top of page

İnsan Olmanın Tarihi

ree

Mehmet Zeki Gezici

*

1.

Evrenin tarihi yerinden kaldımayacağımız kadar büyük bir atlas kitabıdır; renkli, resimli, üstünde bin bir çeşit yazıları olan bir kitap.

Açtığımız her sayfada takılıp kalırız. Her sayfasında kendimizden ayrıntılar bulur, yeni bir sayfaya geçme cesareti gösteremeyiz.Aslında kendimizi gördüğümüzden de ufak tefek ve önemsiz bir parçacık bile olduğumuzun farkında değiliz.

Evren atlasının ilk sayfaları baştan aşağı akan sarı kırmızı bir ateş topudur, her şey bir hidrojen bulutundan ibarettir.

Sonsuz boşlukta kendine yer arayan kazandan boşalmış, civa kıvamında atomların yuvarlandığı, pişmiş balkabağı gibi yer kaplayan, her sıçrayan damlanın bir yıldız oluşturduğu, milyarlarca yıldızın birbirinden uzaklaştığı bir evrenin resimleridir.

Ateş topundan kopan her damla kendi ağırlığı kadar yer çökertirken hacmi kadar da yer kaplar.

Hiç birimiz yoktuk ortalıkta. Sonsuz karanlığın içinde büyük patlamadan geriye kalan yüz milyar derece ısısında koyu şerbetin ışığı vardı. Geçmişte sonnsuz sayıda olan bu büyük patlama, gelecekte de sonsuz defa gerçekleşecektir. Her defasında yeni, bir öncekine benzemeyen büyük bir evren atlası oluşturacaktır. Boşlukta köşe kapmaca oynarken yedi yüz bin yıl sürecek bu yolculukta kendi içinde meydana gelecek iç çelişkiler yüzden soğumaya başlayacaktır. Her kopan parça kendi ateşiyle yanıp tutuşurken kendi kaderlerini de kendileri belirleyecektir. Eksi ve artının kavgasında evrenin ruhu oluşacak, itme ve çekme olayı, içlerinde var olan elementlerin yakınlaşmasını, tanışmasını , gelecekte canlı oluşumuna adım atacaklardır.

2.

İnsanlığın yüz bin yıl önce " hayvanî " bir yaşamı vardı.

On bin yıl önce " hayvancıl " döneme geçen su boylarında yaşayan toplulukların varlığını düşünüyorum.

Dünyanın bir kaç yerinde iletişim olarak el kol hareketlerinden bir adım öne geçerek, mağara duvarlarına resim, toprak ya da taş tabletlere yazılı anlatıma geçilmişti.

İnsanlığın ilk aydınlığı tarih sahnesine çıkmış bulunuyordu.

Dünyanın yüzde doksan beşi hala karanlıkta olan insancıklarla doluydu.

Özel mülkiyetin olmadığı bu dönemlerde ortaklaşa sağlanan emek birikimlerini aynı biçimde paylaşım yapılıyordu.

Köylerin, kasabaların, şehirlerin oluşumu, ekonomik gelişime de ayrı bir yön verdi.


İnsanlığın ilk alaca karanlığı sona ermişti.


Mehmet Zeki Gezici

Comments


bottom of page