top of page
Asaf Halet Çelebi

Sanatta Eskimeyen Şey

Güncelleme tarihi: 6 Oca 2022


Sanat bahislerinde eskilerle yenilerin mücadelesi hemen hemen insanlık tarihi ile başlayan bir şeydir. Evet, herkes bilir ki eskiden yeni olan şey bugün eskimiştir. Ancak zamanın tahripkâr pençesinin parçalayamadığı bir şey vardır. Onun nasıl doğduğu bile ekseriya müphem kalır. Bu, zaman hudutları içine giremeyecek kadar güzel olan şeydir. Asırlar onun üzerinden karanlık bulutlar hâlinde geçse de onun rengi kararmaz. (…)


Zaman mefhumu daha ziyade bizim beynimizin içindedir. Çoğumuz güzeli zamanla ölçmek isteriz. Yine içimizden birçoğu güzelliği kendi gözleriyle değil başkalarının gözlerine inanarak kabul etmek ister. Çünkü (güzel) standart damgası vurulmuş bir şeyi kayıtsızca kabul edivermek onun için kolay ve tehlikesiz olacaktır. Kolektif bir görüş rahatlığı insanı düşündürmekten kurtarır. Bu görüş rahatlığını temin eden göreneklere, modaya uyma neticesinde beğenilen şey acaba hakikî sanat eseri midir? (…)


Sanatta birçok içtihatlar, birçok ekoller olabilir. Her değerli içtihadın, kendisine göre bir iddiası olan her ekolün sanat ve edebiyat tarihinde bir yeri vardır. Fakat unutmayalım ki ekoller ekseriya hemen hemen bir kişiye inhisar eder. Bir dahi başlı başına bir ekol yapabilir ve ondan sonra aynı çığırda yürümek isteyenlerin çoğu ancak bir taklitçiden veya ekseriya ‘rate bir mukallid’den başka bir şey olamaz. (…)


Öyle dahiler vardır ki onlar bir ekolün hudutları içine bile sığmazlar. Onlar, bir Budha sükûnu ile bize ezelî vecdin nurunu gönderirler. Onlar sanatın nirvanasına eren hakikî Budhalardır. Bu nadir fıtratlar için artık eski ve yeni mefhumları yoktur. Onlar zamanın ve zamanla değişen her şeyin dışında kalırlar. Hiçbir ekole tâbi olmadıkları halde ekollerin kendilerinden doğduğu bir verbe, bir masdardır. (…)


Şüphesiz ki bütün ekoller aynı kuvvette değildir. Bütün edebiyat ve sanat ekolleri nihayet unsurları ve üslûpları itibarıyla değişir; kıymetli, hatta kıymetsiz olabilir. Zaman onların elbisesini çürüterek aldığı vakit altından bazen canlı ve icazkâr bir varlık, bazen uslanmış ve boyaları bozulup akmış bir ucube veya buzdan yapılmışsa bir hiç ortaya çıkabilir. (…)


Böyle birçok ekoller vahilikleri, sahtelikleri, çürük esaslara dayanmaları dolayısıyla kıymetten düşmüştürler. Bunları diğerleriyle karıştırmamak icap eder. Zaman şeytanı hakikî güzelliği iğva edemez. Onun nisyan cehennemine attığı sahtekârları nüfuz ve dikkati olan gözler çarçabuk ayırt ederler.

Etiketler:

10 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör