Düşünceleri ve şiirleriyle İranlı kadınları olduğu kadar, baskıcı rejimlerde yaşayan diğer kadınları da etkileyen Füruğ Ferruhzad’ın kadınların sorunlarını ele aldığı şiirleri ve fikirleri şiddetli tartışmalara neden olur. Kısa süren yaşamı boyunca İran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirir.
Bak nasıl içinde gözlerimin
Karanlık ve isyancı gölgem nasıl
Yok oluyor tüm varlığım ve beni
İçine alıyor bir kıvılcım
Uzaklardan geldin sen ve uzaklardan
Ve kokular ve ışıklar ülkesinden
Şimdi bir teknedeyim seninle birlikte
Fildişi, bulut ve kristal
Götür beni ey yüreğimi okşayan umudum
Götür şiirlerin ve coşkuların kentine
Yıldızlarla dolu bir yol, beni götürdüğün
Çıkardığın yer yıldızlardan da yüksek
Nasıl yandım ben bu yıldızlarla
Ateşli yıldızlarla doldum ağzıma kadar
Durgun sularından gecenin saf ve kırmızı balıklar gibi
Eskiden ne kadar uzaktı toprak
Gökyüzünün mor köşelerine
Karlı kanatlarının sesini meleklerin
Bak nerelere ulaştım sonunda ben
Samanyoluna, ölümsüzlüğe, bir sonsuzluğa
Birlikte çıktığımız doruklarda şimdi
Yıka beni dalgaların şarabıyla
İpeğine sar beni öpüşlerinin
İşte beni yeniden bitmeyen gecelerde
Bak tam karşımızda gecenin mumu
Nasıl doluyor ağzına kadar uyku şarabıyla
Gözlerimin simsiyah kadehi
Senin ninnilerini dinlerken
Sen doğuyorsun, güneş doğuyor...
(Türkçesi: Onat Kutlar-Celal Hosrovşahi)
5 Ocak 1935'te Tahran'da dünyaya gelen Furuğ Ferruhzad, mahalle mektebinde 9. sınıfa kadar okuduktan sonra kız sanat okuluna gider. Burada resim, dikiş-nakış ve el sanatları öğrenir. Füruğ, 16 ya da 17 yaşlarına geldiğinde Perviz Şapur ile evlenir. Eğitimine kocasının yanında Ahvaz'da devam eder. Bir yıl sonra tek çocuğu olan Kāmyār dünyaya gelir Evliliğinden iki yıl sonra 1954 yılında eşinden ayrılan Füruğ, mahkemenin Kāmyār'ın velayetini babasına vermesinden sonra oğlunu bir daha göremez.
Eşinden ayrıldıktan sonra yaşamını yazarlık, gazetelerde editörlük yaparak kazanmaya başlayan Füruğ, İbrahim Gülistan’la tanışır ve sinemacılığa başlar Sinemada oyunculuk, senaristlik, kameramanlık, yönetmen yardımcılığı, dublaj, montaj ve yaratıcı film editörlüğü yapar. 1962 yılında yaptığı belgesel filmi o yıl İtalya’da Belgesel Filimler Festivalinde birincilik kazanır. 1963 yılında yaptığı “Kara Ev” filmi, Almanya'da düzenlenen Ober Havzen Film Festivalinde en iyi film ödülünü alır.
Düşünceleri ve şiirleriyle İranlı kadınları olduğu kadar, baskıcı rejimlerde yaşayan diğer kadınları da etkileyen Füruğ Ferruhzad’ın kadınların sorunlarını ele aldığı şiirleri ve fikirleri şiddetli tartışmalara neden olur. Kısa süren yaşamı boyunca İran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirir. Kadınların daha iyi koşullarda bir yaşama kavuşmasını ve medeni haklar elde etmesini savunur. Şair, Şah Döneminin despotluğuna da karşı çıkar, bazı şiirleri kimi zaman erotik bulunduğu için de sürekli eleştirilere maruz kalır.
13 Şubat 1967'de geçirdiği bir trafik kazasında yaşamını yitiren Ferruhzad ile ilgili, birisi Unesco diğeri Bernardo Bertolicci tarafından olmak üzere1962 yılında iki belgesel film hazırlanır ve yayınlanır.
Çağımız İran şiirinin önde gelen kadın yazarlarından olan Furuğ Ferruhzad ilk şiirlerini İlkokulu bitirdiği yıllarda yazar. Gazel türü bu şiirlerin ardından İlk şiir kitabı “Tutsak”, bir yıl sonra da kocası Pervez Şapur’a ithaf ettiği “Duvar” adlı kitapları yayınlanır. "Yeniden Doğuş" adlı kitabıyla şiirinde zirveye ulaşan Ferruhzad’ın şiirleri ölümünden sonra” Soğuk Mevsim” adı altında bir kitapta toplanır.