştirdi; "Leylâ işaretleri" dediği kendine özgü bir noktalama işareti sistemi, yeni ve deneysel bir kelime haznesi kullandı.

Edebiyat ve siyasi yaşam içinde aktif rol aldı; Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucu üyelerinden biri oldu. 2002 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen Erbil, Türkiye'den bu ödüle aday gösterilen ilk kadın yazardır

Anısına saygıyla…

*

Derleyen: Semihat Karadağlı

85 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/4

mavi

ADA

2002

Hayat ve Sanat

Emek veren herkesin ADAsı

  • LinkedIn - Beyaz Çember
bottom of page