Esma Teyze
top of page

Esma Teyze

-HAYATTAN RESİMLER-

-Esma Saraçoğlu’nun anısına-




Bir sabah başında şapkası bir kadın elini kaldırıp bizi durdurdu.

90'lı yaşlarında pırıl pırıl gözlü, güler yüzlü bir hanım:

“Günaydın çocuklar ne tarafa gidiyorsunuz” dedi.

Gideceğimiz yolu söyleyince “ Poşetlerim var, evim de sizin yolunuz üzerinde beni bırakır mısınız?” dedi.

“Sevinerek. Buyurun, ” dedik.

Esma teyze ile tanışmamız böyle oldu.


O günden sonra ailemizin bir üyesi oldu. 93 yaşında çağdaş, son derece kültürlü ve bakımlı, hayata sımsıkı bağlı bir kadındı. Bir oğlu bir kızı vardı. Oğlu Antalya da kızı ise Almanya’da yaşıyordu. Albay Diş Doktoru olan eşi vefat etmiş tek başına kalmış, yalnız yaşıyordu. Sevecen yüzü ile çevresine kendisini sevdirmiş birisiydi. Hala gençlik resimlerine benzeyen çok güzel kadındı. Gülmek nasıl da yakışıyordu ona. Yaşamayı seviyordu, hareketliydi. Yaşamının bir kısmını İzmir’de bir kısmını ise İstanbul’da geçiriyordu. İstanbul’a her gidişinde veya dönüşünde tüm sevdiklerini arar “Benim yaşım çok, bakarsın geri dönemem, gelin görüşelim, “derdi.


Özel günleri unutmazdı. Ramazan ayında evinde her akşam kendisinin hazırladığı yemeklerle mutlaka misafirlerini ağırlardı.

Kendisine olan sevgimiz saygımız büyüktü.


Her bayram ve özel günlerde büyükleri mutlaka aramama rağmen bir anneler gününde Esma teyzeyi her nasılsa unutmuştum. Saat 16.00 gibi telefonum çaldı karşımda Esma teyze utancımdan telefonu açamıyorum. Uzun uzun çaldıktan sonra telefonu açtım çok güzel bir ses tonu ile:

” Kızım anneler günün kutlu olsun,” dedi. Utancımdan yerin dibine girmiştim.

“Esma teyzeciğim ben sizi arayacaktım kusura bakmayın,” gibi birşeyler dedim.

“Olsun kızım ben senin ne kadar meşgul olduğunu biliyorum. Sen her seferinde arıyorsun bu seferde ben arıyayım,“ deyince içim biraz rahatlamıştı. Ama o olaydan sonra sık sık kendisini aramayı ihmal etmedim.


Bir yılbaşı gecesi kendisini bize çağırdık.

“Kızım ben yaşlı insanım siz sıkılırsınız” dedi.

“Olur mu Esma teyze sizinle bir yılbaşı geçirmek bize keyif verir” dedik.

Evde tek başına kalmasına gönlümüz razı olmamıştı. Bütün gece bize eşlik etti neşemize neşe kattı. Kış günü buzdolabından su içmesi bizleri şaşırtmıştı.


Bir gün Belediyede bir işi varmış, beni aradı:

“Kızım benimle belediyeye gelir misin?” dedi.

İşlerim yoğundu ancak onu kıramazdım:

“Gelirim Esma Teyze” dedim.

Birlikte gittik. İşini hallettik beni taksi ile büroya bıraktı. Yolda “Kızım sana olan borcum nedir?” diye sordu. “Esma teyze ben buraya sizin kızınız olarak geldim eğer para için gelecek olsaydım bu gün bürodaki işleri bırakıp çıkamazdım” dedim.

Yaşadığı müddetçe tanıdığı herkese benim İzmir de avukat kızım var diye anlatmış. Herkes beni onun avukat kızı olarak tanımıştı.


Yaşına rağmen isminizi unutmaz çocukları evdekileri tek tek sorar onları ayrı ayrı gözlerinden öperdi. İnternetten kendisi ile ilgili fotoğraf ve bilgileri bulmuş ve bir kâğıda çıkarmış kendisine götürmüştüm. Sevinçten gözleri doldu “Sen benim kızım oldun” deyişini hiç unutamam.


