
Leylâklar açtığında
O zaman ne zamandır
Elbet işleridir açmak
Leylâkça bir zamanda
Peki ne zamandır
Yüreğinin testi gibi
Kolayca tutulacak
Kulp taktığı boynuna
Ve biri el atsın diye
Sabırla beklediği
Karnında uğuldayan
Mahzun rüzgârlarıyla
Ne zamandır o zaman
Kolay geçmesin diye
Düğüm atan kendine
Belirli aralıklarla
Seferberlikten önce
Cumhuriyetten sonra
Leylâğın derdi ne ki
Yaralı bir geçmişle
Kedileri besledim
Su verdim çiçeklere
Ortalığı toparladım
Ve okudum bir ara
Sonra aynaya baktım
Aynadaki giz yüzüme
İşte tam sırasıdır
Saklama söyleyiver
Sahi ne oldu senin
Dün gibi gençliğine
Çekiver kuyruğunu da
Dönüp ısırsın isterse
At gözlükleriyle geçen
Bu sümsük zamana
Duyurabilirsen sesini
De ki geride bıraktım
Menevişli bir süreci
Bir hüsrana başladım
Büyüyor içimde şimdi
Küf tutan ezikliği
Sonra şöyle devam et
Ne güzel bir ilkyazdı
Ilık leylâk kokuları
Dolardı göğsümüze
Ben yüzüne bakardım
Evcimen bir deniz
Gözlerinde durmadan
Kıyıları yalardı
Sevdanın gölgesinde
Ne güzel bir ilkyazdı
Şunu sakın unutma
Eğer benimseyip de
Kullanmayı bilirsen
Ayrılıklardır bazen
Bir öznel buluşmanın
Tek gerçek odağı
Düşün yol ayrımında
Seni sana gösteren
Açılmış bir göz gibi
Şaşkın bakan budağı
Ve tartarak kendini
Yol ver sözlerine
Benim de bir zamanlar
Ahbaplarım vardı de
Soframda bet bereket
Şarabım tek durmaz
Oynaşırdı küpünde
Ben de gençtim elbet
Benim de bir zaman
Çiy düşerdi tenime
Diyelim beğenmedin
Hayıflanan bu girişi
De ki gözümle gördüm
Naylon çuval lifinden
Örüyorlar yuvalarını
Kuşlar bile günümüzde
Bak insanla birlikte
Yaşam da kirlendi
Neyleyim bu ömrün
Yaprak döken gerisini
Bir kapı tıklaması
Duyar gibi olursan
Sözün tam burasında
Önce git kapıya bak
İzin ver yüreğinin
Biraz soluklanmasına
Biri gelmişse eğer
Savmanın yolunu bul
Duyar gibi olmaktır
Gereken çünkü sana
Sonra şöyle devam et
Körükleyip ateşini
Köylü kurnazlığından
Kentli bilgiçliğine
Ben bu coğrafyada
Dolaştım hayli zaman
Bir ortak yan buldum
Benzeşmezler içinde
Sevmiyordu birbirini
Nedense hiç kimse
Ve de ki ben şimdi
Bir paslı fermuarı
Çekiyorum geçmişime
Açılmamak üzere
Sıkarak dişlerimi
Mayhoş bir hüzünle
Ben de genç oldum
Bir yerinde zamanın
Benim de gerinerek
Ay doğardı döşeğime
Şunu sakın unutma
Yakınmamak gerekir
Durmadan esip yağan
Kimsesizlik içinde
Ağlamadan sızlamadan
Her neyse bedeli
Doğruyu ve güzeli
Batarak hatırlatan
Bir kimse olmayı
İnsan hep giyinmeli
Şimdi bir daha şöyle
Bir daha ve şevkle
Ne güzel bir ilkyazdı
Leylâk kokan nefesiyle
Gündüzümüz gecemizle
Gizliden bakışırdı
Hamiyetli bir rüzgâr
Dolaşırdı köşe bucak
Dara düşüp bunalmışsa
Biraz sevinç taşırdı
Ama boşunadır hepsi
Geçmiştir geçer gider
Bakmaz ardındaki
Savrulan güneşlere
Gel hele beni dinle
Hiç olmazsa hıncını al
Geçip giderken günler
Son kez şöyle keyifle
Çekiver kuyruğunu da
Dönüp ısırsın isterse
Kedileri besledim
Su verdim çiçeklere
Ortalığı toparladım
Ve okudum bir ara
Sonra aynaya baktım
Aynadaki giz yüzüme
Çarpıtıp dudağımı
Şöyle bir gülümsedim
Akşama karar verdim
Gidip Dinçer’i bulmaya
Zamanı sorgulamak Aslına bakılırsa İnsanı sorgulamaktır Bütün yaptıklarıyla İşte bunun içindir Dilimizden düşmeyen Hani şu gündelik Saat kaç sorusunda Duyulunca ürperten İtici bir yan bulunur Kaçı kaç geçiyordur Kaç vardır ya da Alnında bir damar Birdenbire burulur Sanki sana değil de Yüreğinden sorulan Olabildiğince arsız Ve aç bir sorudur Leylâklar açtığında Kaçı kaç geçiyordur.
Metin Altıok -Alaturka Şiirler-
Comments