top of page
1/1074

FIRINCI KADIN

Niyazi UYAR*


Nedendir bilinmez, sokak lambaları gün doğuncaya kadar yanar. Elektrik enerjisi fazlalığından mıdır, işletmeci firmanın halkın sırtından geçinmesi midir… cevapsız kalan sorular.


Fırıncı Kadın, kış günlerinde akşam on sekiz, yaz günlerinde yirmiye kadar fırının satış reyonunda ekmek satar. Kış günlerinin akşam altısı geç olur. Yaza göre geç olmasa bile karanlık olur. Karanlık korkutucudur, karanlık kadınlar için tekin değildir. Kış günlerinin akşam altısında devlet memurları evlerine ulaşmış, çoktan sofranın başındadır.


Fırıncı Kadın bir an önce eve ulaşmak için gayret ederken, öte yandan benim yaşama sevinçlerimden dediği sokak hayvanlarının yemlerini yemliklere koymaktadır. Ekmeğini fırından alan Kasap Yüksel’e kanı ısınmış, onun sıcak içten yaklaşımıyla güne, ekonomiye dair sohbet ederler. Kasap Yüksel’in getirdiği artık et, yağ parçalarını kapaklı bir tencerede pişirir, bayat ekmekleri fırında iyi bir kuruttuktan sonra et parçalarının olduğu tencereye koyar, sokak hayvanlarının yiyeceklerini hazırlar eve giderken yol üstündeki kaplara sıra ile taksim ederdi.


Fırıncı Kadın ne kumral ne sarışındı; ikisinin ortasında bir ten rengine sahipti. Her daim gülen gözleri maviydi, siyah kalın kirpikleri göz bebeğini koruyan devrim muhafızı gibi bir boydaydı. Tek yanağına; Tanrı’nın özenle kondurduğu gamzesi, sevdiklerini içine alıp yok ediverecekmiş gibi derincedir. Ekmek almaya gelen her müşteriyi güler yüzü ile karşılar ekmeği kâğıda sarıp poşetleyerek “afiyet olsun efendim, Allah ağız tadınız bozmasın,” diyerek uğurlardı. Burnunun ucu hafif yukarı doğru kalkık olması onun estetik cerraha gittiğine dalalet eder ki, bu doğru değildir. Zaten emekçilerin estetiğe ayıracak ne paraları vardır ne pulları; onlar geçim derdindedir. Başında Anadolu kadının çelgi dediği saçlarının yarısından çoğunu açıkta bırakan beyaz örtü, hafif kepçe kulakları da açıkta bırakmıştır. Önüne aldığı Ara ara beyazı çıkmaya başlayan kestane rengindeki saçları eğilip kalktıkça, göğüslerini dövmektedir. İnce beline bağladığı kemeri, heykeltraş keskisi ile yontulmuş gibi duran sarmaya, sarılmaya hasret basenlerini bütün güzelliğiyle sergiler.


Fırıncı Kadın, Kasap Yüksel’in getirdiği artıkları kaynatmış, fırınladığı bayat ekmekleri et suyuna yatırıp poşetlemiş, fırından evine doğru yürümeye başlamıştır. Kaç aydır yağışsız geçen Salihli’nin göğü, yağmur damlalarının en basiretlisini, en bereketlisini, Gediz Ovası’nın üstüne indirmeye başlamıştır, öğleden beri. Güçlü kuvvetli yağmur damlaları üzüme, asmaya, eriğe, kaysıya bilumum nebata hayattır.


Fırıncı Kadın’ın yolunu bekleyen sokak hayvanları onun birkaç dakikalık gecikmesiyle huzursuz olmaya, havlayıp miyavlamaya başlamıştır. Patrona kasa teslimi yapan kadın her gün eksiksiz teslim ederken kasayı o akşam açık vermiştir. Her eksiği çalışanın maaşından kesen patron bu konuda asla taviz vermeyen biridir. Ona göre vereceği her tavizin daha büyük açıklara sebep olacağını düşünmektedir çünkü.


Şehrin öteki mahallelerinden gelen sokak hayvanları zafiyet geçirmeye yakınken, Fırıncı Kadın’ın mahallesinin sokak hayvanları semirdikçe semirmiş, oburlaşmıştır. Beyaz köpeğin kızık zamanıdır. Öte mahallenin köpekleri de yollarını şaşırdıklarından mıdır nedir, o akşamı Fırıncı Kadın’ın sokağında karşılamıştır akşamı. Fırıncı Kadın, sokak hayvanlarının yiyeceklerini yiyecek kaplarına bıraka bıraka evine doğru yürürken, sokağa yeni gelen üç beş köpek, yaşlı zeytin ağacının altına uzanmış, kendilerine doğru yürüyüp gelen kadının dost mu, düşman mı olduğuna bakmadan hırlamaya başlamıştır bile. Fırıncı Kadın, hayvan sevgisine dair bildiği lisanla seslense de sevmeye sevilmeye alışık olmayan köpekler aynı anda atılır Fırıncı Kadın’ın üstüne. Fırıncı Kadın’ın yapmayın, etmeyin, yiyecek getirdim size diye yakarışları hiç kar etmediği gibi, daha da öfkelendirmiştir onları. Eli, ayağı, yüzü, gözü, karnı göğsü demeden, nerden olursa ısırıp parçalarlar.


Devlet Hastanesine kaldırılan Fırıncı Kadın, günlerce yoğun bakımda tedavi görür, her gün iyileşeceğine daha da kötüye gider durumu. Ayların cücesi şubatın son haftasına doğru sabah kırağısı kalkmadan sevgi dolu yüreği hayatın yorduğu yüreğine ağır gelince teslim etmiştir canını.


Ruhu şad olsun, bütün güzel insanların başları sağ olsun; toprağı incitmesin!

57 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/2

mavi

ADA

2002

Hayat ve Sanat

Emek veren herkesin ADAsı

  • LinkedIn - Beyaz Çember
bottom of page