YABANCILARLA YAŞAMAK
top of page

YABANCILARLA YAŞAMAK




Marmara’nın incisi, Atatürk’ün kenti; denizi, dağı, yaylası, yeşili, kaplıcaları, havası temiz Yalova. Üç büyük kentin (İstanbul, Kocaeli, Bursa) merkezinde bir yerleşim yeri. Şimdi bu kentte yaşamak "güzeldir mi" daha doğru olur, yoksa "güzeldi mi"? Ne yazık ki ikincisi. Çünkü Yalova’da, son yıllarda, toplumsal yaşam değişti. Yalova karman çorman oldu.

Yabancılar etkili durumda.


Aslında Yalovalı yabancılara alışkındır. Karamürsel’de Amerikan üssü varken radarda çalışanların bir kısmı Yalova’da oturuyordu. Günübirlik gelip gidenler de vardı. Alışverişlerini Yalova’dan yapıp ekonomiye katkıda bulunuyorlardı. Ayrıca pek çok Yalovalı üste çalışarak emekli olmuştu. Üs kapatılınca Amerikalılar Yalova’dan ayrıldılar.


Daha sonra kaplıcaları ve doğal güzellikleri nedeniyle Arap turistler Termal’e gelmeye başladılar. Bunlar yerleşik değildi ve günlük yaşamı etkilemiyorlardı.


Suriye’nin karışması sonucu çok sayıda Suriyeli geldi Yalova’ya. Savaştan kaçmışlardı, her şeylerini Suriye’de bırakıp gelmişlerdi. Sokaklar, cami avluları dilenciden geçilmiyordu. Üstleri, başları perişan kadınlar kucaklarında, yanlarında çıplak ayaklı küçük çocuklarla kendilerini acındırıyorlardı. Cuma günleri dilendirilen kadınlardan, çocuklardan camiye girilemiyordu. Cami içinde vaazın bir yerinde bir Suriyeli aniden ayağa kalkıp bağıra bağıra yardım istiyordu. Kulübeler, bodrum katlar, izbe yerler barınma yerleri oluyordu. Fırsatçılar onlardan ucuz işçi olarak yararlanıyordu. Onları görmek insanın içini acıtıyordu. Bir süre sonra Yalova’da sayıları azaldı.


Suriyelilerin yerine çok sayıda Iraklı, İranlı ve Afgan doldu Yalova’ya. Türki cumhuriyetlerden çalışma için gelenler de oldu.


Iraklıların çoğunun maddi durumu oldukça iyi. Çoğu ev satın aldı, işyeri açtı. Vatandaşlık aldı. İranlılar varlar ama şimdilik pek görünür değiller. Afganlıların çoğu genç erkek. Eğitimsiz ve yoksullar. Daha önce Suriyelilerin çalıştıkları işlerde çalışıyorlar. Kâğıt topluyorlar. Önce çekçeklerle yapıyorlardı, sonraları motorlu taşıtlar aldılar. Bazıları Türkçe biliyor, bilmeyenler pek öğrenme derdinde değiller. Grupça dolaşıyor, kavgalara karışıyorlar.


Araplara satış yapmak, hizmet vermek amacıyla işyerlerinde Arapça tabelalar arttı. Pazarlarda bile Arapçaya rastlanıyor. Satıcılar Arapça bilen elemanlar çalıştırıyorlar. Araplar çokça alışveriş yaptıkları için yerli müşteriye sıra çok geç geliyor. Esnaf yerli müşteriye, ikinci sınıf muamelesi yapıyor. Pek çok yerde, özellikle konutta, fiyatlar yükseliyor. Her yerde gruplar halinde dolaşıyorlar, yüksek sesle konuşuyorlar. Parklarda akşamları hep birlikte şarkı söylüyorlar. Onlara hitap eden dükkanlarda da Arapça müzikler çalınıyor.


Gidici değiller, topluma uyum sağlama dertleri yok.


Yalovalılar yabancı düşmanı değildir. Ancak yabancılar, her alanda, yaşamı etkiliyorlar. Fiyatları arttırıyorlar, alışveriş sürenizi uzatıyorlar. Haklarınıza, yaşam biçiminize müdahale etmeden, geçici (konuk) oldukları sürece dostluklar kurulabilir. Ancak yerli halkın bedeller karşılığında edindiklerini tepeden inme, parayla elde etme öfkeye, kızgınlık veya kırgınlıklara neden oluyor. Bazen Türk’e ve Türkçeye özlem duyuluyor.

Yine de Yalovalı yüce gönüllü ve konukseverdir.




Fuat ÖZGEN


16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page