top of page

KİME OY VERMELİYİM?

Yazarın fotoğrafı: Yusuf AKSOYYusuf AKSOY

Yusuf AKSOY

*

Bu günlerde ülkenin en temel konusu 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler konusudur. Yerel seçimde büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri, muhtarlar ve ihtiyar heyetleri belirlenecektir.


Türkiye gibi ülkelerde seçimlere olan güven iyiden iyiye sarsılmış olsa da yine de ülkenin en çok konuşulan ana teması olma özelliğini koruyor. Bu konuda medya ve öğrenilmiş çaresizlik hali yurttaşı çok kolay manipüle etmektedir. Seçimler çok yakıcı gündemleri alaşağı edebiliyor. Bu durumda da siyasi iktidar kitleleri oyalama anlamında muazzam bir fırsat kazanmış oluyor. Yerine getirilmeyen önceki seçim vaatlerinin sorgulanması,  profesyonelce engelleniyor ve yeni vaatler seçmenlerin gündemi haline getiriliyor. Dolayısıyla iktidar elindeki her türlü aracı kullanarak yurttaşı kendi gerçek gündeminden uzaklaştırabiliyor ve iktidarını sorunsuzca yürütmeye devam edebiliyor.


Bir bütün olarak toplumun ve içinde yaşadığımız ekolojik hayat dolayımı ile çevre ve diğer canlı paydaşlarının hak ettiği yaşantı için yurttaş bilinci açığa çıkartılmak zorunludur. Bu zorunluluğun sorumluluğu ise muhalefete aittir. Yurttaş, toplum olabilme koşulunun en temel yapı taşıdır. Toplumsal sözleşmeler paradigması gereği yurttaş, insanca yaşamak için eşit vazgeçilmez, devredilmez ve ertelenemez haklara sahiptir. Yurttaş, sadece karın doyurma ve canlılığını sürdürmek gibi sıradan hayattın ardından koşmaz. Ekolojik hayatın bilincinde olur ve tüm canlılığın eşit yaşam hakkını savunur. Bu vesile ile yerel seçimlere nasıl tutum ve davranışla gidilmesi gerektiği günümüz ve aydınlık yarınlar için çok önemelidir. Yerel yönetimler, yerelin her türden ihtiyacına çözüm bulmak ve buraları daha yaşanılır kılmak için yönetime gelmeliler. Yerel denilen bölgenin ekolojik bütünlüğü gözetilmek zorundadır. Yani çevre, evcil ve yaban hayattaki hayvan ve bitkiler toplumsal yaşamın parçası olarak görülmelidir. Çevrenin, sokak hayvanlarının ve yaban hayvanlarının yaşamının hiçe sayıldığı bir anlayış ile barış içerisinde, huzurlu bir yaşamı inşa edilemez.


Bu anlayıştan yola çıkarak 2462 sayılı Belediyeler Kanunu ele alınmalı ve yerelin tüm paydaşlarıyla mutlu bir yaşam süreceği yeni düzenlemeler yapılabilmelidir. Yerel yönetimlerin o yerele gerektiği gibi faydalı olabilmek için idari ve mali yönden elleri güçlü olmalıdır. İstendik değil, gerçek ihtiyaçların yerine getirilmesi için yerel yönetimlerin halkçı bir programla çalışmaları önemlidir. Halkçı, demokratik ve denetlenebilir bir belediyecilik için de belediyelerin idari ve mali özerliği gereklidir. Belediyelerin özgür çalışabilmesi için değinilen alanlarda özerkliği olmazsa yerelin ihtiyaçları doğrultusunda sınırlı yetki ve olanaklarla çalışılacaktır. Toplum hakkını savunmak; kent hakkını, hayvan haklarını ve çevre hakkını savunmaktan geçer. Huzurlu bir kent yaşamı, kentin ranta kurban edilmemesiyle, insan ve doğal yaşama en üst düzeyde saygı duyulacak çalışmalarla mümkün olur.

Halkçı, demokratik belediye anlayışında halkın yerel yönetimde söz, karar ve denetleme haklarının gerçekten var olması gereklidir. Yerel seçimlerde oylarımızı tamamıyla kamu, çevre, sokaklarımızın sakinleri olan sokak hayvanları ve kültür-sanat-spor faaliyetlerini de önceleyen hizmet anlayışı ile aday olan adaylara verelim. Sadece oy verme düşüncesi içinde olmayalım. En demokratik, şeffaf, özgür, eşitlikçi halkçı bir belediye için sokağımıza, sokak hayvanlarına, ağaçlara, yeşile, mahallemize, kentimize sahip çıkmanın gereğini yerine getirelim. Bunun gereği canla başla çalışmaktır.


Unutmayalım, birlikte yaşam emek ister, güven ister, dayanışma ister …

42 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

At Avrat Silah

コメント


1/369