KERBELA
- maviADA

- 10 Eki
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Eki
*
İktidar Uğruna Bir Masumiyetin Katli Hikayesi
*

Kerbelâ Olayı ya da Kerbela Savaşı temelinde iktidar kavgası olan , 10 Ekim 680'de (Hicri 61, 10 Muharrem) ikinci Emevi halifesi I. Yezid'in (h. 680–683) ordusu ile İslam peygamberi Muhammed'in torunu Hüseyin bin Ali'nin liderlik ettiği küçük bir grup arasında şu anda Güney Irak'ta bulunan Kerbela'da gerçekleşen
Kadınlar ve çocuklar ve Hüseyin'in oğlu Zeynelabidin dışında Hüseyin taraftarlarının bütün erkekleri, 71 kişi katledildi.
Başları Alınan Cesetler
Hz. Hüseyin ile beraberindeki yetmiş kadar muharibin şehid edilmelerinden ve Emevî ordusunun onun kesik başıyla esir alınan haremi mensuplarını Dımaşk’a götürmek üzere yola çıkmasından sonra açıkta bırakılan şehid cesetleri, Benî Esed mensubu Gādiriye köylüleri tarafından Hâir denilen yerde toprağa verildi. Hz. Hüseyin’in başının ise Halife I. Yezîd’e sunulduktan sonra nereye gömüldüğü bilinmemektedir.

Tarih:10 Ekim 680
h. 10 Muharrem 61
Yer: Kerbelâ, Irak
Neden: Hilâfet
TARAFLAR
Yezid Taraftarı;
30.000 kişi (Kufe'den gelen 18.000 kişi Hüseyin bin Ali'yi gelmesi için çağırıp sonrasında saf değiştirmiştir)
Hüseyin Taraftarı:
Dokuzu yolda öldürülmek üzere (Müslim bin Akil'in ailesi ve ona yardım edenler) 72 erkek ve bir o kadar kadın. Zeynelâbidîn savaşamayacak durumda olduğu için çatışmaya girmedi.
KAYIPLAR:
Yezid Taraftarı;
1000-2000 kişi (Abbas bin Ali ile girilen çatışmada yaklaşık 400-1000 kişi, Ali el-Ekber ile girilen çatışmada yaklaşık 100-200 kişi. Diğerleri ise Hüseyin bin Ali ve kalan 58 kişi ile girilen çatışmada ölmüştür.
Hüseyin Taraftarı:
Dokuzu yolda öldürülmek üzere (Müslim bin Akil'in ailesi ve ona yardım edenler) 71 erkek ve Rukiyye bint Hüseyin
*Hüseyin'in küçük kızı Rukiyye bint Hüseyin rivayete göre savaş alanında değil, babasının kesik başı kendine gösterilince ölür.
Sonuçları: Emevî ordusu, tarihteki Pirus zaferi gibi yıkıcı bir zafer kazanacak, o günden sonra da İslam dünyası huzursuzluğunu sürdürecektir.
• I. Yezîd'in halife ilan edilmesi.
• Savaşamayacak kadar hasta olduğu için sağ kalan tek erkek olan Zeynelâbidîn ve sağ kalan diğer kadınlar esir alınıp Şam'a götürülmesi.
•Olayın halk nezlinde tepki ile karşılanması ve Muhtar es-Sekafî'nin öncülüğünde Muhtariyye isyanlarının başlaması.
• Olaydan 3 yıl sonra I. Yezîd'in şüpheli bir şekilde ölümü.
•II. Muâviye'nin Hz Ali'nin kızı Zeyneb bint Ali'nin isteğiyle tahttan feragat etmesi ve Ümeyyeoğulları soyunun sona ermesi

