top of page

Sandro Botticelli ve Venüs’ün Doğuşu













Sandro Botticelliya ya da Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi) (d. 1 Mart 1445 – ö. 17 Mayıs 1510), Rönesans dönemi İtalyan ressamdır. En ünlü tablosu da VENÜS'ün DOĞUŞU'dur.







Venüs’ün Doğuşu

1486 yılına tarihlenen bu resim Klasik üslup etkisinde ve Floransa Erken Rönesans kültürünü en çok somutlaştıran eserdir. Medici ailesi tarafından ısmarlanan resimde güzelliğin ve aşkın koruyucusu Venüs’ü dev bir deniz kabuğunun içinde, resmin odak noktasında görürüz.


Bir su perisi tablonun sağ tarafında elinde çiçekli bir örtüyle Venüs’ü beklemektedir soldaki iki rüzgar tanrısı ise üfleyerek Venüs’ü su perisinin olduğu kıyıya doğru sürükler.

Tablodaki güller Venüs’ü simgeler.


Yunan Mitolojisine göre Kronus, babası Uranüs’ü hadım edip cinsel organını denize atar ve deniz döllenmiş olur. Bunun sonucunda da Venüs doğar ve bir deniz kabuğu üzerinde yükselir.


BOTİCELLİ














Tam adı Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi olan Sandro Botticelli 1 Mart 1445'de İtalya’nın Floransa şehrinde doğar. Babası Mariano Filipepi oğlunu iyi bir şekilde yetiştirmeye çalışır. Yakın arkadaşı olan kuyumcu ve zanaatkâr Botticelli‘nin yanına onu çırak olarak verir.

Böylece ustası olan kuyumcu Botticelli’den gelecek ismini de kazanır. Bildiğiniz gibi takılar da bir desen çizimi üzerinden tasarlanır. Bu nedenle kuyumcular ve ressamlar sürekli temas ilgi halindedir. Sandro'nu desen çizimi ilgisini çeker ve resim sanatında yoğunlaşır.


Zamanla İtalyan ressam Filippo Lippi’nin öğrencisi olur. İlk yıllarında Lippi’den etkilense de daha sonra Verrocchio ‘nun etkileri görülür eserlerinde. Çok geçmeden Sandro’nun yeteneği büyür ve gelişir. Daha genç yaştayken Mercanzia’da Antonio ve Piero Pollaiuolo tarafından yapılmış resimlerin arasına bir figür yapacaktır.


Sanatsal tarzı

Botticelli, Rönesans resim sanatının gelişmesinde büyük rol oynar. Kendisini deliliğin sınırına sürükleyen kaygısı, sanatına yön vermiştir. Uçucu ve coşkulu figürler çizmiştir.

Ayrıca hastalık derecesine varan zarafet duygusu eserlerine kendine özgü, şiirsel bir hava verir. Yapıtlarında hareket ve duruşun inceliği, ince uzun bedenli, uzun boyunlu ve ciddi ifadeli kadının zarifliği zengin bir doku oluşturur. Botticelli dini konu alan tablolar yapmış olsa da, dinsel bir ressam değil, güzelliğe tutkun bir ressam olmuştur. Sanatında Yeni-Platonculuk felsefi akımın etkisi dikkat çekicidir[


Eserlerinin konularını dinden ve mitolojiden seçerek anıtsallık yakalamakta usta bir isim haline gelir. Tasvir ettiği sahnelerde bol bol figür kullanan sanatçı kendine özgü bir üslup yaratır.











Bolca devinimli, salınım içinde çizgiler kullanır. Hareketli kumaşlar ve saçlar onun resmine zarif ve dekoratif bir özellik katar. Yüzyılın ilk yıllarında yaygın olan güçlü renk kullanımına karşın onun paleti sınırlı ve donuktur. İtalyan sanatçı ve ressam olan Giorgio Vasari, Botticelli için şöyle der; “Botticelli, sancakları ve başka kumaşları, renklerin akmadan iki tarafta da görüneceği şekilde malzemeyi örerek nasıl yapılacağını bulan ilk insanlardandı.”


Botticelli’ye asıl ün kazandıran eseri Müneccim Kralların Tapınması olmuştur. Bu eser onun adının hem Floransa’da hem de başka yerlerde duyulmasını sağlar. Botticeli’nin ününü duyan Papa IV. Xystus Roma’daki sarayının şapeline (Sistina Şapeli) resimler yapması için Botticelli’nin görevlendirilmesine karar verir.


Böylelikle sanatçı sarayın şapeli için bir çok sahne resmeder.


Botticelli, 17 Mayıs 1510'da Floransa’da ölür.


Botticelli’nin en bilinen iki eseri Venüs’ün Doğuşu (The Birth of Venus) ve İlkbahar Alegorisi (La Primavera)’dir.

Eserlerinin çoğu Floransa’daki Uffizi Galerisi ‘nde sergilenmektedir.

*

DERLEME: Aycan AYTORE

KAYNAK:İNTERNET

60 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments