
Yüzündeki çizgilerde gördüm
Eskimiş hüzünlerini
Yeni yetme, kurak sevinçlerini
Söndür o sigarayı
Yeter bakışlarındaki buğu
Toz duman olmaya
Yanıp yanıp kül olmaya
Bir gül vardı elinde kırmızı
Gonca göz kırptı uzaktan
Gülümsedi durgun papatya
Kaldıramadılar yıllanmış yüklerini
Bekçiler kol geziyor artık
Başkasına ait diyarlarda
Sen sığınmaya koşarsın
Çaresizliğin döner durur
Kovulduğun tarlalarda
Tutundun gül bahçesinin demirlerine
Ayaklarını sürüye sürüye
Ellerin paslı, ruhun bedeninden yaşlı
Parıldıyordu gül
Yıpranmışlığının gölgesinde
Serzenişlerin savunmasız
Kargalar istemsiz nöbette
Hasat vakti elde kaldı
Ekilen toprağın gübresi
Kurumuş çiçekler ağlıyor
Mezar taşının üzerinde