top of page
1/2

Deprem Sarsar



DENETİMSİZLİK VE RANT ÖLDÜRÜR

*

Yusuf AKSOY


*

Yüz yılın enkazı olarak anılacak olan 6 Şubat 2023 Depreminin ardından bir ay geçti. Diğer depremlerde yaşadığımız büyük acıları, Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen çok büyük yıkım, ölüm ve kayıplara yol açan depremde de katlayarak yaşadık. Deprem; Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Şanlıurfa, Adıyaman, Osmaniye, Adana ve Elazığ ile birlikte komşumuz Suriye’nin kuzeyinde de çok sayıda yerleşim yerinde etkili olmuştur. Oralarda da çok sayıda enkaz ve 3 bini aşan ölümler yaşanmıştır. AFAD tarafından yapılan 28 Şubat tarihli açıklamaya göre: ”Kahramanmaraş’ta yaşanan depremler ve ardından gerçekleşen artçılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 45 bin 89’a yükseldiği” bildirilmiştir. Bu sayının gerçeği yansıtmadığı ve maalesef kayıpların çok daha fazla olduğu farklı kişi ve çevrelerce kamuoyunda paylaşılmaktadır.

Çok büyük kayıplar verdiğimiz 17 Ağustos 1999 depreminden 24 yıl sonra yaşanacak depremlere karşı hiçbir ciddi önlemin alınmadığı ortaya çıktı. Her şeyden önce ülkemizin çok ciddi yıkım ve ölümlerle sonuçlanabilecek bir ‘DEPREM ÜLKESİ’ olduğu bilinci ne devlet nazarında ne de kamuoyunca kabul görmediği bir kere daha ortaya çıkmış oldu. Bilime kapalı bilinç hali ve canlı yaşamı yerine rantı kutsama tercihi, onarılması mümkün olmayan kayıplara yol açmıştır. Deprem bilimcilerinin Türkiye’nin deprem gerçekliliği ve yapılması gerekenleri bağıran sesine kulağını kapayan devlet mekanizması ve değişen siyasi iktidarlar yaşananların sorumluları değil midir?


Birkaç temel soru ile deprem nedeniyle yaşanılanları yeniden sorgulayalım:

· Türkiye bir deprem ülkesi midir, değil midir?

· 11 ili etkileyen 6 Şubat depreminde devletin arama-kurtarma faaliyetleri ne zaman başladı?

· Afetlere karşı arama kurtarma ve yardım kuruluşlarının yetersizliğinin ve etkisizliğinin sebebi nedir, sorumluları kimlerdir?

· On binlerce insanın, geliyorum diye bağıran depremin yarattığı yıkımın altında kalarak hayatını kaybetmesinin hesabını kim verecek? Yine on binlerce evsiz barksız, aşsız, susuz, kıyafetsiz insanın günlerce sokaklarda acı çekerek kalmasının sorumlusu kimlerdir?

· Enkazlar altında günlerce kurtarılmayı bekleyerek ölenlerin hesabını verilecek mi?

· Deprem mahallinde ya da tedavi sürecinde kayıp olan onlarca bebek, çocuk ve yetişkin depremzede nerededir?

· Yıkıma, ölümlere ve büyük travmalara neden olan denetimsiz ve yanlış ve eksik malzeme ile yapılan yapılardan sadece müteahhitler mi sorumludur? Müteahhitler dışında yargılanacak sorumlular yok mudur?

· Ölümler, kayıplar ve yıkım ile ilgili herhangi bir yüzleşme olacak mı? Yoksa hafızası zayıflatılan topluma mı mal edilecek tüm yaşanılanlar?

· Fay hatları üzerindeki tarım ve su birikim alanlarını imara açmak, zemin uygunluk etütleri bile yapmayarak yapı izni vermek doğru mudur?

· Yapı denetim kuruluşlarını, rantın dışında yapı bilimiyle ilgisi ve bilgisi olmayan müteahhit firmalarına vermek ile ne hedeflenmektedir?

· İmar Barışı çıkarmanın amacı nedir? İmar yasağına ve hiçbir denetimden geçmemesine rağmen yapılmış olan yapıları affetmek yasadışılığı, denetimsizliği, rantı, talanı teşvik etmek; yıkımlara ve ölümlere davetiye çıkarmak değil midir?

· Neden hala hiç bir kamu görevlisi istifa etmemiştir?

· Sorumlular, ölen insanlar ve yıkılan binalar mıdır?



Toplum olarak hafızamızı diri tutarak bu ve benzer soruları çoğaltarak sormalıyız ve yanıtlarını ve gereğinin yapılmasını cesaretle takip etmek zorundayız. Bu; karanlıkta, uykuda aydın, mutlu yarınların düşleriyle ölenlere karşı onur borcumuz olacaktır.

“Dayanışma ezilenlerin inceliğidir.” Gerçeğinden yola çıkarak bu ölümcül deprem yıkıcılığında olduğu gibi enternasyonal dayanışmayı daha da büyütmek zorundayız. On binlerce canımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depreminde enkaz altında kalanları kurtarmak için Dünya’nın dört bir yanından gelerek hayatları pahasına binlerce insanlarımızı enkaz altından çıkaran emekçilere minnettarız; onları asla unutmayacağız. Asla unutmayacağız canlar arasında kalbimizde ve ruhumuzda yeri çok önemli olan kurtarma köpekleri de vardır. Özverili çalışması ve kahramanlıları ardından ülkemiz topraklarında hayatını kaybeden Meksikalı can dostumuz Proteo’yu da hiç unutmayacağız. Halklar olarak örgütlü olmanın ve dayanışmanın önemini çok iyi anlamış olmamız lazım.


Şair’in dediği gibi: “Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmasa insan olmaz yüreğim.” İnsan ötekiyle, tüm canlılarla, doğayla, bilimle, emekle el ele olduğu sürece kendisiyle yüzleşebilecektir.

Ölenlerin, kayıpların yarım bıraktıkları hayatlarının bizim hayatlarımıza bir vicdani yük olarak eklendiğini sakın ama sakın unutmayalım.


21 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/669
bottom of page