Tarihsel GELİŞMELER:
Emevi halifesi I. Muaviye (h. 661–680), ölümünden önce oğlu Yezid'i halefi olarak tayin etmişti.
Yezid'in bu hareketi, dördüncü halife Ali'nin oğlu Hüseyin ve Zübeyr bin Avvâm'ın oğlu Abdullah bin Zübeyr gibi Muhammed'in bazı önde gelen sahabelerinin oğulları tarafından itirazla karşılandı.
680 yılında Muaviye'nin ölümünün ardından Yezid, Hüseyin ve diğer muhaliflerden biat etmesini istedi. Hüseyin biat etmedi ve Mekke'ye gitti. Ali'nin halifeliğinin merkezi olan Irak'ın garnizon kasabası Kufe halkı, Suriye merkezli Emevi halifelerine karşı olup uzun zamandan beri Ali'nin ailesine bağlıydı. Bu sebeple Kufe halkı, Hüseyin'e Emevileri devirmesini önerdi. Hüseyin, durumu anlamak için Müslim bin Akil'i Kufe'ye gönderdi. Küfeliler yanlarında olduklarını bildirdi. Haberi alan Hüseyin'de yaklaşık 70 kişilik bir kafileyle Kufe'ye doğru yola çıktı. Bu arada Küfeliler fikirlerini değiştirmiş, ihanet ederek Müslim ve yanındakileri öldürmüştür.
Bunlardan habersiz Hüseyin ve yanındakiler Kufe'ye çok az bir yol kalmışken, Halifenin 1.000 kişilik ordusu tarafından durduruldu.
Bu nedenle Hüseyin, kuzeye yönelmek zorunda kaldı ve 2 Ekim'de Kerbela yakınlarında bir kamp kurdu.
KÜFELİLERİN İHANETİ DUYULUYOR
Sa‘lebiyye’de karşılaştığı iki yolcudan Kûfeliler’in biatlarından caydığını ve Müslim b. Akīl ile Hâni’ b. Urve’nin öldürüldüğünü öğrenince geri dönmek istedi; fakat bu defa da Müslim’in oğulları ve kardeşlerinin ısrarı üzerine yola devam etmeye mecbur oldu. Bu arada taraftarlarına isteyenlerin ayrılabileceğini söyledi, onlar da ayrıldılar; yanında sadece aile fertleriyle birlikte yaklaşık yetmiş kişi kaldı. Böylece sayısı azalan kafile Ninevâ bölgesindeki Kerbelâ’ya vardı (2 Muharrem 61 / 2 Ekim 680).
Çok geçmeden 4.000 kişilik bir Emevi ordusu buraya geldi. Emevi valisi Ubeydullah bin Ziyad'ın Hüseyin'e, onun otoritesine boyun eğmediği sürece güvenli geçiş izni vermeyi kabul etmemesi sebebiyle müzakereler sonuç vermedi.
Hüseyin, boyun eğmeyi kabul etmedi.
10 Ekim'de meydana gelen savaşta Hüseyin, akrabaları ve yoldaşlarının çoğunluğu öldürüldü, sağ kalan aile üyeleri ise esir alındı.
Bu savaşla birlikte, Iraklıların, Hüseyin'in ölümünün intikamını almak amacıyla iki ayrı sefer düzenlediği İkinci Fitne başlamış oldu; bunlardan ilki Tevvâbîn ayaklanması ve diğeri ise Muhtar es-Sakafi ve taraftarları tarafından gerçekleştirilmişti.
Muhammed'in kızı Fatıma'nın Muhammed'in kuzeni Ali'den olma oğlu İmam Hüseyin'in ölümü, Şiilerce her sene Aşûre Günü'nde yâd edilir. Sünnîler ise İslam'da matem yapılmaması kaidesine uyarak bu günleri ibadet yaparak ve Mevlid okutarak geçirirler.


