KÜSKÜN YÜREK
top of page

KÜSKÜN YÜREK


Niyazi UYAR*


Küsecek kadar bir dost bulmak, bir saat, iki saat, bir gün, iki gün, bir zaman küs kalabilmek…


"İnsan kime küser, sevdiğine değil mi? Sen diyeceksin ki, insan sevdiğine küser mi?"


Peki sen hiç tanımadığın, yüzünü bile görmediğine küser misin? Bu ne demektir, hani derler ya,


Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış!


"İnsan tanımadığına, hayatında varla yok arası olan biri için kendini üzer mi, ona dair yüreğinin yara almasına izin verir mi? Ben arkadaşıma, anneme, eşime küstüm… Bunu da senin baktığın pencereden değerlendirsem bile, yine de sevdiğine küser.

İnsan gündelik yaşamda iletişim içinde olduklarıyla ters düştüğü olur, benim de ters düştüklerim oldu. Hatta o kadar ters düşdüklerim 0oldu ki, utanmasak yumruk yumruğa kavga edecektik!"


“Evet öyle de benim demek istediğim bu değil…Peki nasıl, de o zaman mı diyeceksin? Şöyle ki, insan sosyal bir varlık değil mi, bu konuda hem fikir miyiz?”

“…”

“Biz yaşadığımız sosyal çevrede, iletişim içinde olduklarımızla çıkar çatışması içinde olmamız doğal değil midir? İşte buna sebep insan kızar, öfkelenir, küser. Bu başka, bu insanın toplumsal bir varlık olmasına istinaden açıklanabilecek bir şey!”

“Eeeee, senin insan sevdiğine küser, hipotezinden tam olarak ne demek istediğini anlamadım ben?”

“Şu demek, insanın sevdiğine küsmesi…”

“Hadi patlatma insanı, ne diyeceksen de!”

“Demem o ki, sevmek ibadettir, sevmek inançtır, sevmek uğrunda ölesi gelmektir! Sevgilinin adını duyduğunda, birden hayali karşında canlanıverir ya, işte o zaman kalp atışların hızlanıverir ya, nefes alışverişin düzensizleşir; ölecek gibi olursun ya, bir de kıymet verdiklerin vardır ya!”


“Eh biraz anlar gibi oluyorum, fakat tam değil, biraz daha açıklama, örnekleme yapman lazım!”

“ Mesela canımın içi, küstün gittin, konuşmuyorsun, küstün gittin, yakıp geçtin, yıkıp gittin! Buna derinlerden derinbir şey aramanın ne gereği var? Çevre yanımız, canlı cansız doğanın nimetleriyle müteşekkil. Sen, ben onlarsız olamayız. İnsan bir erkekle bir kadının ürünüdür. Sevsinler, sevmesinler birbirlerini. Bir gece, bir an, bir gün bir araya gelip halvet oluverirler ya. Aradan bir zaman geçer, dokuz ay veya dokuz ay on gün, buna sebep dişinin büyüyen karnından yeni bir kuşak gelir dünyaya…"


“Lafı dolandırıp duruyorsun, benim bildiğimi, herkesin bildiğini, sözcük oyunlarıyla satmaya çalışıyorsun, yani laf cambazlığı yapıyorsun!”


“Bak canımın içi, bak şimdi o bir gelse, bir baksa, bir selam verse; işte o zaman gör sen bendeki aşkı, işte o zaman gör bendeki beyni, bendeki yüreği. Bu yürek ne güne vuruyor, bu kalp ne yöne atıyor işte o zaman gör sen beni! Yaaa işte bu yürek artık, tık tık diye atmıyor. Bu yürek kör, bu yürek dilsiz, kaç gün, kaç gece, yalnız, yapayalnız geçti, bilir misin? Bu yürek küs, bu yürek sevdiğine küsmüş, bu yürek kıymetlisine, bizim ki dediğine, benim canım dediğine, benim yoldaşım dediğine. Bu yürek bizim kız dediğine de küs, bu yürek kardeşim dediğine de küs, abi, abim, sen bizim abimizsin, canımızsın, sen bizim için şans diyenlere de küs. Şimdi anladın mı Hani demişler ya bu gözler neler gördü, bu kulak neler duydu, ne akıl almaz şeylere şahit oldum? Boşuna demememişler onun çiğ süt emmişliğini, bir de bu kapitalist üretim ilişkileri var ya, adam satışları her devirde yığınladır, son yıllarda en üst seviyede”


“Hiç bu pencereden bakmadım!”


“Ya işte böyle canımın içi, yüreğim ne zaman köreser bilmiyorum; bu yürek dargın!"

“Yani?”

“Yanisi, çevre yanımdakilere küserim de darılırım da gelir geçer! Benim küskünlüğüm, yüreğimin sesine ses olmayana, kalbimin istikametinde istikamet bilmeze, kalpsize, gören gözü görmeze, duyan kulağı duymaza. Canım dediğim, dostum dediğim, yoldaşım dediğim...İşte buna sebep küstür benim yüreğim. İşte buna sebeptir kalemimin öfkesi, işte buna sebeptir küskünlüğüm. Ne demiş şair: Kör olmada gör beni!"

"..."


"İşte buna sebep küskünlüğüm!”

 

47 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

GELECEĞİM

KARANFİLSİZ

1/3
bottom of page