Niyazi UYAR*
Şeyh Bedrettin adı bin dokuz yüz yetmişlerden beri ilgimi çeker. Ben ilk kez Bedrettin adını Nazım Hikmet’in Bedrettin Destanını Cem Karaca’nın yorumuyla duydum. Cem Karaca, O muhteşem eseri, Nazım’la birlikte esere konu olan bilge insanın aziz ruhuna hakikaten muhteşem göndermişler. Bu üç güzel insanın ruhları şad olsun, anıları önünde saygıyla eğilirim.
MaviAda, hayatımı renklendiren sevda türkülerimdendir. Hayatın yükünü MaviAda ile birlikte taşımaya çalışırım. MaviAda'da "İnsan Bedrettin adlı eseri görünce acil olarak edinip okumam gerektiğine inandım…
İnsan Bedrettin’i okumaya başlayınca, yazarın naif, sıcak, şiirsel dili sarıverdi beni. Pür dikkat, yer yer notlar alarak, bazen geri dönüp bir kez daha üstünden geçiyordum. Bir romanın giriş bölümünü okuyormuşum gibi olurken, sonra birden bir lirik şiirin dizelerin içinde buldum kendimi. Sonra birden epik bir anlatı alıp gidiyordu beni; sonra da bu destanın kahramanı oluveriyordum.
İnsan Bedrettin, son günlerde okuduğum en büyüleyici eserlerden biri. Yazarın geniş bir tasavvuf bilgisine sahip olduğuna tanık oldum. Yazar, özgürlükçü bir anlayışla, haktan, halktan yana olduğunu fark ederken, Şeyh Bedrettin’i yücelten ifadelere çokça rastladım. Bu fevkalade kıymetlidir, çünkü Bedrettin,
Haktan, halktan biridir,
Bedrettin örgütçüdür,
Bedrettin bilgedir,
Bedrettin filozoftur,
Bedrettin, insanları ayrımsız seven büyük bir hümanisttir,
Bedrettin, komün yaşamını hayata geçiren bir paylaşımcıdır,
Bedrettin, medeni kanunun tek eşlilik esasını bin dört yüzlü yıllarda hayata geçirmiş, bir eylem adamıdır…
“İnsan Bedrettin adlı eserin yazarı Yusuf Erbay’ın devletin vilayetteki en üsteki yöneticisi yani vali olduğunu öğrendim. Sayın valimiz Yusuf Erbay’ın devlete isyan etmiş(!) Bedrettin gibi bir devrimciyi işlemesi, yazması, bence çok değerlidir. Bu görüşüm biraz abartılı olacak; ama bu aynen Lenin’i, Nazım’ı yazması gibidir düşünüyorum. Bence diyorum, çünkü örneğine rastlamayız son yıllarda. Varsa bile bir elin beş parmağı kadar yoktur!
İnsan okuduğu her kitaptan mutlak surette bir şeyler öğrenir, ben de Çelebi Mehmet’in kardeşi Musa Çelebi’yi yayın kirişi ile bizzat kendinin boğduğunu öğrendim ve buna sebep Çelebi Mehmet’e Kirişçi Mehmet dendiğini öğrendim. Tarih kitapları böyle bilgilere pek yer vermez. Tahtı ele geçiren Mehmet Çelebi, nasıl, hangi güçlerin desteğini alarak devlet yönetimini ele geçirmiştir mesela?
İnsan Bedrettin’in şiirsel bir dille yazıldığını söylemiştim ya ben derim ki, Yusuf Erbay, çok güzel şiirlere imza atacaktır diye düşünüyorum.
İnsan Bedrettin’in dil kusurları olmadan okurla buluşmasında Redaktör Salih Köroğlu’nun da işini iyi yaptığını ifade ederek, bir okur olarak teşekkür ederim.
İnanıyorum ki yazar bu eserden yola çıkarak çok güzel bir tiyatro metnini vücuda getirebilir, yine Bedrettin’e dair muhteşem bir roman yazabilir.
Ya İnsan Bedrettin’deki özlü cümleler…
Mesela:
“Tarih hep kazananlarca yazıldığından; şüphe edilir. Kalemşörler, kazananın maaşlısı olunca, yenilenler dipnot bile olamaz!”
“Kazananların tarihi varsa, kaybedenlerin de efsanesi olur!”
“İhanetin karası, önce göğün mavisini kirletir!”
Her gece ay, başka bir yüzünü gösterir, her gece yıldızlar yeniden harmanlanır!”
“Her gece kendi çocuğunu taşır içinde, her gece kendi sabahına gebedir!”
Önerim Sayın Yusuf Erbay,
a) Eserinize bir önsöz yazsaydınız,
b) Önsözde kitabın okumasına dair ipuçları verseydiniz,
c) Kitaptaki italik bölümlerle ilgili açıklamalarda bulunsaydınız…
Sözün özü,
Bazı eserler her okunduğunda yeniden yeniden keşfedilir, buna sebep önümüzdeki günlerde bir kez daha okuyacağım bu güzel eseri…
Yusuf Erbay’ın yeni eserlerini sabırsızlıkla bekleyeceğim…
Şubat 2025 /SAlihli
Opmerkingen