SAVAŞI DURDURALIM
top of page

SAVAŞI DURDURALIM

Yusuf Aksoy

*

Topraklarının büyük bölümü İsrail tarafından işgal edilmiş olan Filistinliler yurtlarında yeniden zulüm ve katliamlarla karşı karşıyalar. Sırtını ABD ve Batılı Devletlere dayayan İsrail’in mevcut ırkçı, faşist rejimi hem İsrail’in demokrasi, özgürlük ve barış isteyen halk kesimleri hem de mazlum Filistin halkı için tehdit ve tehlikedir. İsrail rejimi ve işbirlikçilerinin savaşla var olma arzu ve ideolojileri Ortadoğu coğrafyasından başlayarak dünyanın tümünde barışı tehdit etmektedir. Dünya barışını tehdit eden Emperyalist ülkeler ve taşeronlarının gözü sadece savaştan kazanacakları ‘ganimete’ çevrilidir.


Kirli savaşlar, amaca ulaşmak için her şeyin mubah görüldüğü savaşlardır. Elbette ki savaşın her türlüsü kirli ve öldürme üzerine kuruludur. Ancak adı konmamış, doğanın bileşeni olan her canlıyı öldürmekte bir sorun görmeyen, kendinden olmayan herkesi düşman görüp hedef alan saldırıların hiçbir haklı zemini yoktur. Bu yüzden kirli, diye açıklanıyordur. Savaşı ranta ulaşmanın, sömürmenin, talan etmenin bir aracı olarak gören zihniyet bu kirli yolda akla gelmedik kötülükleri kendince meşru bulmakta ve kamuoyunu da buna inandıracak çok sayıda yalan aygıtıyla kontrol altına almaktadır. Bugün İsrail’in de yaptığı budur. Yakın tarihte, ikinci dünya savaşı süresince Nazizm’in zulmüne ve soykırımına uğramış bir halk adına kurulmuş bir devlet başka bir halka zülüm ediyor; çocuk, kadın, yaşlı, hasta, yaralı ayırmadan sivilleri de öldürüyor. Yerleşim alanlarını, kentleri kuşatarak tüm halkı cezalandırıyor, savaş yani insanlık suçu işliyor.


Oysaki İsrail devleti ve halkı tarihe hiç ara vermeden, kör sağır ve vicdandan arınmış olmadan bir dönüp bakmalı ve oradan büyük dersler almalıydı, almalıdır. Zulme, soykırıma uğramış bir halk zulme ve soykırıma ilk karşı duracak olan olmalıdır. Barışı, adaleti, birlikte yaşamı, özgürlüğü en çok İsrail devleti ve halkı savunmalıdır. Filistin, özgür olamadan, İsrail dâhil Ortadoğu özgür olamaz.


Bu gerçekten yola çıkarak öncelikle Ortadoğu coğrafyasının halkları bu savaşa dur demelidir. Özellikle aydınlar ve sanatçıların kan gövdeyi götürdüğü bu tarihsel koşullarda rehavete kapılma hakları hiç yoktur. Kentler kuşatılmış, bombalar yağdırılırken; içinde yüzlerce annesini, babasını kaybetmiş çocuklar, kadınlar, hasta ve yaralıların olduğu hastaneler, sığınaklar vurulurken uyuyanlar, susanlar, insanlık suçlarını sıradanlaştıran dolaylı suç ortaklarıdır. Bertoldt Brecht bir gün, Hitler’e ses çıkarmayan “makus talihlerine” razı sanatçılara şöyle seslenmişti: “Sizler şu an batmakta olan geminin duvarlarına çiçek resimleri yapıyorsunuz ve bunun adına sanat diyorsunuz.” Bu eleştiri ve uyarı bugün de geçerlidir. İletişim kanallarının savaş baronlarının kontrolünde olduğu bir dönmede insanlıktan, barıştan, adaletten, hakça bölüşümden ve doğadan yana olan herkesin avazı çıktığı kadar savaşa hayır! diye ayağa kalması bir zorunluluktur.


Kimse, bu yaşananlardan uzun vadede kendime bir fayda sağlarım düşüncesine kapılmasın. Gökyüzünden ölüm yağdığı koşullarda susarak, salt yarına şiirler yazmakla, roman kahramanları aramakla, resimler yapmakla, ödüle gidecek senaryolar planlamakla geçecek vakit kötülüğün hanesine yazılmış olacaktır. Bilinsin ve unutulmasın. Yine, Yahudi Soykırımına ve İkinci Dünya savaşının tüm vahşetine tanık olmuş ve karşı durmuş bir sanatçı olarak Brecht’ten alalım dersimizi: “Keşke faşizm olmasaydı ve ben bunları yazmasaydım!” Sanatçılar, aydınlar, eşit, özgür bir yaşamdan yana olan herkes sadece hayatı kutsamalı ve onun için gereğini yapmalıdırlar. Barış için hiçbir zaman geç değildir. Savaşı durduralım ...


49 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/3
bottom of page