Dar Çağda Edebiyat
- Yusuf AKSOY
- 3 Şub
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Şub

Yusuf AKSOY
*
Geçen hafta Cuma günü Mimas Yayınlarınca İzmir Karşıyaka’da, “Dar Çağda Edebiyat” başlıklı bir söyleşi ve imza etkinliği yapıldı. Etkinlik, Karşıyaka’da dar ancak bizi zihnen sınırlamayan Baykuş Kitabevinde gerçekleşti. Baykuş Kitabevi; bilinen, uğrayanı çok olan sıcak bir atmosfere sahip olan bir Sahaf ve Kitap Kafe işlevindedir. Söyleşi ve imza etkinliğine Mimas Yayınlarından farklı edebi türlerde kitapları çıkan Erinç Büyükaşık, Aylin Yılmazer, Çiğdem Taşkın ve ben katıldım. Söyleşi, “Niçin yazıyoruz?” sorusuna katılımcıların zengin gerekçeler sunumu ve örneklemeleriyle yanıtlar vermesi ile başladı. Devamında ise yaşadığımız çağda dünyada ve ülkemizde yazınsal üretim alanındaki sorunlar ve bu sorunları aşabilme olanakları ve özgürlükler üzerine konuşmalarla söyleşi tamamlandı.

Gerek mekânın atmosferi gerekse dinleyicilerin aktif birer katılımcı olmaları sayesinde çok kıymetli bir edebiyat etkinliğinin gerçekleşmiş olması çok sevindiriciydi. Yazın emekçisi ile okurun eşit koşullarda buluşması, karşılıklı söyleşmesi iki taraf için de güven duyulan bir ortamı açığa çıkarmıştır. Dayanışmanın “ezilenlerin inceliği” olduğu kadar yazar ve okurun da bir inceliği düzeyinde olması çok sevindiricidir. Bu yöndeki samimiyetler yaşanılan çağda ve dönemde çok önemli bir kazanım, çok önemli bir motivasyon ve çok önemli bir güç kaynağıdır.
Yazın dünyası için özellikle dayanışma temelli ilişkiler ağı büyük bir cesaret motivasyon aracıdır. Sarte’nin “İnsan özgürlüğe mahkûmdur.” sözüne atıfla; yazarlar, şairler ve diğer tüm sanatçılar iki defa özgürlüğü mahkûmdur. Bu özgürlüğü kazanabilmek için de yazar, çizer ve diğer tüm sanat üretim emekçiler tarihsel sorumluluklarını bilinç bulanıklığına düşmeden yerine getirebilmelidir. İstendik değil, özgürlük dünyası için karşıtı üretme görevini asla unutmamalıdır. Becht’in ifade ettiği gibi.” Sanat gerçekliğe tutulan ayna değil, onu şekillendirmek için kullanılan çekiçtir.” Kalemimizden asla kir ve kan akmaması gerekir. Vazgeçilmez en temel ilkemiz her koşulda nihai özgürlük için, hakikat için yazmaya dört elle sarılmak olmalıdır. Yazarların, şairlerin ve diğer tüm sanat emekçilerinin insani değerleri daraltan çağa ve döneme karşı gölgede kalmamaları, dışarıyla daha çok mesai içinde olmaları kaçınılmaz, ertelenemez bir sorumluluktur. Sanat ve edebiyat salt varoluşsal sıkıntılar içinde debelenip kendini tüketim aracı olmaktan koruyarak toplumsallaşabilmelidir.
Bu vesile ile bizi bilge Baykuş adını alan sımsıcak mekânda kitapsever dostlarla buluşturan Mimas Yayınları sorumlusu İbrahim Akyol’a ve çok kıymetli katılımcılara teşekkürlerimi bildiriyorum.
Comentários