BİR AYRINTI.
Hüseyin'in Kufe'de kayda değer bir desteği bulunuyordu. Zira Kufe, babası ve kardeşinin halifeliği sırasında halifeliğin başkenti olmuştu. Kufe halkı, Birinci Fitne sırasında, Emeviler ve onların Şamlı müttefiklerine karşı savaşmıştı. Hasan'ın halifelikten feragat etmesinden memnun değillerdi ve Emevilerin yönetimi almasından büyük ölçüde hoşnutsuzdular. Hüseyin, Mekke'de bulunduğu sırada, Kufe'deki Ali'den yana olanlar (Alids) tarafından mektuplar aldı. Bu mektuplarda, Emevilerin yönetiminden bıktıklarını ve bu yönetimi baskıcı bulduklarını ve meşru bir liderlerinin olmadığını belirttiler. Hüseyin'den Yezid'e karşı bulunacakları isyan girişimini yönetmesini istediler ve eğer kabul ederse Emevilerin valisini görevden alacaklarını söylediler. Hüseyin, Kur'an'a uygun hareket eden kişinin meşru lider olduğunu belirten bir mektupla olumlu yanıt verdi ve onlara doğru yol göstereceğine dair söz verdi. Ardından kuzeni Müslim bin Akil'i Kufe'deki durumu değerlendirmek üzere gönderdi.
Müslim b. Akil geniş bir destek topladı ve Hüseyin'e durumu bildirerek Kufe'ye gelmesi önerisinde bulundu. Yezid, Kufe valisi Numan bin Beşir el-Ensari'yi 'pasif' olması nedeniyle görevden aldı ve onun yerine Basra valisi Ubeydullah bin Ziyad'ı tayin etti. Ziyad'ın baskısı ve siyasi manevraları sonucunda, b. Akil'in takipçileri dağılmaya başladı ve isyanı erkenden başlatmak zorunda kaldılar. Ancak isyan bastırıldı ve Hüseyin'e yardım sağlayacak olan bin Akil öldürüldü. Hüseyin, Basra'ya bir elçi daha göndermişti, ancak elçi hiçbir destek bulamadı ve hızla yakalanarak idam edildi.
Hz. Hüseyin Resûlullah’ın sevgili torunu, emaneti denilerek müslümanlardan daima sevgi, şefkat ve bağlılık görmüş, böylece altı yaşında kaybettiği dedesinin ve annesinin yokluğunu fazlaca hissetmemiş, ağabeyi Hasan ile birlikte bütün İslâm dünyasında olduğu gibi Türkler arasında da Resûlullah’ın sevgili torunu sıfatıyla daima sevilmiş, sayılmış ve adları çocuklara verilen en yaygın isimler arasında yer almıştır.
Şiî dünyası, Şiîliğin hareket noktası ve temel şahsiyeti Hz. Ali olmakla birlikte, ALİ'nin şehid edilişinin arka planında varlığını sürdürebilen güçlü bir siyasî kuruluş bulunmadığından bu olayla fazla ilgilenmemiş, Hz. Hüseyin’in şehâdetini ise Şiîliğe hayat veren bir kaynak telakki ederek içtimaî ve siyasî hayatın parolası haline getirmiştir.
Bugün İslâm dünyasının en büyük azınlık mezhebini oluşturan İsnâaşeriyye İmâmiyyesi’nin özellikle duygu ve gönül hayatını Hz. Hüseyin sevgisi yönlendirmektedir. Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid edilişinin hâtırasını anmak için yapılan ve “tâziye” denilen yas merasimleri, onu imamların üçüncüsü ve on dört ma‘sûm-i pâkin (çârdeh ma‘sûm-i pâk) beşincisi kabul eden Şiî dünyasında başlı başına bir olaydır. Ancak Sünnîler’in tuttukları 10 (veya 9, 10, 11) Muharrem orucunun Kerbelâ tâziyesiyle bir ilgisi yoktur . Hz. Hüseyin’in acıklı sonu İslâm edebiyatında başlı başına bir tür oluşturmuş ve özellikle tâziye törenlerinde okunmak üzere Şiî şair ve edipleri tarafından “maktel” veya “maktel-i Hüseyin” denilen mersiye ve okuma parçaları kaleme alınmıştır.
Hz. Hüseyin’in çocuklarından Ali el-Ekber Kerbelâ’da kendisiyle birlikte şehid olmuş, Ca‘fer ve Abdullah adlı oğullarından devam etmeyen soyu diğer oğlu Ali Zeynelâbidîn’den devam ederek seyyid unvanıyla tanınmıştır.
Ayrıca Fâtıma ve Sükeyne (Sekîne) adlı iki de kızı vardı.
*























































Yorumlar