amansız, acımasız kokuyorsun,
gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
hırçın hırçın, pembe pembe
gül kokuyorsun nefes nefese.
Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle
sen koktukça düşümde görüyorum onu
yüzü sararmış, titriyor dudakları,
tam alnının altında masmavi iki ateş,
bazen iki damla yaz yağmuru,
mermerini emerek dağlarının,
ölümünden bu yana yazdığı şiirler
kızaraktan birtakım şiirlere
büyük sular büyük gemileri sever çünkü
şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse,
o zaman ölünce de şiirler yazar insan,
ölünce de yazdıklarını okutur elbet
yaşamanın her bir yerinde.
Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun,
bu koku dünyayı tutacak nerdeyse,
gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
herkes, hep bir ağızdan: gül!
ve her şeyin üstüne bir gül işlenecek
saçların, alınların,göğüslerin üstüne,
mezarsız ölülerin üstüne,
titreyen kirpiklerin üstüne,
unutulmuş çığlıkların üstüne,
kederlerin, yasların, sevinçlerin
ve her şeyin üstüne bir gül işlenecek.
Bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül,
ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah
biz dünyamızı gerçekten görmemişiz daha
geceyi, gündüzü, yıldızları
tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla.
Öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları,
bu umutsuzlukları bırakın kardeşler,
güller güller güller dolusu,
nasıl gül kokacağız birlikte,
amansız, acımasız kokacağız,
dayanılmaz kokacağız nefes nefese...
8 Ağustos 1928'de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976’dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. Bodrum'da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul'da 28 Mayıs 1986'da yaşamını yitirdi.