Bir seferinde İstanbul’a giderken bana:

“Kızım benden sana hatıra kalsın istiyorum,” deyip inci bir kolye ile inci bir yaka iğnesi verdi. Mahcup olmuştum kimseye borçlu kalmak istemiyordum. Çantama baktım camdan yapılmış çok güzel bir nazar boncuğu ile altın bir zinciri alıp:

“O zaman sizde benden bunu kabul edeceksiniz başka türlü alamam” dedim. Çok duygulandı. “Kızım bu yaşta nazar boncuğu takarsam ayıp olmaz mı?” dedi. “Esma teyzecim o kadar güzel ve iyisiniz ki size nazar değmemesi için bunu takmanızı istiyorum” dedim.


Kışları genelde İstanbul’a gider orda kalırdı. Bir gün telefonla beni aradı “Kızım senin verdiğin kolyenin ucu kırıldı kuyumcuya gittim benim için çok özel kızımın hediyesi lütfen bunu yapın” deyip kolyeyi yaptırmış. Her konuştuğumda “Kızım kolyen hala boyumda ama yaşımdan utanıyorum tersine takıyorum” dedi. Ölünceye kadar boynunda kaldı o kolye.


Son yıllarını bakıma muhtaç olduğu için İstanbul da bir bakım evinde geçirdi. Sık sık telefonla konuşuyorduk. Bana "İstanbul’a gelince mutlaka bana uğra güzel kızımı da göreyim," derdi. İstanbul’a her gidişimde ona uğramak istememe rağmen uğramak mümkün olmamıştı. Sonra bir gün bir telefon geldi. Esma teyze vefat etmiş İstanbul da defnedilmişti. Çok üzülmüştüm. Yolda tanıştığım bir insan hayatımıza o kadar girmişti ki gözümden yaşlar boşaldı. O gün el kaldıran kadını görmezden gelseydik o güzel insanı tanımayacaktık. Bazen hayat tesadüflerle dolu oluyor.


Vefatından sonra Almanya da yaşayan kızı geldi:

"Annem sizi çok anlattı sizinle tanışmak istiyorum," dedi.

Esma teyzenin evinde buluştuk. Cenazesine gidememiştim hiç olmazsa eve gidip veda etmeliyim diye düşündüm. Eşyaları evleri yanan bir aileye vereceklermiş. Manevi değeri olanları kızı ile birlikte ayırdık. Fotoğrafları ve bazı değerli eşyaları aldı diğerlerini bıraktı. "Annem sizi çok seviyordu Lütfen ondan size hatıra kalacak bir şeyleri alın," dedi.

Masa üzerinde duran porselen gondol ile duvarda 1963 yılında yapılan yağlı boya tabloyu verdi. Şimdi ikisi de salonumuzu süslüyor. Ha birde Esma teyzenin aşık olduğu ve yıllarını paylaştığı eşi ile çekilmiş bir fotoğrafı aldım. Eşyaları toparlarken gözüme bohça içinde eski bir gelinlik ilişti Bu gelinlik Esma teyzenin annesinin düğünde giydiği gelinlikmiş.


“Bunu ne yapacaksınız?” Eşsiz bir şey, götürün lütfen, bir daha bulamazsınız.” dedim. Kızı götüremeyeceğini söyledi. “O zaman izin verirseniz ben alayım, saklamak isterim,” dedim. “Tabi seve seve alın bunun değerini başkaları bilemez” dedi.


Esma teyzenin babası Denizli eşrafından Hacı Mestan Ağa olarak bilinen oldukça varlıklı bir aile. Gelinlik Hacı Mestan Ağanın eşi Şerife hanıma ait. Esma teyzenin 97 yaşında vefat ettiği ve kendisinden büyük ağbisinin de olduğu dikkate alındığında gelinliğin 100 yıldan eski olduğu tahmin edilebilir.


İpek kumaştan dokunan yöresel bir düğün kıyafeti. Bindallısı cepkeni ve iç etekleri ile birlikte pembe ipek üzerine gümüş kırma işlenmişti. O kadar narin ve eski idi ki evde korumak mümkün değildi.

O zaman bu değeri ve kültürü başkaları ile paylaşmak lazım diye düşündüm. Kızı Gül Saraçoğlu’nun da iznini alarak İzmir Kadın Müzesine bağışladım.


Aydın pırıl pırıl bir Atatürk kadını olarak tanıdığım Esma teyzenin bu şekilde isminin yaşatılmasına katkım olduğunu düşünüyor, bir nebze de olsa borcumu ödedim diye avunuyorum.


Işıklar içinde uyu Esma Teyze Avukat kızın seni unutmadı.


Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık yüzlü kadınlarına bin selam olsun…


Semihat Karadağlı





1.661 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

UZATMA

1/3
bottom of page