Sevelim Sevilelim
- Nurten B. AKSOY
- 4 Mar
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 Mar

NURTEN B. AKSOY
*
"Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan" yazardı çocukluğumuzda, iki minare arasına kurulan mahyalarda. Çocuktuk ama ramazanın gelmesine çok sevinirdik o yıllarda, çünkü ramazan gerçek sevginin ve paylaşımın yaşandığı güzel günlerdi. O zamanlar ne bugünkü gibi süslü, gösterişli ramazan sofraları kurulurdu sokaklarda; ne de kim oruçlu, kim değil diye sorgulayan bakışlarla karşılaşırdık.
Ramazan öncesi bir telaştır alırdı herkesi, o aya özgü alışverişler yapılır, iftara daha yoksul tanıdıklardan kimlerin çağrılacağı düşünülür, daha duyarlı, daha saygılı olmaya çalışılırdı galiba.
Ben tutucu olmayan ama hayli inançlı bir aile ortamında yetiştim. Büyükler ramazanın gerektirdiği tüm ibadetlerini huşû içinde yaparken bize hiç karışmazlar ya da baskı yapmazlardı. Oysa ramazan biz çocuklar için mutluluk günleriydi. O, gece ramazan davulunun sesiyle uykulu uykulu kalkılan sahurlar, hep birlikte yenilen mütevazı yemekler ve inanarak açılan eller, edilen dualar... O günlerden aklımda kalan en güzel anılar.
Kimse bizi oruç tutmaya zorlamazdı ama biz özenirdik o küçücük halimizle. Bize kıyamayan büyüklerimiz ise "merdivenli oruç" tutmamıza izin verirlerdi, yani sadece sabah ve öğle yemeklerini yer, arada ağzımıza hiçbir şey koymazdık ta ki iftar vakti gelip ezan okunana kadar.
Akşamüstleri ise en büyük zevkimiz, açlıktan sararmış yüzlerimizle gidip pide kuyruğuna girmekti. Metrelerce uzayan kuyrukta bir yandan söyleşir, bir yandan çıkacak pideleri beklerdik. O sıcacık pideleri, ucundan koparıp kemirmeden eve getirmek ise ayrı bir marifetti.
İftar saati iyice yaklaştığında ailece otururduk sofranın başına, gözlerimiz kapalı dualar ederdik, belki de nefsimize hakim olabilmek için. O rengarenk iftarlıklar, sıcacık çorbalar ve kısıtlı maaşlarla hazırlanmış bereketli sofralar anılarımda tüm görkemiyle hâlâ yaşamakta.
"Ah, nerede o eski günler, eski bayramlar" diyen büyüklerimize buruk bir gülümsemeyle bakar "ne varmış canım bu eskilerde, ne bitmez bir özlemmiş bu böyle" diyerek sitem ederdik içimizden.
O günlerden bu günlere köprülerin altından çok sular geçti ve artık ben de o eskiye özlem duyulan yaşlara geldim. Bunu çevreme, çoluk çocuğuma dillendirmeyi sevmesem de geçmişi özlüyorum, hem de çok özlüyorum. Çocukluğumun o riyasız, içten, sımsıcak insanlarını özlüyorum. Gösterişten uzak, bir başına ibadetlerin yapıldığı, mütevazı sofralarda oruçların açıldığı ramazan günlerini özlüyorum...
Hele maddi ve manevi büyük bir yoksulluğun acılarını yaşadığımız, paylaşmaya ve sevmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde geçmişi. eski ramazanları, eski bayramları, eski insanlarımı çok ama çok özlüyorum... Yine de hayırlı ramazanlar...
Commentaires