biri müjdeler
- Onur DÖNMEZ
- 1 saat önce
- 1 dakikada okunur

Onur DÖNMEZ
*
gece ağır bir dalga gibi savrulur da uzar
pencerelerde mavi susuş,
masalarda ekmek kırıntıları.
müjde dediğin bazen
kımıldamasıdır kendi kendine şehrin
kimseye fark ettirmeden.
suyun üstünde bekleyen yüzler
toplanır rayların siyah çizgisinde,
bilirler yola çıkmak için
önce beklemek gerektiğini.
bir gün — belki de çoktan geçmiş olan bir gün —
duvara yazılmış bir ayeti okurlar sessizce,
gökteki yıldızlar düşmez yerlerine izinsiz.
gökyüzünden gelmez çünkü gerçek
içeride büyür,
yer açar kendine
karanlık teslim edilirken
ince ince sızan ışığın şerrine.
taşın içinden fışkıran aslında bir sorudur
musanın değneğiyle.
ama cevap, taşta titreşerek yankılanır
orada sabır
atar damar çıplaklığıyla,
hurma ağacından o rahmin sallandığı
suret suret gölgeler birbirinin üzerine atlayıp
tamamlanırlar aynı sabahta.
boş odada saat gibi tıkırdarken yalnızlık,
vinçleri bu şehrin ağır ağır
uzun bir duanın harfleri olup asılırken havaya,
dudağımda bir an açılıp kapanır
içinde gül taşıyan sessiz bir ağıt.
hani güller diyorum
onlar bize fazlasıyla anlatıldı
şimdi rengi olmayan bir çiçeği düşün,
bilmediğin adını,
kokusunu yaklaştıkça duyduğun,
kendi nisanında yeşeren
toprağın altında biriktirdiği:
o halde bundan sonra
kimse acele edemeyecek.
acele, buharı olup uçtu zamanın.
gece ağır bir dalga gibi savrulur da uzar
oradan koridorlar ustalıkla yürür bu yana,
süslemedir o eski bir elyazmasında kalan:
düşünelim diyeceksin, dile gelmeyecek,
inanmak bir şeylere şimdi
daha mantıklı gelecek.
ve evet, tam şimdi
dalın ucunda açan taze filiz,
kayalara çarpıp dönen küçük ırmaklar gibi
bir anda serinleyecek.
şimdi duy.
çünkü kelimelerim daha yükseğe çıkmayacak.
ama karışacaklar tek hecelik rüzgara
isabetle kalbine dokunan.
artık her şey yaşanacak
gelişmediğini göreceğiz hiçbir şeyin
kapı aralandığında,
orada raylar daha okunaklı olacak
yıldızlar daha yakın
ve sen
beklemenin ortalığından geçip
kendi adınla karşılaştığında.
Yorumlar