FIRTINA KUŞU’NUN YURTLUĞU
- Niyazi UYAR
- 5 gün önce
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 gün önce

Niyazi UYAR*
Bir varmış, bir yokmuş. Bir güzel yurtluk varmış. O kadar güzel, o kadar güzelmiş ki, tekmil yaratıkların iştahı kabarıyormuş. Bu yaratıklar, bu güzel yurtluğu zapt etmek için yamuk, yas yamuk bir masanın çevresinde toplanıp güzel yurtluğu kendi aralarında pay etmişler. Sonra da bir tarih koyup o tarihte işgal etmişler. İşgal etmekle kalmayıp bütün güzelliklerini talan etmişler. Talan etmekle kalmayıp halkını kırmışlar, çocuklarını nehirlere, fırınlara atmış, dişilerine tecavüz etmişler.
Gidişat kötüymüş, kötü olduğu kadar da umutsuzmuş. Umut yok olmuş, yarın yok olmuş; duvar diplerinde sabi sübyanlar telef olmuşlar. Umudun tükendiği bir anda bir Fırtına Kuşu çıkmış, önce umutsuzluğa, sonra da kadere savaş açmış. Umutsuzluğu ve kaderi bir kanat vuruşu ile parçalamış. Sonra da leş yiyen çaylakları, leş yiyen akbabaları, … yiyen kara kargaları darmadağın etmiş, bağımsız bir kuşlar cumhuriyeti kurmuş!
Fırtına Kuş’unu halkı çok seviyormuş, çok seviyormuş sevmesine de vaziyet dünün etçillerinin işine gelmiyormuş. Bezirgân saltanatlarının temellerini yıkan Fırtına Kuş’unu hain ilan etmişler. Etmezler mi, Fırtına Kuşu yönetime halkını ortak etmiş. O günden sonra üreten de yöneten de kendileri olmuş. Ondan ötürü Fırtına Kuş’una, onun yurtluğuna karşı yaman bir savaş başlatmış, leş yiyenler. Savaş, gizli açık bütün araç gereçlerle yapılıyormuş. Dün değişime karşıyken, artık değişimin bütün nimetlerinden yararlanıyorlarmış. Bunların yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarındaymış. Bu güruh Fırtına Kuş’unun cumhuriyetini ortadan kaldırmak için eşi benzeri görülmemiş, bir savaş başlatmış, başlatmakla kalmayıp toplu bir kıyımlar yapmışlar. Fırtına Kuş’unun bütün değişimlerini yok etmek için yemin üstüne yemin etmişler…
Bir gün Gök, Fırtına Kuş’unun kutsal değerlerine dair bir methiye dizmiş. Methiyeyi kırlangıç çok beğenmiş, methiyeyi saka çok beğenmiş, methiyeyi kumrucuk çok beğenmiş, methiyeyi serçecik de çok beğenmiş! Onlar methiyeyi çok sevmişler ya, karadan dönme, Alaca Karga çizmiş Fırtına Kuş’unun değerlerinin üstünü. “Osman’ı Çalan Saksağan” da çizmiş değişimlerin üstünü. Saksağan Gök’e:
“Sen de ben de Fırtına Kuş’unu çok severiz demiş. Severiz sevmesine de demiş, ben kavgaya giremem demiş. Sonra demiş onlar tüneğimin döneğini kırarlar da dönemez olurum demiş. Tüneğimi altımdan çekiverirler demiş. Karadan dönme Sarıyılan, Sarı Çıyan birlikteliği,” bizim için zaten hava hoş demişler, altta kalanın canı çıksın demişler! Ama Baş Saksağan olmaz diyor, ol sebepten ötürü olmaz, biz de olmaz diyoruz.” demiş.
Buna sebep Fırtına Kuş’unun gözleri dolmuş, buna sebep Gök de ağlamaya başlamış. Kuşların, serçelerin, kumruların, turnaların… Fırtına Kuşu’nun yurtluğu kemirile kemirile, ufalana ufalana tükenip gitmiş…
Göğü, gök gibi, yeşili, yeşil gibi olan Fırtına Kuş’unun yurdunda hiçbir şey artık eskisi gibi olmamış. Çanakçılar, değnekçiler, hak yiyiciler, hep baş olmuş. Hiçbir yerde hiçbir şey olamayanlar, beş koyunun üçünü kurda kuşa kaptıranlar söz ve ikbal sahibi olmuşlar. İmza yerine parmak basanlar bile baltalara sap olmuşlar. O günden sonra bütün saplar kutsal bir ağaç olmuş. Hal böyle olunca da bezirgân saltanatının savağına su taşıyan su yolakları da yolsuz kalmış. Fırtına Kuş’unun yurtluğunda değirmenlerin savakları yavşamış, yavşamış, sonra da bal tutanlar parmaklarını yalaya yalaya tüketmişler…
Fırtına Kuş’unun yurdunda bundan sonra hiçbir zaman iki, iki daha dört etmemiş! Çanakçıların, çorbacıların, değnekçilerin, kafadan bacaklıların devri saltanatı hükümran olmuş. O günden sonra, Fırtına Kuşu ile birlikte kuşların en güzelleri, kumruların, serçelerin, kekliklerin, turnaların… gözlerinin yaşları hiç dinmemiş…
Nisan 2006 / Bornova
Comentarios