top of page

İnönü ve Anıtkabir'in Sessiz Buluşması



ree

Mehmet ŞAMİLOF

*

​Her yıl 10 Kasım sabahı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kalbinde, Anıtkabir'de, kimsenin şahit olmadığı ancak tüm bir milletin hissettiği derin bir ritüel yaşanırdı.


​İsmet İnönü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, kadim dostu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı. 10 Kasım'lar geldiğinde, resmi törenlerden çok önce, henüz şafak sökmeden Anıtkabir'in o görkemli, ancak o günlerde bir o kadar da hüzünlü atmosferine adım atardı.


​Bu, bir devlet adamının ziyareti değil, bir dostun vedasıydı.

​Kimseye yer vermez, protokolü bir kenara bırakırdı. Atatürk'ün mozolesinin tam karşısına, sanki yıllar önceki Çankaya köşkünde bir çalışma masasına oturur gibi, sessizce yerleşirdi.

​"Dava ve Silah Arkadaşı, En Büyük Dostu..."

İnönü, karşısında uyuyan o büyük lidere, Atatürk'e, saatlerce bakardı. Bu, sessiz bir dertleşmeydi. Yılların yükü, memleketin geleceği, omuzlarına binen sorumluluk... Tüm bu konuları, belki de en iyi anlayacak olan tek insana, sessizce anlatırdı. Bu anlamlı ve dokunaklı gelenek, İsmet İnönü'nün son nefesine kadar, bir gün bile aksamadan devam etti. Her 10 Kasım, bir saygı duruşundan çok, iki dev ismin ruhani bir buluşmasıydı.


​Onların dostluğu, sadece uyumdan ibaret değildi. En sert tartışmaları bile memleket meseleleri üzerineydi. Yakın çevrelerince biliniyordu ki, birçok konuda keskin görüş ayrılıkları yaşanabilirdi. Biri, heyecanlı ve vizyoner adımların öncüsü; diğeri, temkinli ve gerçekçi adımların savunucusuydu. Ancak bu tartışmaların bir kavgaya dönüşmesine asla izin verilmezdi.

​İşte tam bu anlarda, o tatlı arabulucu devreye girerdi: Salih Bozok. Atatürk'ün yaveri olan Bozok, tartışmanın tansiyonu yükseldiğinde, tecrübesi ve sevecenliği ile konuyu bir şekilde "tatlıya bağlamayı" başarırdı. Çünkü iki lider de bilirdi ki, bu tartışmalar, kişisel hırslardan değil, sadece ve sadece Türkiye'nin geleceği içindi.

​Anıtkabir'deki o yalnız sandalye, sadece bir anıt değil, aralarındaki o büyük ve eşsiz dostluğun, saygının ve memleket aşkının ebedi bir sembolü olarak kalmıştır.



bottom of page