ÖZLÜYORUM
top of page

ÖZLÜYORUM

Nurten B. AKSOY

Bugün 10 Kasım... Bir ayrılık, bir hüzün günü... Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü sonsuzluğa uğurladığımız gün...


Bugün yine anılacak Atatürk, her zamanki gibi... Yine devlet törenleri düzenlenecek, yine nutuklar atılacak coşkuyla ve özlemle. Yüz binler Anıtkabir'i ziyaret edecek, Atatürk anıtlarına çelenkler konulacak... İnsanlar yine çok şeyler söyleyecek, yazacak paylaşacak, sosyal medyada profil resimlerini değiştirecek ve Atamızı övgülerle anacağız böylece... anacağız kendimizce...


İşte böylesi bir günde benim de bir şeyler yazmak geldi içimden, yıllarca öğretmenlik yapmış bir eğitimci olarak duygularımı paylaşmak istedim...

Çocukluk yıllarımdaki 10 Kasımları hatırladım; çok mu yüzeyseldi, yoksa çok mu samimiydi, bilemedim. Ama düşünüyorum da galiba daha içtendi, bugün geçmişe dönüp baktığımda öyle görünüyor sanki; saf, temiz ve içten...


Çocukluğumuzda yani siyah önlükler giydiğimiz o okul günlerinde, 10 Kasım günü okula giderken beyaz yakalarımızı, kurdelelerimizi takmaz, beyaz çorap giymezdik. Siyah önlüklerimiz ve siyah çoraplarımızla bir anlamda çocukça yas tutar, acımızı öyle ifade ederdik görünüşte; çünkü siyah matem rengiydi ve 10 Kasım, o büyük insanı kaybettiğimiz matem günüydü. O gün okula giderken demet demet kasımpatılar götürürdük ve çiçeklerle, bayraklarla süslerdik ATATÜRK köşesini. Bütün bunları da hiçbir zorlama olmadan, tamamen içimizden geldiği için yapardık.


Sonra yıllar geçti, köprülerin altından çok sular aktı... Her iktidar değişikliğinde Atatürk sevgisi de o iktidara göre değişti hep. Birileri kendi çıkarları ve siyasi amaçları uğruna ya Atatürk'ü putlaştırıp O'nun bizler gibi bir insan olduğunu unutarak, abartılı sevgi gösterileri yaptılar ya da yıllardır içlerinde biriktirdikleri kin ve nefreti kusmak için O'nu yerden yere vurmaya çalıştılar...


Peki bütün bunlar olurken bizler neler yaptık, ya da şimdi neler yapıyoruz ?

Ben hep körü körüne olan sahte sevgilere, bağlılıklara karşıyımdır, pek inandırıcı gelmez bana. Örneğin hâlâ "Sarı saçlım, mavi gözlüm nerede" diyerek haykıranlara kızıyorum. "Atam, gel bizi kurtar" diyenlere, yakalarına en büyük Atatürk rozeti takıp gezen sahte Atatürkçülere kızıyorum. Sokaklarda Atatürk fotoğraflarını zorla ve parayla satmaya çalışanlara, tatil günlerine denk gelen 10 Kasımlarda çocuklarını okula göndermeyen ana-babalara kızıyorum.


10 Kasımlarda hastalanan ya da bir bahaneyle yurt dışına kaçan devlet erkânına çok ama çok kızıyorum... Anıtkabir'de birilerine şakşakçılık yapan zavallılara kızıyorum. Atatürk sevgisinin insanlara zorla dayatılmasına ya da bir takım ince hesaplarla sergilenen sahte sevgilere kızıyorum... Şair Halim Yağcıoğlu'nun dediği gibi;

,,,,

"Siz beni hâlâ anlayamadınız, Ve anlayamayacaksınız çağlarca da, Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayısın 19'u" diyorsunuz, Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz. Mustafa Kemal'i anlamak bu değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil...

,,,,

Keşke yıllarca "Atam sen kalk da ben yatam" diyen zihniyeti değiştirebilseydik, keşke Atatürk'ün felsefesini, dünya görüşünü öğretebilseydik çocuklarımıza, insanımıza. Keşke "Atatürk'ü seveceksiniz" diye zorlamasaydık insanları. Zorlamaların çoğu zaman nefret doğurduğunu unutmasaydık.


Artık önümüzde Atatürk'ün ilkelerinin, fikirlerinin ışığında değiştirmemiz gereken çok şey var, mücadele edilmesi gereken çok, ama pek çok şey var... Onun ilkelerini, devrimlerini yok edip, bizleri karanlık dehlizlere sokmak isteyen karanlık düşünceli insanlar var. Bu yüzden artık elimizi taşın altına koyma zamanı. Yoksa kuru sevgi sözlerinin ya da nefret söylemlerinin bir işe yaramadığını görmeye vaktimiz bile olmayacak...


Atatürk'ün tarifini yaptığı çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmamız, aydınlık günlere kavuşmamız için, "çok ama daha çok çalışmamız lazım" diyor ve o büyük insanın önünde saygıyla, özlemle, minnetle eğiliyorum...


RUHUN ŞAD OLSUN ATAM...

23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Terzi Fikri

1/3
bottom of page