KÜLE DÖNMÜŞ II
iz buz olur da yiterse
buza dönmez mi hayat
buz kırılıp yol bilinmezse
kül lava dönüp yakmaz mı
kepaze olan her şeyi, her yeri
ne varsa dünden yarına gizlenen
sımsıkı sarıldığımız tertemiz hayat
sabaha yeniden uyanmazsa bu gözler
kör olsun gitsin, karanlıklarda kalsın
neye mal olur yolunu bilemezlik
yol nereden geçer, nereye gider
izi sürmemek neye mal olur
yolun yoldaşlığından kaçmak
yangınlarını söndürmez mi
zirvelerinde türküler söylenecek dağların
gizlenen yorulmadı mı bağrımızda
bağrımızda biriktirdiğimiz kıvılcımlar
ışıkken ekmekken su iken
aşk iken bizi dünya dünya koşturan
artık yaksın küle dönen ateşini
ışık diye bildiğimiz
sadece önünde boyun eğeceğimiz onur
işte bu yüzden yenilmeyeceğiz
bu yüzden rüyalar bizi kıskanacak
aşkın yolunda
boranlarda buz kesmiş ellerimiz
açamadığımız avuçlarımız
oynatamadığımız parmaklarımız
nefes nefese koşmazsak eğer
kopar gider gövdeden
duvarlardaki sözlerimizin çığlığı
yere bakar, karanlıklarda kalır sonra
kaldır o zaman başını
ey sokakların sisini dağıtacak insan
ey kuşlarla gökte olacak
karıncalarla yarışacak
kedilerden miyav dilini öğrenecek
köpeklerin patilerini hiç bırakmayacak
sincapların yuvalarına misafir olacak
ceylanları ürkütmeden kurtlarla dost olacak
işçilerle
kadınlarla
gençlerle
sabahın beklenmeyeceğini bilerek koşacak olanlar
külü ataşe döndürme vakti değil mi artık