Evde Tek Başına
top of page

Karantina Günlükleri

Güncelleme tarihi: 5 Ara 2020



Evde Tek Başına


Daha ne kadar yazabilirim bilmiyorum, ama bugün günlüğümün dördüncü günü. TV ekranından Corona'dan bir hastanın daha yaşamını yitirdiğini ve hasta sayısının 191'e çıktığını okuyorum. Her ne kadar fısıltılı gazetesi sayıların çok daha fazla olduğunu söylese de gönlüm resmî duyurulara inanmak istiyor...


Sabah pırıl pırıl güneşli, ama "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" deyimini doğrularcasına çok soğuk bir güne uyandım. Sanki bir yere yetişecekmiş gibi fırladım yataktan, geceden sabaha ne değiştiyse, haberleri izlemek için heyecanla televizyonun karşısına ve penceremin önüne kurulup kahvaltımı etmeye başladım.


Her sabah işine ya da okuluna gitmek için koşuşturanlardan eser yoktu sokakta. Sadece kapının önündeki mamaları yemek için birbirine dayılanan martılar ve kediler volta atıyordu. Çayımı yudumlarken kulağıma gelen su sesiyle irkilip dışarı baktığımda günün ilk güzel karesiyle karşılaştım. Kadıköy belediyesi tazyikli (belki de ilaçlı) suyla sokağımızı yıkıyordu, tüm virüslerin bu suyla akıp yok olduğunu hayal ettim, ama haberleri izledikçe gerçeklerin hiç de hayaller gibi olmadığını anladım.


Biliyorum bu günler de geçecek, neler neler geçmedi ki... Ama sabretmemiz gerekiyor, ne demişti eskiler; "elle gelen düğün bayram". Gerçi gelen düğün-bayram olmasa da bu sıkıntıyı bütün dünya yaşıyorsa, biz de katlanıp yaşarız, ne yapalım...


Saatler ağır geçiyor, telefonun sesiyle irkiliyorum. Arayan bitişikte oturan genç komşum; bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soruyor ve dışardan istediğim bir şey olduğunda haber vermemi istiyor. İçim sıcacık oluyor ❤️ iyi ki komşularım var diyorum. Biraz bilgisayarla uğraşıyorum, biraz kitap okuyorum... Sonra hapisten kaçan bir suçlu gibi usulca sokağa çıkıyorum, biraz hava almam, hareket etmem lazım... Sokaklar bugün iyice boş, gölgeme sığınarak yürüyorum ürkek ürkek. Tek tesellim öğlen yediğim bol sarımsaklı yemek. Böyle efil efil korkarken ne Corona ne başka biri yaklaşır yanıma. 😊


Niyeyse kaç gündür boş sokakları gördükçe bir zamanlar Timur Selçuk'un söylediği bir şarkı dolanıyor dilime:


SEN NERDESİN


Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi. Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar...

Son yolcunun gömüldü yolda son adımları, Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları. Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda.

Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye, Yollarını bekledim görüneceksin diye. Senin için kandiller tutuştu kendisinden, Resmine sürme çektim kandillerin isinden.

Saksıda incilendi yapraklar senin için, Söylendi gelmez diye uzaklar senin için... Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, Saatler son gecemin geçti cenazesiyle.

Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü... (Faruk Nafiz Çamlıbel)


Biliyorum şiirin son dizelerindeki gibi sonunda biz de güleceğiz...

Neyse çok gevezelik ettim, şu an saat 24.00 pencereden dışarı bakıyorum normal zamanlarda çoğu karanlık olan pencerelerin hepsinin ışıl ışıl aydınlık olduğunu görüyor ve seviniyorum, evde oturan sadece ben değilim diyerek teselli buluyorum. Büyük kısmı gençlerden oluşan apartman komşularımın sesleri geliyor mutfak penceresinden, yalnızlık duygum hafiflerken göz kapaklarım düşmeye başlıyor, sanırım uyku vakti geldi. Aydınlık ve sağlıklı günlere uyanmak dileğiyle esen kalın 🤗 19.03.2020


***

AH CORONA


Penceremin önünde oturmuş sokağı seyrediyorum. Hava karakışı aratmayacak kadar soğuk, haberlerde İç Anadolu'nun pek çok yerinden kar manzaraları düşüyor ekrana. Alınacak bir şey de olmayınca bugün sokağa çıkma yasağına tam uyayım dedim. Malum dün halkını çok düşünen sayın CB'miz CORONA önlemlerini anlattı, 65 yaş üstüne kolonya ve maske lütfetti. Ama kendi de 65 yaşında olmasına karşın maske takmamıştı. Demek ki bu hain virüs makam sahiplerine değil bizim gibi garibanlara musallat oluyor... Sokaktan çöp toplayan çocuklar geçiyor sürükledikleri koca çöp dolu arabalarla, biraz aşağıda köprü ve yol inşaatında insanlar çalışıyor harıl harıl ve birileri acımasız virüsü anlatıyorlar ha bire...


Şu anda saat 21.00 sosyal medyada yapılan paylaşımları okuyan bazı komşular balkonlarında, şu zor dönemde özveriyle çalışan doktor ve sağlık emekçilerini alkışlıyorlar. Çok da iyi yapıyorlar, çünkü onların haklarını hiçbir şekilde ödeyemeyiz. Ama benim camı açıp alkış tutacak mecalim yok, kaloriferin harıl harıl yanmasına karşın ben üşüyorum, daha doğrusu içim üşüyor akşamdan beri... Hasta filan değilim, sadece üzgünüm; CORONA denen şu meret belki bizi öldürecek, belki de öldürmeyecek; ama topluma yayılan SEVGİSİZLİK ve NEFRET pek çoğumuzu öldürmese de yüreklerimizde derin yaralar açacak.


Bugün vaktim bol olunca Facebook'ta biraz fazla oyalandım. İBB başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bir paylaşımı düştü önüme. Başkan, son günlerde toplu taşıma kullananların sayısının %50 düşmesine karşın 65 yaş üstünün (yani bedavacıların) sayısında azalma olmadığını gösteren bir grafik yayınlayarak, bu guruba "evde kal, sağlığını koru" demek istiyordu sanırım. Paylaşımın altındaki yorumlara takıldı gözüm, aman allahım, insanlar ne kadar acımasız ve bencil olmuşlar gözlerime inanamadım. "Bu bedava kartları derhal iptal edin, bunları sokağa salmayın, mikrop yayıyorlar ortalığa, bizi de hasta edecekler, bizim de başımızda var bundan bir tane, laf dinlemiyor..." vb. onlarca yorum yapılmış... Yazık, çok yazık... Bu söylemler mantıken doğru olsa da üslup çok acımasız ve çirkin. İnsanların yürekleri taş kesmiş. Aman bana bir şey olmasın da gerisi ne olursa olsun, duygusu bulaşmış insanlara...


Artık kimsenin kimseye tahammülü yok; okullar tatil, çocuklar evde diye insanlar şımarttıkları çocuklarından yakınıyorlar. Evde oturan büyüklerinden ayrı, sokağa çıkanlardan ayrı şikayet ediyorlar. Kadının biri çıkmış sözüm ona "ironi" yapıyordum diyerek Alevilere saldırıyor, bir kısım modernlerimiz günlerdir umreye gidenlere nefret kusuyor. Şu zor günlerde en güvenmemiz gereken kişi halka yanlış bilgi veriyor. Kimi bilim adamları çıkıp maske takın diyor, kimileri gerek yok diyor... Herkese ve her şeye inancımı kaybetmek üzereyim. Bir of çeksem şu karşıki dağlar yıkılır mı, şu kötü ruhlu insanlar ıslah olur mu acaba?


Bugün karamsarım, hem de çok... Umarım aklıselim ve bilim galip gelir, hem şu kötü ruhlu insanlar hem de CORONA yok olur... Korkarım böyle devam ederse ben yok olup gideceğim...


"günler zehir zıkkım bir zemheri, titretiyor ruhumu da bedenim gibi... esmedi bahar yeli, açmadı çiçekleri, hüzün kapladı hep yürekleri..." (n.b.a) 21.03.2020

19 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page